Orman yangınlarında yaşamını yitirenleri anan KCK Ekoloji Komitesi, ‘Bu katliamlara karşı doğa savunucuları, ekolojistler, aydınlar, gençler, kadınlar, kısaca yeryüzünde yaşayan halklar olarak mücadeleyi her yerde büyütmeli’ dedi
KCK Ekoloji Komitesi, orman yangınlarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. KCK, “Türkiye ve Kürdistan’da her gün yeni bir orman yangını, doğa katliamına tanık oluyor ve telafisi mümkün olmayan büyük bedeller ödüyoruz. Daha önce Eskişehir’de yangına müdahale ederken yaşamını yitiren 10 orman işçisi ardından ne yazık ki Bursa’da da bir orman işçisi yaşamını yitirdi. Yine önceki günlerde Rojhilatê Kurdistan’da orman yangınlarında can kayıpları yaşandı. Türkiye ve Kürdistan’daki orman yangınlarında yaşanan bu ağır kayıplarımız ve yangınlarda yaralanan, zarar gören herkes için derin üzüntü duyduğumuzu belirtiyoruz. Öncelikle doğayı, yaşamı korumak pahasına yangında canını siper edip hayatını kaybeden bu fedakar halk evlatlarını saygı ve rahmetle anıyoruz. Başta aileleri olmak üzere tüm Türkiye ve Kürdistan halklarına baş sağlığı diliyoruz.
İnsanlığın ortak değerlerinden olan ormanlarımızı korumak için büyük bir sorumlulukla en önde yangına, imdada koşan bu canlara minnettar olduğumuzu belirtiyoruz. Yangında hayatını kaybeden bu canlar yurtseverliğin ve ekoloji mücadelesinin en büyük örneğini sergilediler. Uğrunda canlarını verdikleri doğayı her koşulda savunarak ekoloji mücadelesini büyüteceğimizi vurguluyoruz” dedi.
KCK Ekoloji Komitesi açıklamasında şunlar belirtildi:
“Şüphesiz orman yangınlarındaki vahim tablo, bunun yetkililerin iddia ettiği gibi dikkatsizlik veya hava sıcaklığıyla açıklanamayacağını gösteriyor. Geçtiğimiz yıl Amed ve Mêrdîn’deki orman yangınlarında yaşanan kayıplar gibi, bugün yaşanan kayıplar da devlet ihmalini açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle kayıplar ardından tepkilerini gösteren halkımızın dile getirdiği biçimde bu ağır bedellerin tek sorumlusu yangına seyirci kalan AKP hükümetidir. Canlarını siper ederek yangın söndürmeye giden işçilerin ekipmanlarının karşılanmaması, güvenli çalışma koşullarının oluşturulmaması ve hükümet yetkililerinin yangınlara seyirci kaldıklarına yönelik itiraf niteliğindeki açıklamaları iktidarın yaşanan kayıplardaki rolünü deşifre ediyor.
AKP ekolojik kırım politikalarında rekor kırıyor
Resmi verilere göre, bu yıl içerisinde Türkiye ve Kürdistan’da 3 binin üzerinde orman yangını yaşandığı ve sadece Haziran-Temmuz aylarında gerçekleşen en az 650 orman yangında on binlerce hektar ormanın yok olduğu belirtiliyor. Küresel ısınmanın her yıl arttığı ve bunun orman yangınlarını tetiklediği gerçeği bilinmesine rağmen AKP hükümeti buna karşı hiçbir önlem almadı. Depremde, selde, maden göçüklerinde ve daha nice felakette olduğu gibi orman yangınlarında da halk yalnız bırakıldı, ihmalkarlık yaşandı ve hükümetin bu tutumu yeni felaketlere, kayıplara yol açtı. Yıllardır güvenlik bahanesiyle savaşa milyarlarca bütçe ayıran, NATO’nun sayılı ordularından olmakla övünen devlet, orman yangınlarını söndürmek için kaynak bulamıyor. Milyarlarca dolarlık yeni savaş uçakları almaya hazırlanan, askeri harcamaları artıran AKP iktidarı artan orman yangınlarını izlemekle yetiniyor.
AKP hükümeti sadece orman yangınlarına yönelik ihmalkarlığı ile değil, doğa ve halk karşıtı politikalarıyla da yıllardır en büyük yıkımları gerçekleştirerek, ekolojik kırım politikalarında rekor kırıyor. İktidara geldiği günden itibaren toplum ve doğa karşıtı yasalarla halkın suyuna, ormanına, geçimlik arazisine göz dikerek, rantçı politikalarını boyutlandırıyor. Her gün tekrar eden yangınlarla birlikte Türkiye illerinde ormanlar yandaş şirketlere peşkeş çekiliyor. Yine Şirnex’ta devlet denetiminde asker ve korucular eliyle gerçekleştirilen orman katliamları yıllardır aralıksız olarak sürdürülerek Botan’ın tümüne yayılıyor. Özellikle AKP hükümeti döneminde çıkartılan yasalarla orman arazilerinin enerji ve maden şirketlerine peşkeş çekilmesi ve yanan alanların orman statüsünden çıkarılarak imara açılması bu yangınlarındaki soru işaretlerini artırıyor.
Ekolojik mücadeleyi güçlü vermek gerekiyor
Son günlerde yaşanan yangınlar ekolojik kırıma onay veren, rant için nehirleri, ormanları toprağı yandaş şirketlere sunan ve felaketler karşısında sorumluluklarını yerine getirmeyen bu devlete ne ormanı ne de yaşamımızı emanet edebileceğimizi de ortaya koyuyor.
Şu ana kadarki orman yangınları devletin önlemlerinden çok, canını ortaya koyan halkın müdahalesi ve özverisiyle söndürülebildi. Mevcut durum, devletten beklentilerin tekrar yaşanabilecek olası bir felakette bilançonun ağırlaştırabileceğini de gösteriyor. Dolayısıyla olası tüm felaketler karşısında olduğu gibi, orman yangınları için de halkın sergilediği bu özveri ve dayanışmanın daimi, kurumsal bir örgütlülüğe dönüştürülmesi önem taşıyor. Doğayı da yaşamı da kurtaracak olan değerlerimize göz diken devlet değil, örgütlü mücadelemizdir. Beklentinin aksine bu sorumsuzluk ve rant politikaları deşifre edilerek hesap sorulmalı. Geçmişten bugüne taşınan bu ortak değerler ancak dayanışma, her alandaki örgütlülük ve kalıcı kurumlaşmayla korunabilir. Bu fedakarlığı sergileyen halklar, şüphesiz geleceğimizin temelini oluşturan ekolojik mücadeleyi de en güçlü biçimde vererek tüm sorunlara çözüm geliştirebilir.
Ortak mücadele çağrısı
Orman yangınları ve ekoloji mücadelesinde bugüne kadar verdiğimiz kayıplar sorumluluklarımızı hatırlatmakla birlikte ivedi olarak atmamız gereken adımları da işaret ediyor. Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir yanında geliştirmemiz gereken dayanışmayı, büyütmemiz gereken mücadele, örgütlülük ve eylemselliğin önemini ortaya koyuyor. Ortak değerlerimiz olan suyumuzu, ormanımızı, toprağımızı korumak zorundayız. Bu katliamlara karşı doğa savunucuları, ekolojistler, aydınlar, gençler, kadınlar, kısaca yeryüzünde yaşayan halklar olarak mücadeleyi her yerde büyütmeli ve en büyük mirasımız olan bu değerleri eksiltmeden, tüketmeden geleceğe taşımalıyız. Ortak mücadele tüm tehlikeler karşısında geleceğimizin en büyük garantisidir.”
Kaynak: ANF