• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

16 Kasım 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Kadına yönelik şiddete karşı mücadele, yalnızca kadınların değil, hakikatin ve özgürlüğün özüyle sınanan insanlığın vicdan çağrısıdır. Çünkü kadının zincirleri çözülmeden, toplum özgürleşmez

Cudi Ayten Amed

25 Kasım’ın kökeni, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı direnen Mirabal kız kardeşlerin; Patria, Minerva ve Maria Teresa’nın politik kimlikleri nedeniyle vahşice katledilmesine dayanır. “Las Mariposas” (Kelebekler) olarak bilinen bu üç kadın, yalnızca bir rejime değil, kadın kimliğini bastıran tüm otoriter yapılara karşı bir direniş sembolüne dönüştü. Üç kardeşin katledilmesi sessizliğe mahkûm edilmek istenen kadın tarihini bir kez daha gözler önüne serdi. 1981’de Latin Amerika’daki feminist örgütlerin çağrısıyla 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak kabul edildi; 1999’da ise Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası düzeyde tanındı. Bu tarih, kadınların bireysel değil kolektif bilinçle toplumsal alanda var olma kararlılığının evrensel sembolü haline geldi.

Kadına yönelik şiddet, bireysel bir sapma değil, toplumun iktidar ilişkilerinin ürettiği yapısal bir sonuçtur. Tarih boyunca patriyarka; kadını duygusal ve edilgen, erkeği ise aklın, düzenin ve otoritenin temsilcisi olarak tanımlamıştır. Bu ayrım, insanlık bilincinde derin bir hiyerarşi yaratmıştır. Yaşamın iki kutbunu birbirinden koparan bu anlayış, toplumsal dengesizliğin kök hücresidir. Kadının toplumsal merkezden dışlanması süreci, yalnızca Antik Yunan’la sınırlı değildir; kökleri çok daha derindedir. Neolitik dönemdeki kadın eksenli toplumun çözülmesiyle birlikte kadının üretici, yaratıcı, toparlayıcı ve toplum birliğini oluşturma rolü sistematik biçimde bastırılmıştır. Önder Apo, bu tarihsel kırılmayı şöyle tanımlar: “Kadının tarih sahnesinden silinmesi, Neolitik toplumun çözülüşüyle başlar; uygarlık tarihi, kadının yaşamın dışına itilmesinin tarihidir.” Bu perspektiften bakıldığında, kadın bedeni ve emeği üzerinde kurulan denetim, insanlık tarihindeki ilk iktidar biçimi olarak belirir; dolayısıyla kadına yönelik şiddet, uygarlığın kendisiyle yaşıttır.

Modern çağda şiddetin biçimi değişmiş fakat özü aynı kalmıştır. Kapitalist sistem, kadını hem üretim sürecinin bir parçası hem de piyasa ilişkilerinin nesnesi haline getirerek sömürüyü farklı biçimlerde sürdürmüştür. Kadının bedeni, emeği ve duygu dünyası, mülkiyet ve meta ilişkileri içinde yeniden tanımlanmıştır. Önder Apo bu süreci “iktidarın cinsiyetleşmesi” olarak nitelendirir ve şöyle der: “Tarihin en büyük toplumsal sömürüsü kadının sömürüsüdür. Kadın üzerindeki tahakküm, bütün iktidar biçimlerinin prototipidir.” Bu analiz, şiddetin yalnızca erkek bireylerin değil; devlet, din, aile ve piyasa gibi kurumların derin kodlarında yeniden üretildiğini vurgular. Kadının mücadelesi, bu nedenle yalnızca şiddete karşı bir savunma değil, varoluşun yeniden tanımlanmasıdır. Önder Apo, kadının özgürleşmesi “yeni bir toplumun inşası” ile özdeştir: “Kadın özgürlüğü olmadan toplum özgür olamaz. Kadın yeniden doğmadan yeni bir yaşam doğmaz.” Bu yaklaşım, kadının kurtuluşunu salt bireysel bir eşitlik talebinin ötesine taşımış; toplumsal ve ahlaki yeni yapılanmanın temel kurucu ilkesi haline getirmiştir. Kadın, “korunmaya muhtaç” bir varlık olmaktan çıkıp, yaşamın öznesi haline gelir. Bu anlamda kadın bilinci, yalnızca erkek egemenliğine değil; tahakkümün her biçimine karşı etik direnç noktası oluşturur.

Bu dönüşüm, insanlığın özgürlük anlayışını da kökten değiştirir. Kadının özgürleşmesi, toplumun vicdanının yeniden uyanışıdır. Önder Apo, bu bağı çok çarpıcı bir şekilde şöyle kurar: “Kadının köleliği ne kadar derinse, toplumun köleliği de o kadar derindir. Kadının özgürlüğü, toplumun vicdanıdır.” Kadın bilinci, tahakküm yerine birliği, mülkiyet yerine paylaşımı, iktidar yerine anlamı koyar. Bu nedenle kadının direnişi, sadece bir toplumsal hareket değil, insanın kendini yeniden doğurmasının felsefi temelidir.

Bugün 25 Kasım, dünyanın dört bir yanında kadınların sokaklara çıktığı, sesini yükselttiği, yaşam hakkını savunduğu bir gün olarak anılıyor. Ancak bu tarih sadece bir anma değil, bilincin ve birliğin büyüdüğü bir eylem alanıdır. Kadına yönelik şiddet, savaşlardan ev içi ilişkilere, dijital alandan siyasete kadar her düzeyde yeniden üretilmektedir. Bu nedenle mücadele, yalnızca şiddeti durdurmak değil, onu mümkün kılan zihniyeti dönüştürmeyi amaçlar. Esas özgürlük, kadının yaşam hakkını kutsal kılmakla başlar; çünkü kadına yönelen her şiddet, insanlık vicdanının yarasıdır.

25 Kasım, kadın direnişinin bir tarihi olmaktan çok, insanlığın kendi vicdanıyla yüzleştiği bir eşiğe işaret eder. Mirabal Kardeşler’in bıraktığı miras, yalnızca geçmişe ait bir anı değil, çağları aşan bir direniş çağrısıdır. Onların cesareti, her kuşakta özgürlüğün yeniden tanımlanmasına ilham olur. Bu nedenle denir ki: “Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır.”

Kırılan zincirler, yalnızca diktatörlüklerin değil; kadının bedenini, emeğini ve varlığını kuşatan bin yıllık tahakküm zincirinin ifadesidir.  Kadının kendi hakikatine dönüşü tıpkı bir kelebeğin kanat çırpışı gibi sessiz bir devrimdir… Bu anlam, Önder Apo’nun özgür yaşam felsefesinde derin bir karşılık bulur. Önder Apo, kadının direnişini insanlığın yeniden doğuşunun özü olarak değerlendirir ve şöyle der: “Kadının özgürlüğü, yaşamın güzelliğidir; kadının direnişi, insanlığın yeniden doğuşudur.”

Kadına yönelik şiddete karşı mücadele, yalnızca kadınların değil, hakikatin ve özgürlüğün özüyle sınanan insanlığın vicdan çağrısıdır. Çünkü kadının zincirleri çözülmeden, toplum özgürleşmez. Kadın sessizleştiğinde hakikat dilsiz kalır; kadın özgürlüğü filizlendiğinde ise yaşam yeniden anlamına kavuşur!

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Sonraki Haber

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Sonraki Haber
Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

SON HABERLER

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Heval Elçi
16 Kasım 2025

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

‘Pazarlık yok’ teranesi

Barış korkularla gerçekleşmez

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Yazar: Heval Elçi
16 Kasım 2025

YİBO belgeseli İstanbul’da izleyiciyle buluştu

YİBO belgeseli İstanbul’da izleyiciyle buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
15 Kasım 2025

Kabataş’ta metro inşaatında iskele çöktü

Kabataş’ta metro inşaatında iskele çöktü

Yazar: Yeni Yaşam
15 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır