Nisêbîn ilçesinin Süryani köyü Arbo’da bulunan bir kilisenin gizli geçidinden girilerek ulaşılan sığınakta insanlara ait yüzlerce kafatası ve kemik ortaya çıktı
Kürdistan coğrafyasının kadim halkları olan Kürtler, Ermeniler ve Süryaniler tarih boyunca egemen güçlerin katliamlarına maruz kaldı. 1914-1920 yılları arasında Mezopotamya’daki Asuri nüfusu Osmanlı Devleti birlikleri tarafından zorla göç ettirildi veya katledildi. 270 bin ile 300 bin Süryani’nin Osmanlı birlikleri tarafından katledildiği tahmin ediliyor. Aynı yıllarda gerçekleştirilen Ermeni Soykırımı’nda ise 100 binlerce insan katledildi. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ise aynı coğrafyada Kürtlere dönük katliamlar başladı. Dêrsim, Zîlan gibi toplu katliamlar günümüze kadar sürdü.
Köy boşaltmaları
90’lı yıllarda Şirnex, Mêrdîn, Êlih ve Amed başta olmak üzere Kürdistan kentlerinde 5 bine yakın köy “güvenlik” gerekçesiyle devlet tarafından zorla boşaltılıp yakıldı. 500 bini aşkın ise Türkiye metropollerine göç etmek zorunda kaldı. Söz konusu bölgede 17 bin 500 faili meçhul cinayet yaşandı. JİTEM ve devletin diğer karanlık güçleri tarafından işlenen cinayetlerin büyük bir bölümü aydınlatılmadı. Binlerce insanın kemikleri ise asit kuyularına, toplu mezarlara ve katledildikleri evlerin zeminlerine gömüldü.
İlk MA görüntüledi
Toplu katliamın gerçekleştirildiği köylerden biri de Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesine bağlı Bagok Dağı eteklerinde olan Arbo Köyü. Köy, Osmanlılardan günümüze kadar 3 kez boşaltıldı ve yüzlerce kişi katledildi. Köyde bulunan 7 kilisenin en büyüğü olan Mor Dimet’in altındaki sığınakta yüzlerce insan kafatası ve kemik ortaya çıktı. Bugüne kadar hiç kimsenin içeri girmesine ve çekim yapmasına izin verilmeyen kilisenin sığınağına ilk kez Mezopotamya Ajansı girdi.
Gizli geçitten sığınağa
Kilisenin altında küçük bir demir kapıdan içeri girilerek, eni yarım metre boyu da en fazla birbuçuk metre olan dar bir gizli geçitten geçilerek, sığına gidiliyor. Kapkaranlık sığınakta tüyler ürpertici bir görüntü bulunuyor. Telefon flaşlarıyla aydınlatılan sığınakta ışığın değdiği her noktada insanlara ait çok sayıda kemik ve kafatası göze çarpıyor. Dört beş metrelik sığınağın her bir tarafında içe bükülmüş küçük bölmeler bulunuyor ve her bir bölmede üst üste yığılmış insan kemikleri görülüyor.
Seyfo katliamı mı?
Kemiklerin hangi döneme ve kimlere ait olduğuna dair net bilgilere ulaşılmazken, bölge halkı dilden dile günümüze kadar gelen bir gerçekliğe işaret ediyor. Katliamdan kaçan insanların bu sığınağa saklandığını ve burada topluca katledildiği bilgisini paylaşıyor. Çoğunluğu çocuk ve kadınlara ait olduğu belirtilen kafatası ve kemiklerin, Seyfo Katliamı’ndan kalma olduğunu söyleyenler de az değil. Bugüne kadar kemiklerin olduğu kilisede herhangi bir çalışma, inceleme ve araştırma yapılmadı. Süryani olan köylüler ise, katliam ve göçertilme korkusuyla bu durumun kimseler tarafından bilinmesini, duyulmasını ve görülmesini istemiyor.
Köy 3 kez boşaltıldı
Arbo Köyü’nde, 1914-1920 yılları arasında yaşanan Sayfo Katliamı öncesi 900 hane bulunuyordu. Ancak katliam sonrası köy boşaltıldı, burada yaşayanlar ise sürüldü. Sonraki süreçte de benzer bir kaderi yaşadı. Arbo Köyü en son 1990’lı yıllarda “güvenlik” gerekçesiyle 3’üncü kez boşaltıldı. Her boşaltma ve saldırı sonrası kiliseler ve diğer yapılar büyük zarar gördü. Köy, 2001 yılına kadar boş kaldı. Avrupa ülkelerine göç eden Süryaniler, 2001 sonrası köyü yeniden inşa etmeye başladı. Yıllar içinde 20’e yakın ev inşa edildi.
Haber: Zeynep Durgut – Dilgeş Ruvanas / MA