Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Emeklilikte Yaşa Takılanlara (EYT) yönelik yaptığı son açıklamada, milletin zararına olan bir şeyi yapmayacaklarını söyleyerek, “Tutturmuşlar EYT, İskandinav ülkeleri bu sistemle battı. Milletimizin zararına olan bir şeye yokum. Seçim kaybetsek de yokum. Bizim ülkenin başına da bu erken emekliliği dolayanlar maalesef bunun bedelini ödeyecekler ve ödediler.” Bu sözde doğru olan hiçbir şey yok. Bugüne kadar herhangi bir nedenle ya da farklı bir nedenle batan bir İskandinav ülkesi ise bilinmiyor. Milletimizin zararına sözü ise garip, çünkü EYT’li olarak nitelenen insanlar da bu ülkenin unsurları.
Ayrıca yapılan hesaplarda 5-6 milyon insanın bu haktan yararlanacağı iddia edilirken şu an EYT’li olup hemen emekli olabilecek yurttaş sayısı sadece 500 bin. Uçuk kaçık rakamları ortaya atarlarken yıllık 10 milyar lira bütçeye yük geleceği iddia ediliyor. Yurttaşın hakları devletin külfeti olmuş durumda. Kendi hesaplarına göre bütçeye getireceği ‘yük’ yıllık en fazla 1 milyar lira. Bugüne kadar şirketlere uygulanan teşvikler ise yıllık 10 milyarları çoktan aştı. Örneğin her yıl sadece enerji şirketlerine üretmedikleri enerji bedeli olarak 2 milyarı aşkın para her yıl ödenirken EYT’lilere cumhurbaşkanının verdiği cevap maalesef bu!
İktidar bazı durumlarda para yok iddiasına sarılırken bazı durumlarda ise inanılmaz bonkör olabiliyor. Adapazarı’nda 50 milyon yok diye TSK’ya ait bir fabrikayı Katar Silahlı kuvvetleri ile Ethem Sancak’ın ortak olduğu BMC’ye verilebiliyor. Diğer yandan Ukrayna’ya 200 milyon dolar hibe ediliyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demek doğru olacaktır. Söylenenlerin içi her zaman boş lakırdı. Ancak dolu olan şeyler de var, devletin bir şirket gibi yönetileceğine yönelik açıklama hayata geçmiş durumda.
Şirket gibi yönetilen devletin uygulamaları, aynen şirket gibi yönetilen ABD’ye benziyor. ABD de Türkiye’ye hibe yaparken bu parayla askeri harcamalar yapılmasını şart koşar ve şu şu şirketlerden şunları bunları alacaksınız der. ABD halktan topladığı vergileri dış ülkelere hibe ederken ABD’li şirketlere pazar yaratıp aynı zamanda bağımlılık ilişkileri örer. Ancak ABD ile Türkiye arasında ciddi bir fark var! ABD dünya halklarının başına bela olmuş büyük bir emperyalist ülke. Türkiye ise AKP iktidarı ile emperyalist güç olma hayallari peşinde olan bir ülke konumunda. Peşinde diyorum çünkü başka türlüsü kapitalist dünya da mümkün değil.
Burada hayali kurulan şeyin ardında başka hesaplar olmalı. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde savunma sanayi cirosunun 9 milyar dolar olduğunu ve bu rakamın 2.7 milyar lirasının ise ihracattan elde edildiğini belirtmişti. Böyle büyük cirolar yapan savunma sanayisinin ise havuz sistemi içinde olduğu iddiaları var. Halktan toplanan vergilerle hibe edilen paradan Ukrayna ve havuz şirketlerin yararlandığı aşikar. Peki niçin böyle bir yol izlenmekte?
Geçtiğimiz yılın başında Ukrayna, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olan Selçuk Bayraktar ailesine ait olan Baykar Makina’dan 6 adet İnsansız Hava Aracı (İHA) satın almıştı. Aynı zamanda yine Baykar ile Ukrayna devletine ait silah şirketi ortak bir girişim başlatarak ortak silah üretimi planları yapılmaya başlandı. Ayrıca iktidarın yerli milli savaş uçağı yapacağız açıklamasının tek dayanağı olan Ukrayna ile Antonov An-188 ağır askeri nakliye uçaklarının ortak üretimi gündemde yer buldu. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy yapılan hibe ile ilgili açıklamasında, “Askerimali işbirliği anlaşması sayesinde Ukrayna ordusu, Türk ‘ortaklarından’ yardım alacağız, bunun için minnettarız” diye belirtmişti.
SavunmaSanayiST.com Genel Yayın Yönetmeni Anıl Şahin, Ukrayna ile Türkiye arasındaki askeri işbirliğinin son dönemlerde yoğun artış gösterdiğini belirtirken, “Karşılıklı olarak bazı projelerde teknoloji transferi yapıyoruz. Tek taraflı olarak değil, burası çok önemli. Ek olarak Ocak ayında, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Ukrayna Savunma Bakanlığı arasında, savunma sanayi projeleri ve askeri iş birliği alanındaki stratejik partnerliğe ilişkin yol haritasını belirleyen bir protokol imzalandı. Söz konusu protokol ile ortak savunma sanayii projelerinin yürütülmesi için daha ileri adımların atılması hedefleniyor” sözleri sürecin özetini yansıtıyor.
Baykar Makina’nın ürettiği Akıncı Taaruzi İnsansız Hava Aracı’nın (SİHA) Ukrayna merkezli MotorSich firması tarafından geliştirilen Al-450 isminde bir motoru kullandığını ve SİHA’ların seri üretime geçtiğinde motorların Türkiye’de Baykar Makina ile ortak üretileceği ve bu amaçla ortak bir şirket kurulduğu basında yer almıştı.
Kimin eli kimin cebinde? sorusunun yanıtı sanırım yukarıdaki satırlarda bulunabilir.