• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Hüseyin Ozan

Kobane Davası neyi gösteriyor?

31 Mayıs 2024 Cuma - 00:00
Kategori: Hüseyin Ozan, Yazarlar
Dara duracak mıyız?

Siyasette yumuşama söylem ve görüşmelerine, bu politika ve sonuçlarına dair birçok fikir beyanı ve tartışmaların ardından, bu yönelimin içerik ve kapsamı Kobane davası karar duruşmasıyla netleşmiş bulunuyor.

Bu dava, geniş bir kamuoyunun aklı ve vicdanında en baştan hukuki değil siyasi bir dava olarak yer etmişti. Akli, vicdani ve hukuki teamüllere tamamen aykırı biçimde açılan, yürütülen ve hüküm verilen bu dava, Türkiye’nin içine sokulduğu mecrada ısrar edildiğini ve tüm halklarımızı da daha zor günlerin beklemekte olduğunu göstermektedir. Aynı gün darbe gerekçesiyle tutuklanmış olan generallerin tahliyesi ve Kürt siyasetçilerine, devrimci-demokrat çevrelere yönelik gerçekleştirilen operasyon ve gözaltılar bu tespiti doğrular niteliktedir.

Kobane direnişi ve yaşamakta oldukları her yerde gerek Kürt halkının, gerekse tüm devrimci-demokrat çevrelerin, vicdani-insani kaygı duyan tüm insanlığın ayağa kalkışı bir soykırım saldırısına karşı duruş ve cevap olmaktan öte bir şey değildi. Türkiye iktidar kliklerinin konjoktürel durumda siyasal İslam üzerinden yaptıkları hesap ve izledikleri politikalar ise sadece Türkiye halklarına, Kürtlere değil tüm bölge halklarına kaybettirmiş, çelişki ve çatışmaları derinleştirmiş, büyük acı ve yıkımların yanında belki bir yüz yılda dahi aşılamayacak düşmanlıklara neden olmuştur.

Bilinmekte olan tarihsel süreçlerde Osmanlının merkezileşme politikalarına yönelmesiyle Anadolu’nun kadim halkları tasfiye edilmiş, Kürtler önce statüsüz bırakılmış, özellikle cumhuriyet döneminde ise tasfiye sürecine konularak Kürt halk gerçekliği bir soruna dönüştürülmüştür. Oysa homojen toplum insan denen varlığın doğasına aykırı olduğu gibi, böyle bir yönelim sürekli şiddet ve kötülük üreten bir zihniyet ve zeminin yaratılması anlamına gelmektedir.

Tekçi zihniyet ve siyaset biçimi ve yaşamlarımızdaki karşılığı ötekileştirilen halklara çok daha ağır faturalar çıkarmakta ise de bir bütün olarak hepimizi ve evet, Türk’ü de düşürüp kullaştıran, kolektif kayıplara yol açan sonuçlar üretmektedir. O halde bu durumun aşılabilmesi de ortak bir meseledir.

İnsanlık, çok kültürlü ve çok kimlikli bir gerçeklik olup ortak yaşam alanlarında bir aradadır ve hak temelli ortak bir yaşamın koşullarını oluşturmak tamamı için bir zorunluluktur. Halklar ve tüm ezilen kesimler bunu başaramadıkça azami sömürüye açık kalmaktan, çatışma ve savaşlara kurban olmaktan kurtulamayacak, kapitalist vahşetin doğa üzerindeki yıkımını da durduramayacaktır.

Kobane davası ve sonuçları daha zifiri bir karanlığa doğru gittiğimizi göstermektedir. Sorunların girift ve çözümlerinin biri birinden bağımsız olmadığı, çok kültürlü ve kimlikli halklar, ezilen cins ve sınıflar gerçeğinden hareketle, her bir toplumsal rengin kendi hakikati üzerine temellendirilmiş özgün örgütlülüğünün gerekli, tamamının rızalı-ikrarlı birliğinin de zorunlu olduğunu görebiliriz. Çok kültürlü ve çok kimlikli insan gerçeğimizi çağdışı olarak niteleyip homojenize olmayı dayatan, “modern devlet” kavramıyla kapitalizmin ve onun sonucu ulus devletin faşist genetiğini, edimlerini perdeleyen gerçeği karşısında demokratik mücadeleden başkaca şansımızın olmadığı bir kez daha açığa çıkmıştır.

Alevi halklar olarak Rıza Yolu ve toplumsallığı temelli bir öğretimiz, ütopyamız olmakla beraber, demokratik mücadele olmadan yaşanılabilir bugün ve yarınları inşa etmenin mümkün olmadığını görebiliriz. Demokrasi; ezilen kesimlerin hak temelli ve örgütlü mücadelesiyle iktidar olgusunu alabildiğine sınırlandırdığı, toplumsal hakların genişletildiği bir durum olarak tarif edilebilir. Ütopyalarımız vardır ve bakidir fakat bugünün ihtiyaç ve sorunlarına da cevap olma zorunluluğu demokratik mücadeleyi yaşamsal kılmaktadır. Aleviler, okun sivri ucuna konulan ve kesintisiz biçimde vurulan, sürülen, asimile edilmekte olan halk gerçeklikleri nedeniyle demokrasiye, demokratik cumhuriyete en fazla ihtiyaç duyan halklardandır.

Zorunlu Emevi İslam anlayışı dersleri, ÇEDES, Alevi Diyaneti, alelacele bakanlıkça onaylanıp topluma dayatılan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, sonuçları ve ne kadar doğru bir politika olduğu on yıl sonra görüleceği vurgulanan HÜDA-PAR’ın meclise taşınması ve meşrulaştırılması, Ortadoğu başta olmak üzere sayısız vahşete imza atan, Türkiye ve Kürdistan’ın birçok yerinde katliamlar yapan siyasal İslamcı örgütlerin her türlü toleransla artık Türkiye’de de toplumsal taban bularak örgütlendiği gerçekleri karşısında Alevi halklar olarak ufkumuz ve örgütlülük düzeyimiz nedir?

Az bir kısmı resmedilmeye çalışılan ve kararlı biçimde daha da derinleştirilmekte olan bu karanlık tablo karşısında Yolun temel düsturları üzerine inşa edilmiş bir örgütlülük biçimine ulaşıp sürece cevap olabilecek bir düzey tutturmaktan, mazlumların rızalı-ikrarlı birliğinde etkin biçimde yer almaktan başkaca bir şansımız yoktur. Aksi tutum yok oluş anlamına gelmektedir.

Aşk ile.

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

31 Mayıs 1971… Nurhak Dağları… Unutmuyoruz!

Sonraki Haber

Evdîşo: Gelîyê Tiyarê’nin hikâyesi

Sonraki Haber
Evdîşo: Gelîyê Tiyarê’nin hikâyesi

Evdîşo: Gelîyê Tiyarê’nin hikâyesi

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

Kürt siyaseti oyun kurucudur

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Barış adımları beklentisi sonbahara ertelendi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

DEM Parti, DBP ve KNK’den 1 Mayıs mesajı

DEM Parti’den bayram ziyaretleri: Gündem süreç

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır