Murray Bookchin’in tanımladığı özgürlükçü belediyecilik (Libertarian Municipalism) anlayışı yeni dönemin tüm belediyecilik anlayışını alaşağı edecek ve seçimin kazananı olacaktır. Bu öylesine bir söylem değil. Kapitalizmin küresel ölçekte son yıllarda yaşadığı buhranlar aşılamayacak seviyelere ulaşmış ve bir çıkış aramaktadır. Bu tıkanma neo-liberal, yüzeysel, çözümden uzak, günlük politikalarla aşılmaya çalışılsa da yetersiz ve eksik kalacaktır. Çözüm; yeni yaşamın yeni bir yerel yönetimi olan özgürlükçü belediyecilik anlayışı ile olacaktır.
Özgürlükçü belediyecilik tam da birey, toplum ve doğanın sömürüsüne karşı duran bir yerel yönetim anlayışıdır. Bireye dair çalışmalarda başta yurttaşlık bilinci olmak üzere eşitlik, özgürlük ve barışıklık kavramlarının yaşam bulacağı yeni bir sürece giriyoruz. Yurttaşın siyasi alana özne olarak kabul edildiği yönetim biçiminde, karar alma süreçlerinde yüz yüze ilişkilere dayanan katılımcı ve doğrudan demokrasinin hakim olduğu, demokratik toplulukları oluşturan bireylerin kurduğu komünler ile yurttaşa dönüş yapanlar kazanacaktır. Yurttaşlardan oluşan geniş kapsamlı belediye, mahalle, kasaba düzeyinde doğrudan demokrasiye dayalı halk meclislerinin oluşturulması ile yurttaşlar yeniden özne olacaktır.
Kentlerde yurttaşlarının katıldığı meclislerin muhatap kabul edilmesi, bu yurttaşların kurduğu komün ve kooperatiflerin desteklendiği geçimlik temelli yapıları destekleyenler kazanacaktır. Son beş bin yılda düşürülen, tahakküm altına alınmaya çalışılan, yaşamın ta kendisi olan kadının metalaştırılması ve sömürülmesini esas alan tüm yaklaşımları reddeden eşit ve özgür kadın mücadelesini destekleyen politikalarla çalışmalar yapan belediyecilik anlayışı kazanacaktır. Kapitalist sistemin daha fazla sömürü için dayattığı tüketimi tetikleyen öğretiler tarihsel süreç içerisinde oluşmuş olan demokratik toplum anlayışını bitirmek için saldırılarına aralıksız devam etmiştir.
Ahlaki ve politik temelde demokratik toplumun, toplumsal vicdan ve ahlakla yeniden inşası için BI HEV RE diyenler kazanacaktır. Sistem tüm yaşamsal alanlara ve değerlere saldırarak içini boşaltmak amacıyla kullanılan dili dahi değiştirmiştir. Demokrasi anlayışı; sömüren, metalaştıran ve anti-demokratik bir anlam taşıyacak bir noktaya getirilmiştir. O nedenle ilk olarak demokrasinin demokratikleştirilmesi ile başlamak gerekecektir. BİRLİKTE DEMOKRASİYE inanıp savunanlar kazanacaktır. Katılımcılığı esas alan doğrudan demokrasi, geri çağırma ve rotasyon ile merkezileşmenin önüne geçen belediyecilik kazanacaktır.
Toplumlar ekoloji bakış açısı ile; on yıllarca doğa-insan, birlikte- barışık-dayanışmacı bir şekilde yaşamıştır. Ne insan merkezli ne de salt doğa merkezli bir anlayış ile hareket etmeyenler kazanacaktır. Bu bilinçle metalaştırma, sonsuz sömürü ve kâr elde etmek için yaşam alanlarının yok edilmesinin önüne geçmek adına mücadele yürütenler kazanacaktır. İnsan ve insan dışı tüm canlı yaşamların bir bütünün parçası olduğu bilinciyle tüm yaşamı kucaklayan YA ME YE diyenler kazanacaktır. Rant odaklı imar politikalarına, suyun piyasalaştırılmasına, doğanın sonsuzmuşçasına yok edilip metalaştırmasına, sermaye tekellerinin endüstriyel ve aşırı kâr amaçlı tüm tarım, imar, turizm, enerji politikalarına, sermayenin fütursuzca çevre ve halk sağlığını tehdit etmesine, her türlü hiyerarşi ve bürokrasiye karşı duran politikalar üreten özgürlükçü belediyecilik anlayışı ile EM Ê BIPARÊZEN diyenler kazanacaktır.