• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Mayıs 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Kırık sandalye üzerinde barış arayışı

8 Mayıs 2025 Perşembe - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Kırık sandalye üzerinde barış arayışı

İçerisinden geçtiğimiz bu tarihi günlerde, eşit koşullarda bu süreci yönetmenin zamanı çoktan geldi. Bu bir talebi de aşan, işin doğası gereği atılması gereken bir adım artık

Dilan Kunt Ayan

“Umut Hakkı” – hukukçuların tarif ettiği bir kavram gibi görünse de, bizler için bu topraklarda özlem duyulan onurlu barışı inşa etmek için kurulan masanın kırık olmayan sandalyesidir. Yalnızca Sn. Abdullah Öcalan’ın şahsında somutlaşmakla kalmayan, milyonların, halkların, bir ülkenin geleceğe dair ortak umudunun karşılığı oldu.

27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile yeni bir siyasal evreye adım atıldığını söylemek yanlış olmaz. Masanın tam ortasında oturan, Asrın Çağrısı’nın sahibi olan Sn. Öcalan bu masada barışı arayanların iradesi olarak ve tarihsel, siyasal, toplumsal rolünü bir kez daha oynayarak, çatışma ve şiddeti devreden çıkarma ile demokratik çözüme dair reçetesini sundu.

Ancak muhataplarının unutmaması gereken bir hakikatin altını çizerek… Barış, sadece çatışmasızlık değil; adaletli temsil, eşit muhataplık ve hukuki güvencelerle kurulur. Eğer bir masa kuruluyorsa, o masadaki her sandalyenin sağlam, eşit yükseklikte ve oturulabilir olması gerekir. Ortada kırık bir sandalye durursa, müzakere baştan itibaren sallantıda olma tehlikesini taşır. Ve mutlak ki barışın masasında kırık sandalye olmaz. Türkiye’de on yıllardır süren barış arayışları, tam da bu nedenle tekrar tekrar akamete uğradı. Ve bu kırık sandalye, İmralı’daki ağır tecrit rejiminin sembolü haline geldi.

Tıpkı İsviçre’nin Cenevre kentinde Birleşmiş Milletler binasının önünde yer alan “Kırık Sandalye” heykelinin, savaş mağdurlarının sivil itirazını ve temsil hakkını sembolize etmesi gibi; İmralı’daki tecrit de demokratik çözümün eksik kalan ayağını simgeler. Barışın ve demokrasinin yollarının arandığı bir masada, taraflardan biri kırık bir sandalyeye oturtuluyorsa, bu yalnızca sembolik bir dengesizlik değil; politik olarak da diyaloga uzak, hukuken ise umut hakkının gaspı anlamına gelir.

Dünyada hiçbir politik lider yoktur ki, 26 yıldır ağır ve mutlak tecrit koşullarında tutulmaya devam etsin. Abdullah Öcalan’a 1999’dan bu yana uygulanan özel infaz rejimi, eşi benzeri olmayan, sadece hukuki değil, siyasal ve ahlaki açıdan da kabul edilemez bir tıkanmışlık yarattı. Oysa dünya biliyor ki; Güney Afrika, Nelson Mandela’yı Robben Adası’ndan alıp müzakere masasına oturtmasaydı; Kuzey İrlanda, Gerry Adams’ı muhatap alıp demokratik süreci başlatmasaydı; bu ülkeler bugün demokrasi ve barışla anılmazdı. Bugün aynı barış fırsatı Türkiye halklarının ve siyasetinin önünde durmakta.

Peki “Umut hakkı” bu tarihi fırsatın neresinde duruyor?

Özellikle 1 Ekim’den itibaren toplumun hemen hemen tüm kesimlerinin ilgisine mazhar olmuş “Umut Hakkı” kavramı başta da söylediğimiz gibi hem hukuki hem siyasi hem de ahlaki bir meseledir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Öcalan v. Türkiye (No. 2) kararında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşulsuz uygulanmasını ve ceza süresince hiçbir tahliye ihtimali sunulmamasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesine – yani “işkence ve insanlık dışı, aşağılayıcı muamele yasağı”na – aykırı bulalı 11 yılı geçiyor. Mahkeme, bizzat Öcalan hakkında verdiği kararda, önceki kararlarıyla tutarlı bir biçimde bir kişinin hayatının sonuna kadar cezaevinde tutulacağının peşinen ilan edilmesini, “umut hakkının yok edilmesi” olarak tanımladı ve Türkiye hükümetine gerekli düzenlemeleri yapma sorumluluğunu yükledi.

AİHM’in “umut hakkı”na yönelik kararlarının referansı, evrensel hukukun temel ilkelerinden ve insan haklarının kendisinden gelir. Bugün Avrupa’da ve dünyada insan haklarına saygı iddiası olan tüm hukuk sistemlerinde bu hakkın uygulanabilirliğini görürüz. Örneğin Norveç’te, en ağır ceza 21 yıl olup, bu süre sonunda yapılacak değerlendirmelerle mahpusların tahliyesinin önü açılır. Bu yaklaşım, kişinin toplumla bağını kurarken, kişiyi hukuk dışı bir zemine çekmemeyi esas alır.

Kanada’da “Faint Hope Clause (Zayıf Umut Hükmü)” adı verilen bir mekanizma ile ağır ceza alan mahkûmlara 15 yıl sonra erken tahliye başvurusu yapabilme hakkı tanınmıştır. Bu uygulama, umudu tamamen ortadan kaldırmayan bir adalet anlayışının ürünüdür. Yine Almanya, Avusturya ve İtalya gibi örneklerde de ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilen kişiler için belli bir sürenin sonunda yeniden değerlendirme ve koşullu salıverme imkânı tanınmaktadır. Dünya genelinde ceza ve infaz adaleti, mahpusların hapishanede geçirdikleri sürelerin azaltılmasına ve belirli süreler sonunda tahliye imkanlarının oluşturulmasına yönelmiştir.

Türkiye’de ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan bir mahpusun, hayatının sonuna kadar dış dünya ile temas etmeden kapalı tutulması, sadece insan haklarına değil, toplumsal barışa da aykırıdır. Zira umut hakkı, sadece bireyin onuruyla yaşamasını değil, aynı zamanda toplumla olan bağının korunmasını sağlar.

Tüm bu örnekler ve elimizdeki somut argümanlar sonucunda ortada duran gerçek; Türkiye hükümetinin “Umut hakkı”na dair yasal düzenlemeler yapmasının mecburiyetine ve önemine işaret eder. İçinde bulunduğumuz süreçte ise yalnızca yasal bir zorunluluktan değil Türkiye halklarının birlikte onurlu bir yaşam sürme gayretinin karşılığında bir sorumluluk olarak bu düzenlemenin gecikmeden yapılması gerekir.

Siyasetin yükleneceği bu sorumluluk elbette ciddi ve cesur adımlar gerektiriyor. Siyasi çıkar düşüncesinden uzak, toplumsal eşitlik ve demokratik uzlaşı ilkesini benimseyen bir aklı zorunlu kılıyor. Masanın tarihsel ezilenleri bu ilkeye bağlılığını her defasında teori ve pratikte dile getirdi. Öyle ki bu talep güncel siyasetin ve modern hukukun da ötesinde tarihin bir sorumluluğu olarak önümüzde.

Şimdi değilse ne zaman?

Toplumsal talep bu denli yüksekken, yasal tüm argümanlar bunu sağlıyorken, dünyadaki umut hakkı örnekleri ortadayken, çatışma süreçlerinin bitirilmesinde gelişmeler yön vericiyken, yine güçlü ve cesur bir çağrı gelmişken…

Neden o sandalye hala kırık?

İçerisinden geçtiğimiz bu tarihi günlerde, eşit koşullarda bu süreci yönetmenin zamanı çoktan geldi. Bu bir talebi de aşan, işin doğası gereği atılması gereken bir adım artık. Ciddi ve cesur bir siyasetten onurlu barışı talep edenlerin on yıllardır beklediği gibi…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Mehmet Sait Yıldırım: Çağrıyı özgürlükle taçlandıralım

Sonraki Haber

Amêdiyê Bölgesi’ne hava saldırısı

Sonraki Haber
Amêdiyê Bölgesi’ne hava saldırısı

Amêdiyê Bölgesi’ne hava saldırısı

SON HABERLER

Seçenek biziz

 Arkadaşlık taklit edilemez

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Sırrı Süreyya Önder ve sanat-mizah-barış

Sırrı Süreyya Önder ve sanat-mizah-barış

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Yaşam yazı turayı onaylamaz

Özgürlük yolculuğunda Barış’ın durağında

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

İslam’ın şartı gerçekten kaçtır?

Araç fetişizmini aşmak

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

M. Sait Yıldırım: Çağrı bizim için yaşamsal bir ihtiyaç

M. Sait Yıldırım: Çağrı bizim için yaşamsal bir ihtiyaç

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Neler oluyor?

27 Şubat çağrısı ve Ortadoğu’nun geleceği

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu

SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır