Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıyla demokratik bir iklim oluşturmaya çalıştığını belirten DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, sürecin ilerleyebilmesi için öncelikle Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğünün gerekli olduğunu söyledi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısından sonra Kürt cephesinden yoğun destek açıklamaları gelirken iktidarın yavaşlığı dikkat çekiyor. Çağıyı ve sonrasını değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, “Bugün artık savaşlarla, güç gösterileri, güç siyasetiyle yeni denklemler kurulmaya çalışılırken, yaşanan siyasal ve toplumsal sorunlara çözüm geliştirilmeye çalışılırken ve herkesin konsantrasyonu bu eksende iken Sayın Öcalan hepimizin zihnini, savaş siyasetinden, yıkımdan, ölümden ve bu siyaset üzerine inşa edilmiş siyasal ve toplumsal yapılanmalardan çıkarıp, demokratik dönüşüm, demokrasi, barış eksenli yol haritasını ortaya koydu. Türkiye halklarına, bölge halklarına ve dünya halklarına yeni biz çözüm aklının olabileceğini gösterdi” dedi.
Şimdi tam zamanı
Abdullah Öcalan’ın bu çağrıyı en uygun küresel denklemde yaptığını, bu yüzden de uluslararası, küresel ve bölgesel bağlamda herkesin destek verdiği, vermek durumunda kaldığı ve burada kendi çıkarını gördüğü bir zemin oluştuğunu anlatan Keskin Bayındır, “Bu güçlü desteği örgütlemek, iktidar ve devlet üzerinden demokratik bir basınca dönüştürmek, bu sürecin ilerleyebilmesi için kişilerin denetiminden ve kontrolünden çıkarıp halkların denetimine, kontrolüne ve güvencesine alabilmek açısından çok çok tarihi ve önemli bir noktada duruyor” diye konuştu.
“İktidarların ve Türkiye devletinin temel stratejisi olan ırkçılığı, milliyetçiliği ve inkarı pohpohlayarak, zehirleme meselesine dair Sayın Öcalan, bu çağrı ile demokratik bir iklim ve atmosferin zeminini oluşturmaya çalışıyor” diyen Keskin Bayındır, “Sayın Öcalan’ın çağrısına en yüksek düzeyde, en geniş katılımla toplumsal kesimlerin ve demokratik siyasetin sahip çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Saldırılar durdurulmalı
Federe Kürdistan Bölgesi ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırıların sürmesinin ciddi bir tehlike olduğuna dikkat çeken Keskin Bayındır, ayrıca medyanın ve iktidarın dilinin de değişmediğini belirterek, “Halkları bu demokratik, barış sürecinin önemli bir parçası haline getirmenin en önemli meselelerinden bir tanesi pozitif dildir. Bu yönlü en hızlı şekilde bu iklimin yaratılması için iktidarın ve devletin dilinin de bu yönlü olması gerektiğini ifade etmek gerekiyor” dedi.
Siyasete anjiyo yaptı
Keskin Bayındır, “Sayın Öcalan’ın bu sürecin önemli aktörü, parçası ve yürütücüsüdür. İlk adım olarak yapılması gereken iktidar ve devletin Sayın Öcalan’ın bu sürecin öncüsü olması bakımından özgürlük koşullarının mutlak bir şekilde sağlaması gerekiyor. Bu sürecin selametle, sabote edilmeden yürümesinin en önemli sigorta, güvencelerden bir tanesi Sayın Öcalan’ın aktif bir öncü ve özne olmasıyla alakalı bir durumdur” dedi.
“Sayın Öcalan bugün Türkiye siyasetine anjiyo yapıyor. Tıkanan damarlarını açmaya yönelik önemli ve tarihi sorumluluk alarak girişimde bulunuyor” ifadelerini kullanan Keskin Bayındır, “Muhalefetin çağrıdan sonra kamuoyu ile paylaştığı açıklamalar, bizler açısından olumlu, fakat yetmiyor. Bugün siyasi muhalefetin parlamentoda artık somut adımların atılmasına yönelik, siyasal, hukuki düzenlemelerin yapılmasına dönük yapması gereken görev önünde duruyor. Sayın Öcalan muhalefetin atacağı ve atması gereken bütün pratik adımların önündeki engelleri ortadan kaldırdı. Bugün hiç kimse artık bu meselenin çözümüne dair “Şu, bu engel var” deme gibi bir durumda değil. Bu anlamıyla toplumu oluşturan bütün dinamikler, kadınlar, gençler, anneler, mücadele içerisindeki deneyim sahibi insanlar, aydınlar, yazarlar, sanatçılar, edebiyatçılar, toplumu oluşturan bütün değerler Sayın Öcalan’ın bu çağrısına sorumlulukla yaklaşarak, bu sürecin önemli parçası olarak başarıya ulaşması için herkesin yapması gereken görev ve sorumluluklar var” dedi.
Halka anlatacağız
“Sayın Öcalan’ın çağrısını en doğru, en sağlıklı bir şekilde topluma ulaştırma bizler açısından temel sorumluluk” diyen Keskin Bayındır, “Bu çağrıdan sonra bizler açısından 8 Mart’ın diğer yıllara oranla çok daha farklı, kitlesel, moralli, güçlü gerçekleşmesi gereken bir dönem. Hakeza bu Newroz demokratik toplum, barış ve özgürlük Newroz’u olacak. Her birisinin örgütlenmesi, kitleselleşmesi ve toplumsallaşması açısından önemli demokratik programların çalışmaları sürüyor” ifadesini kullandı.
Haber: Müjdat Can / MA