• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Temmuz 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

KDP’nin düşmanca yaklaşımı

14 Mayıs 2022 Cumartesi - 10:00
Kategori: Manşet, Politika
KDP’nin düşmanca yaklaşımı

Qazi Muhammed’in ‘Kürdistan her Kürdün toprağı, ülkesidir’ vurgusu net bir duruşu ortaya koyuyordu. Qazî Muhammed’in idama giderken sarf ettiği bu sözleri Barzani ailesinin Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik suçlamalarına da yanıt niteliğinde

Serdar Altan

TSK’nin tüm gücünü kullanarak gerçekleştirdiği saldırılara rağmen bir ilerleme sağlayamadığı, Güney Kürdistan’da amaçlarını gerçekleştirmek için yeniden KDP’yi kullanmak istediği artık saklanamayan bir gerçek. Bu konuda her ne kadar KDP ve yandaşları farklı gerekçeler ileri sürse de, KDP’nin geçmişine bakıldığında ihaneti ve yapmak istedikleri net bir şekilde görülebilir.

Qazi Muhammed’in sözleri

1946 yılında Mahabad Kürt Cumhuriyeti yıkılıp önderi Qazi Muhammed İran Şah Rejiminin mahkemesi karşısına çıkarılmıştı. Qazi Muhammed’e ilk suçlama, Mela Mustafa Barzani, Kadri ve Ekrem Cemilpaşa kardeşler başta olmak üzere Bakur, Başur ve Rojava’dan cumhuriyetin kuruluşuna katılanları İran’a getirdiği, vatana ihanet ettiği şeklindeydi.
Qazi Muhammed, “Burası ne İran toprağıdır ne de benim babamın toprağı. Burası Kürdistan’dır. Kürdistan olunca her Kürdün vatanı, ülkesi oluyor. İsteyen her Kürt kendi ülkesine, kendi topraklarına gelebilir” diyerek tarihi bir cevap vermişti.

Qazi Muhammed’in “Kürdistan her Kürdün toprağı, vatanıdır” vurgusu aslında net bir duruşu da ortaya koyuyordu. Bugünlerde özellikle Barzani ailesinin PKK’nin Güney Kürdistan topraklarında bulunmasını haksız çıkarmaya dönük çabalara Qazî Muhammed’in idama giderken sarf ettiği sözleri ve duruşunu hatırlatmakta yarar var.

İşbirliğin derinliği

İlk bölümde sadece bazı örneklerini hatırlattığımız bu ihanet ve işbirliği skalasına sahip olan KDP ve Barzani ailesi, PKK’nin ortaya çıkmasından sonra ilginç yaklaşımlarıyla yine tarih sahnesine çıktı. KDP, Türkiye işbirliği içinde, 1970’lerin sonundan faşist 12 Eylül askeri darbesine kadar PKK’ye karşı birkaç tasfiye grubu kurdu. Bunlardan biri de çok sayıda PKK kadrolarının öldürülmesi ve tutuklanması olayına karışan ve Türkiye yardım eden Kürdistan Ulusal Kurtuluş Partisi’ydi. Öte yandan 1977’de MİT tarafından Kızıl Yıldız adlı bir Kürt ajan grubu kuruldu. Bu ajan grubunun üyeleri başlangıçta KDP-Türkiye’nin üyeleriydi. Grup, 18 Mayıs 1977 tarihinde Antep’te PKK’nin kurucularından Haki Karer ve beraberindeki PKK üyelerini katletti.
1983 yılında Şam’da PKK ile “Dayanışma İlkeleri” isimli anlaşma imzalayan KDP’nin, aslında çok da ittifak yanlısı olmadığının ortaya çıkması uzun sürmedi. Nitekim kısa süre sonra hem bu anlaşmayı bozdu, hem de PKK’nin baş düşmanlarından biri haline geldi. KDP’nin PKK’ye yönelik saldırılarından bir bölümünü hatırlayalım…

-KDP Genel Başkanı Mesud Barzani, 1985’te Şam’da görüştüğü PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 15 Ağustos Atılımı’ndan vazgeçmesini istiyordu. Barzani, bu atılımın kendilerine zarar verebileceği düşüncesindeydi.

-Wan ve Colemêrg’de kendine yakın olan aşiretlerin PKK’ye karşı korucu olmalarını salık veren KDP, 17 Ağustos 1985’te ARGK komutanlarından Hamit Avcı’yı Zagros’un Edibe köyünde katletti. Cenazesini de Türkiye’ye teslim etti.

-KDP, daha önce PKK ile yaptığı antlaşmayı Mayıs 1987’de tek taraflı olarak feshetti. Barzani yaptığı açıklamada, “Artık bundan böyle PKK’nin denetimimiz altındaki bölgelerde var olabilmesi asla olası değildir” dedi.

-KDP yetkilileri, 7 Temmuz 1991’de, yani Halkın Emek Partisi (HEP) Amed İl Başkanı Vedat Aydın’ın öldürüldüğü gün Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nu ziyaret etti. Aynı dönemde Ankara’da KDP bürosu açıldı ve Türkiye tarafından Mesud Barzani’ye diplomatik pasaport verildi.

-Ertesi yıl suikast ve infazlar başladı. 27 Haziran 1992’de Behdinan bölgesinin tanınmış siyasi simalarından Sadiq Omer ve sonrasında da Amediyeli yurtsever önderlerden Ali Şaban ve Surçi Aşireti liderlerinden Hüseyin Axa Surçi, KDP tarafından katledildi. Her 3 halk önderinin ortak özelliği Abdullah Öcalan ile görüşmüş olmalarıydı.

-Türkiye’nin PKK’ye karşı yaptığı 28 büyük “sınır ötesi” operasyonun hemen hemen birçoğunda yer alan KDP, en büyük ihanete ise 14 Mayıs 1997’de “Balyoz” isimli sınır ötesi operasyonun başlamasından iki gün sonra imza atıyordu. Hewlêr’de yaralı gerillaların bulunduğu hastane ve kurumları basan KDP güçleri, 80’den fazla yaralı gerillayı katletti. KDP güçleri Kürdistan Kızılayı’na (YNDK) bağlı Dezgay Hastanesi Jiyan ve Awedan’a (DJAK), Kürdistan Demokratik Ulusal Birliği (YNDK) Genel Merkezi’ne, Hewlêr’deki Mezopotamya Kültür Merkezi, Kürdistan Özgür Kadın Birliği’ne (YAJK) ve Welat ile Welatê Roj gazetelerine eş zamanlı olarak saldırarak ağır silahlarla ateş açtı. Yapılan bu saldırılarda çok sayıda sivil insan hayatını kaybetti. Belgelere göre Hewlêr katliamında 83 yaralıyla beraber aralarında gazeteci, siyasetçi ve sanatçıların da bulunduğu çok sayıda kişi öldürüldü veya kaybedildi. Katledilen gerillaların çoğu toplu mezarlara gömülerek, bazı mezarların üzerine asfalt çekildi.

-KDP’nin basın özgürlüğü ve gazetecileri ortadan kaldırmaya dönük karnesi de çok kabarık. Barzani ailesinin Raperin’in ardından özgür sesleri susturmak için yaptığı ilk hamle Reuf Akreyi’nin şehadeti oldu. Ardından 2008 yılında Kerkük’te Ebdulstar Tahir Şerif, 2010 yılında Hewlêr’de Serdeşt Osman, 2016 yılında Duhok’ta Şükri Zeynedin ve Wedat Hisên katledildi. Yine 2017 yılında Şengal’de Nûjiyan Erhan da KDP güçleri tarafından katledildi. Ayrıca çok sayıda gazeteci tıpkı Türkiye’de olduğu gibi ya serbest çalışmaları engelleniyor, ya da tutuklanarak uzun süre zindanlarda tutuluyor.

Güney’e yerleşme

Türkiye 1983 yılından beri Güney Kürdistan’a “sınır ötesi” operasyonlar düzenliyor. PKK’ye karşı bu operasyonlarla yetinmeyen Türkiye, aynı zamanda KDP’nin desteğiyle kurduğu askeri ve istihbari kamplarla Kürdistan’ın bu parçasında da egemen olmaya çalışıyor.

Türkiye, 1991 yılında PKK’nin denetimindeki alanlara düzenlediği sınır ötesi operasyonun ardından Hewlêr-Duhok-Zaxo hattında kurduğu istihbarat kamplarını, zamanla askeri üslere çevirerek, binlerce asker ve zırhlı araç yerleştirdi. KDP’nin işbirliğiyle Güney Kürdistan’da Medya Savunma Alanları’nı ablukaya almak için sınır hattına paralel olarak yapılan kamplarla bölge üzerinde hakimiyet kurulmaya çalışıldı. KDP’nin hakim olduğu ve Behdinan bölgesi olarak adlandırılan Duhok-Zaxo’nun yanı sıra Hewlêr hattında istihbarat kampları kuran Türkiye 1997 yılında “Balyoz” isimli sınır ötesi operasyonun ardından bu istihbarat merkezlerini, askeri kamplara dönüştürdü.

Mevcut durumda Türkiye’nin Bamernê, Şeladizê, Batufa, Kanimasi, Kiribî, Sinekê, Sirî, Kubkê, Kumri, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediyê’de askeri üsleri bulunuyor. Ayrıca Hewlêr, Duhok, Zaxo ve Amediye’de MİT’in şubeleri var.
2014 yılından sonra da Başika, Soran ve Kalaçolan kampları kuruldu. Hewlêr yakınlarındaki Harir bölgesindeki eski havaalanı da kamp olarak kullanılmaya başlandı. Zûmar bölgesinde de bazı grupları eğitmek için bir kamp kurdu.
2017 ve 2018 yılından sonra da Xakurkê bölgesine yerleşmeye çalışan Türk ordusu, bazı bölgelerde üslenerek, kalıcılığını pekiştirmeye çalıştı. Bu durum günümüze kadar devam ederken, özellikle 2021 yılındaki Zap, Avaşin ve Metina alanlarında yeni üslerin kurulması çalışması göze çarpan en bariz yerleşme planıydı.

Türkiye’nin Güney Kürdistan’da ağırlık verdiği çalışmaların başında istihbarat geliyor. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile KDP’nin istihbarat örgütü Parastin’ın yakın işbirliği içerisinde olduğu biliniyor.

Türkiye, istihbarat merkezlerini daha çok KDP’nin hakim olduğu Hewlêr, Duhok ve Zaxo gibi kentlerde yoğunlaştırdı, ancak YNK bölgesini de ihmal etmedi. YNK hakimiyeti altındaki Süleymaniye, Halepçe, Germiyan hattında ‘eleman’ ve ‘özel şirket’ örtüleriyle gizli hareket eden bazı kurumlar oluşturdu.

Son yıllarda özellikle istihbarat ve istihbarata bağlı tekniğe büyük yatırım yapan Türkiye Güney Kürdistan’da yerel işbirlikçilik ağını alabildiğine genişletti. Özellikle kent merkezleri ve bazı sivil yerleşim yerlerine dönük havadan SİHA saldırılarının istihbaratının büyük bölümünün KDP güdümündeki bu yerel işbirlikçi ağ üzerinden yürütüldüğü bilinen bir gerçek.

KDP desteğiyle saldırılar

Türkiye’nin 1983’ten itibaren PKK’yi hedef alan “sınır ötesi” operasyonlar yaptı, hepsine şaşaalı isimler verdi ve hiçbirinden de umduğunu bulamadı. Ancak burada dikkat çeken husus, bu operasyonların büyük bölümüne KDP’nin destek vermesiydi. KDP zaman zaman bizzat içerisinde yer alarak, bazen de istihbarat ve ikmal desteğiyle Türkiye Güney’de rahat hareket etmesini sağladı. Bu operasyonlardan bazılarını hatırlayalım…

-Türkiye’nin ilk “sınır ötesi” denemesini 1983 yılında dönemin darbe lideri Kenan Evren ile Bağdat arasında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması”nın ardından yaptı. 25 Mayıs 1983’te başlayan operasyona 7 bin asker katıldı.

-PKK’nin silahlı eylemleri başlatmasının ardından Ekim 1984’te ve Ağustos 1986’da yeni saldırılar yapıldı. 86 yılındaki saldırıda siviller ve KDP peşmergeleri de yaşamını yitirdi.

-1991 yılına gelindiğinde Türkiye saldırılarını yükseltiyordu. Ancak Kürtleri vuran Türkiye saldırıları değil, KDP’nin ihanetiydi. Bu yıl iki sınır ötesi operasyon düzenlendi. Ekim ayındaki ikinci operasyonda KDP ile YNK Türkiye askerlerine aktif destek verdi. İşte bu operasyonlar sonrası Güney Kürdistan’da Türkiye istihbarat kampları kuruldu.

-1992 yılında da Güney’deki PKK’ye dönük büyük saldırılar gerçekleşti. 92’nin Mayıs ve Ekim aylarında yapılan iki büyük operasyon başarısızlıkla sonuçlandı ancak, yine hafızalarda KDP peşmergelerinin PKK alanlarına Türk askerini sokma girişimleri kaldı. Ayrıca bu harekat sırasında KDP peşmergelerinin eline geçmemek için son mermisine kadar direnen ve daha sonra silahı parçalayarak uçurumdan atlayan Gülnaz Karataş’ın (Bêrîtan) bu eylemi, KDP’nin ihanetini somutlaştıran bir olay olarak tarihe geçti.

-1993 ve 94 yıllarında yaptığı üç saldırının ardından 1995 yılında büyük hazırlıkların ardından iddialı bir saldırıya girişti. Kıbrıs Harekatı’ndan sonra yaptığı en büyük “sınır ötesi” operasyonunu “Çelik” adıyla 20 Mart’ta gerçekleştirdi. 13 generalin komuta ettiği ve 35 bin askerin katıldığı operasyonun hedefinde Heftanîn vardı. KDP’nin aktif desteğiyle yapılan operasyon istenilen sonucu alamadı ancak, Kürtlerin ihanet tarihine yeni bir sayfa daha eklenmiş oldu.

-1996 yılında Sineht, Heftanîn ve Kelareş hattına dönük KDP desteğiyle iki saldırı ve operasyon daha yapıldıktan sonra 1997 yılının Mayıs ayında adına “Balyoz” dedikleri kapsamlı bir sınır ötesi harekat düzenlendi. 50 bin askerin katıldığı ve son yılların en büyük saldırısı olan bu operasyonda TSK’ye ait iki helikopter PKK tarafından düşürüldü ve harekatın komuta kademesi imha edildi.

-“Balyoz”dan umduğunu bulamayan Türkiye Eylül ayında bu kez 100 tank ve 10 bin askerle yeni bir “sınır ötesi” harekat başlattı. KDP destekli bu operasyonun adı “Çekiç”ti. Bu operasyondan sonra daha önce 1992 yılında Zaxo başta olmak üzere birçok istihbarat merkezleri kuran Türkiye bu merkezleri tank, top ve ağır silahlarla donatarak askeri karargahlara çevirdi.

-1997 yılının ardından 98’de Murat adıyla 40 bin askerin katıldığı, 99 yılında “Sandviç” adıyla düzenlediği, 2000 yılında Haftanin’e yönelik yaptığı, 2007 yılında hava desteğiyle 25’inci kez yaptığı çok sayıda sınır ötesi harekatı tekrarladı. 2008 yılında ise “Güneş Harekatı” adıyla düzenlenen ancak TSK’nin adeta hezimet yaşadığı bir Zap operasyonu yapıldı. TSK yüzlerce askerini kaybetti ve bir helikopteri düşürüldükten sonra Güney’den çekilmek zorunda kaldı. Tüm bu operasyonların ortak noktaları KDP desteğiyle yapılmış olmalarıydı.

Son saldırı

KDP’nin desteğiyle sonraki yıllarda da benzer operasyon ve saldırılar devam etti. Son olarak 2019’da Haftanin’e, 2021 yılında da Zap, Metîna ve Avaşîn’e dönük kapsamlı saldırılar gerçekleşti ve KDP bu saldırıların bizzat içerisinde yer aldı. Sadece 2021 yılında KDP güçleri TSK birlikte 11 kez onlarca ağır silahlı konvoyu Medya Savunma Alanlarına gönderdi. PKK güçlerine de birkaç kez saldırı düzenledi. KDP güçlerinin bu saldırıları sonucunda 14 HPG’li yaşamını yitirdi. KDP güçleri, 26 Temmuz 2021 tarihinde Xelîfan’a bağlı Bêxme köyü yakınlarında üç HPG’liyi katletti. 3 Ekim’de HPG, 28-29 Ağustos 2021 gecesi Xelîfan’da KDP güçlerinin düzenlediği pusu sonucunda 7 kişilik bir gruptan 5 HPG’linin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Yaşamını yitiren HPG’lilerin cenazeleri ailelerine verilmedi.
17 Nisan’da başlayan kapsamlı Zap saldırısında yine KDP gerek istihbarat desteği, gerekse lojistik ve askeri olarak başrolde yer aldı.

DEVAM EDECEK…

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Rütbeli bir asker 15 kilo esrar ile yakalandı

Sonraki Haber

Aysel Doğan’ın naaşı Dersim’e uğurlandı

Sonraki Haber
Aysel Doğan’ın naaşı Dersim’e uğurlandı

Aysel Doğan'ın naaşı Dersim'e uğurlandı

SON HABERLER

Şam Mutabakatı’nın ardındaki gerçek: Umut mu, belirsizlik mi?

Şam Mutabakatı’nın ardındaki gerçek: Umut mu, belirsizlik mi?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Barış ve kibirli memnuniyetsizlik

Kapıdaki ne?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Hasret’e bakıp Madımak’ı anlamak

Hasret’e bakıp Madımak’ı anlamak

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Yeni Ortadoğu’da düşman kim?

Yeni Ortadoğu’da düşman kim?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

CHP’nin devletle savaşı

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Resme bütünlüklü bakmak -2-

Öz savunma demokratik toplumun güvencesidir

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Yüzleşmek için bir adım

Yüzleşmek için bir adım

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır