Bu sene yaşadığımız zirai don ve kuraklık nedeniyle ciddi kıtlık yaşayacağız. Kıtlık nedeniyle yıkılan medeniyetlere tarih tanıktır. Yaşayacağımız bu kıtlık nedeniyle elbette Türkiye yıkılmayacak. Ancak tarımda uygulanan yanlı, yanlış ve güdümlü politikalar nedeniyle sık ve ciddi kıtlıklar yaşama rotasında ilerlemekte olduğumuzu söyleyebiliriz. Birçok felaketi bir arada yaşadık bu yıl. Eskilerin deyimiyle “kıran girdi memlekete”. TÜİK kıran hakkında “1. Tahmini Bitkisel Üretim Verileri” açıkladı. Bakalım.
TÜİK’in 1. Tahmini Bitkisel Üretim Verileri
Türkiye’nin 2025 yılı 1. Tahmini Bitkisel Üretim verileri Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından toplandı, işlendi ve yayına hazır hale getirildi. Türkiye İstatistik Kurumu-TÜİK sorumluluğunda bu veriler yayınlandı.
TÜİK, “2025 Yılı Bitkisel Üretim 1. Tahminine göre veriler şöyle;
Tahılların üretim miktarları 2025 yılında bir önceki yıla göre %4,1 oranında azalacak, yaklaşık 37,4 milyon ton olacak.
Bir önceki yıla göre, buğday üretimi %5,8 oranında azalarak 19,6 milyon ton, arpa üretimi %8,0 oranında düşerek yaklaşık olarak 7,5 milyon ton, çavdar üretimi %5,5 oranında azalarak 243 bin ton, yulaf üretimi %23,1 oranında azalarak 300 bin ton, mısır üretimi ise %4,9 artarak 8,5 milyon ton olacak.
Kuru baklagiller, nohut, kuru fasulye ve kırmızı mercimek üretimi sırasıyla 605 bin ton, 283 bin ton ve 340 bin ton olacak. Patates bir önceki yıla göre %13,0 oranında azalarak, 6 milyon ton düzeyinde kalacak.
Yağlı tohumlardan, soya üretimi %11,1 oranında azalacak, 160 bin ton olacak.
Şeker pancarı üretimi %6,5 oranında azalacak, 21,5 milyon ton olacak.
Sebze üretim miktarı, 2025 yılında bir önceki yıla göre %1,7 azalacak, yaklaşık 33 milyon ton azalma olacağı tahmin edilmektedir. Karpuzda %3,5, kuru soğanda %2,6, patlıcanda %3,3 oranında üretim artışı, domateste %5,7, salçalık kapya biberde %3,7, taze fasulyede %4,5 oranında üretim düşüşü beklenmektedir.
Meyve üretiminin de 2025 yılında bir önceki yıla göre azalacağı TÜİK tarafından açıklandı.
Elmada %38,7, çilekte %4,0, şeftalide %32,1, nektarinde %35,5, kirazda %55,7, üzümde %18,6 üretim önceki yıla göre düşüş beklenmekte.
İçecek ve baharat bitkileri üretim miktarının 2025 yılında bir önceki yıla göre %24,4 oranında düşecek, yaklaşık 21,4 milyon ton olacak.
Turunçgil meyvelerinden, mandalinada %0,6 oranında üretim artışı, portakalda %12,4, limonda %20,9 oranında üretim düşüşü öngörmekte TÜİK.
Sert kabuklu meyvelerden fındıkta %27,5, cevizde %27,7, Antep fıstığında %54,6 oranında önceki yıla göre üretim düşüşü yaşanacağı öngörülmekte. Evet bunlar adı üzerinde tahmin. Az da olabilir çok da. Ama görünen o ki, ağaçta meyve tarlada ürün azalacak.
Bu verim azalması ekonomik olarak ülkeyi vuracak. Çünkü azalan ihraç ürünü oranında döviz kaybı yaşanacak. Diğer taraftan verim azalmasından dolayı ithal edeceğimiz ürün oranında dövize harcanacak.
Verim azalmasından dolayı piyasaya sunulacak ürün arzı düşecek fiyatlar yükseltecek. Tüketici ürünü daha pahalı almak zorunda kalacak. Alabilirse tabi. Üreticilerin verim kaybından kaynaklı eline daha az para geçecek, zarar edecek. Böyle her kesimi vuran durumlara halkımız, “kıran vurdu memleketi” der. Peki, zirai dona karşı korunması için devlet çiftçiyi destekleseydi, araç gereç ile donatsaydı ağacımızda meyve, tarlamızda ürün azalır mıydı? Hayır! Demek ki tarım politikalarında köklü değişime gidilmesi için şapkayı önümüze koyup düşünmek kadar, düşünüp uygulamamız gerek. Bu konuda kaybedecek bir saniyemiz bile kalmadı. Biline.