Meclis’te Kürt sorununun demokratik çözümü amacıyla kurulan Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 10’uncu toplantısında akademisyenler, Güney Afrika’dan Filipinler’e uzanan barış süreçlerini anlattı. Konuşmacılar, anayasanın kapsayıcılığı, siyasi iradenin gücü ve güven inşasının önemine dikkat çekti
Meclis’te Kürt sorununun demokratik çözümü amacıyla kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 10’uncu toplantısının ilk oturumunu tamamladı. Toplantıda çatışmalı süreçleri takip eden, barış ve demokrasi deneyimleri üzerine çalışmalar yapan akademisyenler dinlendi. Komisyon, ikinci oturumla çalışmalarına devam edecek.
‘Barışı yasa olarak kabul etmeliyiz’
Komisyonda ilk konuşan Prof. Dr. Havva Kök Arslan, sürecin sadece Türkiye için değil, Ortadoğu’daki bütün halklar için önemli olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu sürecin dünya siyasetinde 500 yılın en büyük kırılma dönemine denk gelmesi, önemini kat kat artırıyor. Gazze’de yaşananları görüyoruz; çatışma, saldırganlık ve şiddet, yoksulluğun ve adaletsizliğin kaynağıdır. Temel mesele, çatışmayı değil birliği; varlığın birliği, barışı ve beraberliği esas almak. Çatışmayı da birliğin yokluğunun göstergesi olarak görmektir.”
‘Türkiye kendi özgün modelini yaratacak’
Barış süreçlerinde anayasanın rolüne dikkat çeken Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Türkiye’nin deneyiminin başka ülkelerle kıyaslanamayacağını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye kendi modelini yaratacak. Güney Afrika, yıllarca ayrımcı ve ırkçı yasalarla yönetildikten sonra, yeni ve kapsayıcı bir anayasa ile barış sürecine girdi. Geçmişle yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu, sürecin kalıcı barışa yönelmesinde çok kritik oldu. Anayasanın kapsayıcılığı orada da belirleyici oldu. Bizim de bir önceki çözüm sürecinde yeni, demokratik bir anayasa gündeme gelmişti. Güney Afrika örneği, anayasanın barışın anahtarı olduğunu gösteriyor.”
Veznedaroğlu ayrıca Filipinler deneyimine değinerek, toplumsallaşmanın önemine dikkat çekti:
“Filipinler’de sürecin toplumsallaşması özellikle Mindanao bölgesinde önemli bir adım oldu. Silah bırakma süreci aşamalara bağlandı; önce yüzde 30, ardından yüzde 35, daha sonra kalan silahların bırakılması kararlaştırıldı. Türkiye’de de anayasanın başlangıcının barışa dönük bir dille yazılması şarttır. 1982 Anayasası’ndaki vesayetçi düzenlemelerle yerel demokrasi kurulamaz. Komisyonumuz, bu konuda çok kritik bir rol üstlenebilir.”
‘Barış süreçleri uzun ve sabır isteyen süreçlerdir’
Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, barış süreçlerinin doğası gereği uzun ve inişli çıkışlı olduğunu hatırlatarak Guatemala, Sudan, Filipinler ve Kolombiya örneklerini aktardı. Ayşe Betül Çelik, “Guatemala’da tarafların konuşmaya başlamasından anlaşmaya varılmasına kadar 10 yıl geçti. Sudan’da 11 yıl sürdü. Filipinler süreci 17 yıl ve 4 başkan, Kolombiya süreci ise 32 yıl ve 7 başkan gördü. Bu işin doğası böyle. O yüzden umudu yitirmemek ve siyasi iradeyi sağlam tutmak çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
Ayrıca kimliklerin eşit kabul edilmesi ve güven inşasının önemine vurgu yapan Ayşe Betül Çelik devamında şunları söyledi:
“Kimliklerin eşit kabul edilmesi, aidiyet hissinin verilmesi ve nefret söylemlerinin engellenmesi barış için temel koşullardır. Çatışmalarda güven ilk kaybolan ama en son kazanılan şeydir. Bu nedenle sürecin içeriden yürütülmesi, ancak teknik destek için BM gibi uluslararası kuruluşlardan faydalanılması gerekir.”
‘Komisyon yol haritası oluşturmalı’
Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar ise barış süreçlerinde kısa ve orta vadeli adımların planlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, Kolombiya’daki FARC sürecini şu sözlerle örnek gösterdi:
“Hiçbir barış süreci tek bir adımda kalıcı hale gelmez. Farklı adımlar, farklı zamanlarda hayata geçirilir. Güven artırıcı adımlar sürecin kaçınılmaz bir parçasıdır. Kolombiya’da sadece anlaşmaya varma kısmı 5 yıl sürdü. Sonrasında referandumdan geçemedi ama revize edilip parlamentoda kabul edildi. Kamuoyu desteği de ancak netleşme sağlandıktan sonra yükseldi.”
Yemen ve Liberya örneklerine de değinerek, sivil toplumun, kadın gruplarının ve medyanın sürece katılımının önemini vurgulayan Çerağ Esra Çuhadar, “Komisyon bir yol haritası oluşturmalı ve uzlaşı temelinde karar almalı. Çatışmanın kök nedenlerine odaklanmak ve güven artırıcı adımlar atmak, barışın kalıcılaşması açısından belirleyici olacaktır” dedi.
Kaynak: MA