Trakya sanayi alanları, kaya gazı sondajları, çimento ve termik santrallerle adeta yok edilirken, bu yok oluşa CHP’li belediyeler de eklendi. Atık yakarak elektrik üretiminin hava ve yeraltı sularının zehirlenmesine yol açtığı biliniyor
Yusuf Gürsucu/İstanbul
Kırklareli Yerel Yönetimleri Katı Atık Tesisleri Yapma ve İşletme Birliği, il genelinde toplanan atıklardan elektrik üretilmesini hedefleyen tesisin ilk belirlenen kapasitesinin 1.2 MW’dan 7.4 MW’a çıkarılacağını duyurdu. Atıkların geri dönüşümü, geri kazanımı ve bertarafını içeren entegre bir atık yönetiminin geliştiriltirileceği ve bu amaçla Düzenli Depolama Alanı 2. Lot, Mekanik Ayırma ve Biyometanizasyon Tesisi Projesi’nin gerçekleştirileceği açıklandı. Bu işlemlerin dışında ‘Yakma Yöntemi’ ile elektrik elde edileceği belirtildi. Yakılacak atıkların nitelikleri ise şöyle sıralanmış; biyobozunur atık, dönüşümü mümkün olmayan atık, tehlikeli atıklar ve diğer atıklar olarak belirlenmiş.
Trakya 1. sınıf tarım alanı!
Trakya coğrafyası yüzlerce yıldır tarım yapılan bir alan. Her türden ürünün üretilebildiği Trakya’nın yüzde 80’i tarım arazisiyken her geçen gün bu özelliği yok edildi. Bölgede akan akarsular siyah renkte zehirli atıkları taşıyan özelliğe dönüşmüş ve çiftçinin akarsularda arazilerini sulama olanağı ortadan kalktıkça yeraltı suları hızla derine çekilerek susuzluğun eşiğine taşınmış durumda. Bölge planlı, programlı, isteyerek, kasten ve tasarlanarak yok ediliyor. Trakya tarım arazilerinin 1/3’ü ve bütün su varlığı kaya gazı ve petrolüne kurban edilirken, doğalgaz boru hatları ile toprağın kalbine adeta hançer indirerek bölge tarumar ediliyor. Trakya topraklarındaki verimliliğin Konya, Niğde ya da Eskişehir’deki tarım arazilerinden 3-4 kat daha fazla olduğu biliniyor. Ayçiçeğinin yüzde 63’ü, pirincin yüzde 44’ü, buğdayın yüzde 9’u Trakya’da üretilirken böylesi bir bölge sermayenin hizmetine sunularak bölgenin geleceği yok edildi.
İMP ve Trakya belediyeleri!
İstanbul için hazırlanan İstanbul Metropolitan Planları (İMP) ile İstanbul dışında tüm Marmara bölgesini içine alan bir yaklaşımla Kocaeli, Yalova, Bursa, Çanakkale ve özellikle Trakya’ya yeni bir rol biçildi. İstanbul’da yer alan sanayi kuruluşlarının uygulanan teşviklerle bu bölgelere kaydırılması hedeflendi. Trakya’da üniversitelerce hazırlanan ve AKP hükümetince 2005 yılında kabul edilen Trakya’nın çevre düzeni planı, Trakya Kalkınma Ajansı tarafından revize edilmesi için İMP’yi hazırlayan şirkete ihale edilerek planda yer alan koruma bölgeleri kaldırıldı. Tarkya’da ki belediyeler, 2005’te kabul edilen 1/100.000’lik planlara uygun alt planları yıllarca yapmadı. İMP’ye uygun revize edilen planlar onaylandıktan sonra Trakya’nın idam fermanına Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne belediyeleri de katılarak İMP planlarının alt ölçekli planlarını meclislerinden geçirdi.
Atık yakmak!
Trakya’nın yok oluşuna imza atan belediyeler yeni bir adımla yeraltı sularını ve havayı zehirleyecek olan atık yakma tesisini kurmaya hazırlanıyor. Atıkların yakılması sonucu atıklar, çok daha zararlı başka biçimlere dönüşerek çevreye dağılırlar. Başlangıçta katı ya da akışkan durumundaki atık, yakıldığında karbondioksit ile birlikte birçok kirletici ve ağır metalin gaz halinde çevreye yayılmasına neden olur. Yanma sonucu oluşan kül ile birlikte, ne kadar önlem alınırsa alınsın bacadan çıkışına engel olunamayan gazlar çevreye yayılarak toprağa, suya, besinlere oradan da hayvan ve insan bedenine girer. Bu toksik maddeler ve ağır metaller bedene bir kez girdi mi, yıllar boyunca bedenden dışarı atılamazlar. Bu nedenle bu zehirli maddeler “KOK-Kalıcı Organik Kirletici” olarak adlandırılmaktadırlar. Atık yakma tesislerinin bacalarından ve yakma sonucu oluşan küllerden çevreye yayılan KOK’lar, bugüne kadar belirlenen en tehlikeli kimyasal zehirlerdir. Dioksin, furan, klor, DDT ve PCB’ler bilinen başlıca KOK’lar arasında yer alır. KOK, yakma tesislerinin baca gazlarında ve küllerinde bulunur. Hava akımları yoluyla yüzlerce kilometre yayılabilirler.