• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Kasım 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Komisyonun Öcalan’la görüşmesi ve CHP’nin önündeki tuzak

14 Kasım 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Komisyonun Öcalan’la görüşmesi ve CHP’nin önündeki tuzak

Komisyonun Öcalan’la görüşmesi, yalnızca Kürt meselesinin geleceği açısından değil, Türkiye’nin demokrasi eşiği bakımından da tarihsel bir testtir. CHP’nin bu testten geçmesi,  geleceğini belirleyecektir

Abdulmelîk Şêxbekir

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde kurulan komisyonun çalışmaları uzun süredir kamuoyunun gündeminde. Devlet yetkililerinden sivil toplum temsilcilerine kadar pek çok kesimi dinleyen komisyonun, sürecin en önemli siyasi aktörü olan Sayın Abdullah Öcalan’la hâlen görüşmemiş olması, hem sürecin ilerlemesini olumsuz etkileyen hem de komisyonun rol ve misyonunu tartışmalı hâle getiren ciddi bir sorun niteliğindedir. Geçmiş deneyimler göstermektedir ki, Kürt meselesinde müzakere ve çözüm süreçleri ancak Öcalan’ın inisiyatifiyle ilerlemiş, kriz anları ise ancak kendisinin çağrı ve müdahaleleriyle aşılmıştır. Dolayısıyla komisyonun bu görüşmeyi gerçekleştirmemesi, yalnızca süreci tıkatan bir yaklaşım değil, Kürtler başta olmak üzere demokratik kamuoyunda “sürecin fiilen askıya alındığı” algısı ve kanaati olarak yansımaktadır.

TBMM Başkanı ve Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş’un, komisyonun İmralı’ya gitmesine dair “muğlak” açıklamaları bu şüpheleri artırırken, iktidar cephesi perde arkasında gecikmenin sorumluluğunu CHP’nin tutumuna bağlamaktadır. Oysa gerçek bundan daha karmaşıktır. CHP içinde bazı kesimlerin söylem ve tutumları bu iddialara zemin oluşturuyor olsa da, iktidarın sürecin başından bu yana izlediği politik çizgi incelendiğinde bu gerekçelerin gerçeği tam olarak yansıtmadığı görülmektedir. Yeni Şafak gazetesi üzerinden yürütülen “Komisyon İmralı’ya gitmemeli” kampanyası, iktidarın bilinçli bir siyasi stratejisi değilse, gerekli siyasi iradeyi ortaya koymadığının sonucu olduğu nettir. Aksi durumda iki ihtimal akla gelmektedir: ya AKP içindeki süreç karşıtları Bahçeli ve Erdoğan’ı karşısına alabilecek ölçüde etkili bir direnç göstermektedir ya da bu gecikme danışıklı bir siyasal taktiğin ürünüdür. Her iki durumda da tablo, sürecin geleceği açısından son derece risklidir.

Kürt meselesi, salt güncel bir güvenlik ya da idari sorun değil; tarihsel, kültürel ve sosyo-politik boyutları olan derin bir yapısal meseledir. Böylesine köklü bir sorunu kısa vadeli politik hesaplarla yönetmeye çalışmak, çözüm iradesini zayıflatmak anlamına gelir. Bugün gelinen aşamada, iktidarın yaklaşımı giderek “herkesin kaybettiği ama kendisinin kazandığı bir denklem” izlenimi yaratmaktadır. Bu nedenle iktidarın bir yandan “sorunu çözme” yönündeki retoriği sürdürürken diğer yandan sürece dahil olması gereken muhalif kesimlere karşı yargı operasyonları yürütmesi, sürecin başından beri hem çelişkili hem de paradoksal bir tablo ortaya koymaktadır.

CHP ve ona yakın çevrelerin bu politikalara yönelik eleştirileri çoğunlukla haklı bir zemine oturmakla birlikte, partinin bu eleştirileri nasıl bir siyasal dil ve stratejiyle dile getirdiği de ayrı bir sorundur. CHP’nin refleksif ve tepkisel siyaseti, tam da iktidarın belirlediği ve istediği gündem ekseninde sürüklenmektedir. Bu da iktidarı demokratikleşme yönünde adım atmaya zorlayacak geniş tabanlı bir demokratik ittifakın gelişme zeminini zayıflatmaktadır. Dolayısıyla, iktidarın kurduğu hegemonik siyasal alanın dışına çıkılamadığı sürece, ne demokrasi cephesi güçlenebilmekte ne de Türkiye’nin yapısal sorunları çözüme kavuşturulabilmektedir.

Bugün itibarıyla iktidarın Kürt meselesinde adım atmasının önünde herhangi bir içsel ya da dışsal engel bulunmamaktadır. “Engel” olarak sıkça öne sürülen PKK’nin silahlı varlığı, Öcalan’ın çağrısıyla düzenlenen kongreyle son bulmuş; örgüt, silahların bırakılması ve güçlerin Türkiye dışına çekilmesi yönünde adımlar atmıştır. Ayrıca 27 Şubat çağrısının ardından Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere birçok uluslararası ve bölgesel aktör süreci desteklediğini açıklamış, dış müdahale riski Sayın Öcalan ve PKK yönetiminin bütünlüklü iradesiyle büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla bugün, sürecin ilerlemesi sadece iç politik iradeye bağlı hâle gelmiştir. Adım atmanın önünde ne içsel ne de dışsal engelleyici bir faktör kalmamıştır.

Ancak iktidar bu iradeyi ortaya koymak yerine, süreci belirsizlik içinde tutmayı tercih etmektedir. Yargı eliyle yürütülen operasyonlarla CHP sürekli süreç karşıtı bir pozisyonda tutmakta; CHP’nin bu operasyonlara verdiği tepkiler de perde arkasında “demokratikleşme adımlarının atılamamasının gerekçesi” olarak kullanılmaktadır. Böylece iktidar, bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemektedir: hem CHP’yi zayıflatmakta hem de sürecin gereklerini yerine getirmemeyi muhalefetin tavrına bağlayarak sorumluluktan kaçmaktadır. Bu stratejinin bir diğer amacı da 2019 yerel seçimlerinde gözlemlenen CHP–DEM Parti taban yakınlaşmasını ortadan kaldırmaktır.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, zaman zaman dengeli ve temkinli bir tutum almaya çalışsa da, parti kadroları ve partinin medyatik çevresi sık sık iktidarın tuzaklarına düşmektedir. Yargı operasyonlarına tepki olarak geliştirilen genelleyici ve sert dil, Kürt siyasetiyle iktidarı aynı zeminde değerlendiren bir üslup doğurmakta; bu da Kürt kamuoyunda tepki, kızgınlık ve güvensizlik yaratmaktadır. Böylece son üç seçimde gelişen sosyal-siyasal yakınlaşma zedelenmekte, CHP’ye yönelik gelişen pozitif yaklaşım hızla aşınmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana süregelen “Kürt inkârı = CHP” imgesi, son dönemde yeniden canlandırılmaktadır.

Bu bağlamda, komisyonun Öcalan’la görüşmesi meselesi, CHP açısından sadece bir prosedür değil, aynı zamanda Kürtlerle ilişkisi bağlamında yeni bir kırılma noktası niteliğindedir. İktidarın sürecin başından beri CHP’yi sürüklemek istediği nokta 2016’da HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında yapılan stratejik hatayı yeniden tekrarlatmaktır. CHP, benzer bir hataya düşmemek için açık, net ve ilkesel bir tutum sergilemeli; süreci tıkayan değil, demokratikleşmenin önünü açan bir aktör olduğunu kamuoyuna göstermelidir. Komisyonun Öcalan’la görüşmesinin önündeki engelin kendisi olmadığını, özellikle Kürt kamuoyuna ve demokratik çevrelere göstermelidir.

Sayın Öcalan’ın geçmişte yaptığı açıklamalarda altını çizdiği “sürecin muhatabı sadece iktidar değil, tüm toplumsal kesimlerdir” vurgusu, bugün her zamankinden daha anlamlıdır. Bu çağrının muhataplarından biri doğrudan CHP’dir. İktidarın antidemokratik uygulamalarına sadece tepki göstermek bir siyaset değildir. Asıl olan, bu uygulamaları demokratikleşme yönünde dönüştürecek, somut ve uygulanabilir alternatif stratejiler geliştirebilmektir. Gerçek siyaset, yalnızca iktidarın süreçleri araçsallaştırmasını teşhir etmekle değil, aynı zamanda “nasıl adım attırılacağını” gösterebilmekle mümkündür.

Bu çerçevede, CHP ve DEM Parti’nin birlikte atabileceği adımlar hem demokratik muhalefeti güçlendirebilir hem de iktidarı samimi bir demokratikleşme sınavına zorlayabilir. En azından iki temel demokratikleşme hamlesi bu açıdan kritik önemdedir:
Birincisi, iki partinin de en fazla mağduriyet yaşadığı kayyım uygulamasını sonlandıracak, seçme ve seçilme hakkını güvence altına alacak yeni bir yerel yönetim yasasının hazırlanması ve Komisyonun gündemine getirilmesidir.
İkincisi ise, basın, ifade, inanç ve örgütlenme özgürlüklerini güvence altına alacak kapsamlı ve özgürlükçü yasal düzenlemelerin gündeme taşınmasıdır. İki parti başta olmak üzere muhalefet bu basit adımlarla iktidarın çözüm niyetini sınayabilmelidir. İktidarın yaklaşıma turnusol kağıdı olacaktır.

Bu adımlar tek başına Kürt meselesinin çözümünü sağlamayabilir; ancak çözümün toplumsal, siyasal ve demokratik zeminini güçlendirecektir. Nitekim Öcalan’ın da komisyona aktaracağı temel görüşlerinden birinin bu yönelim olacağı tahmin edilmektedir. Komisyonun İmralı’ya gidişinin sürekli ertelenmesinin ardında, tam da bu perspektifin duyulmasının istenmemesi yatıyor olabilir.

Sonuç olarak, CHP bugün hem bir siyasi tuzağın hem de tarihsel bir sorumluluğun merkezindedir. Bu tuzaktan çıkmanın yolu, özgürlükçü, demokratik ve çoğulcu bir siyaset dilini kararlılıkla sahiplenmekten geçmektedir. Komisyonun Öcalan’la görüşmesi, yalnızca Kürt meselesinin geleceği açısından değil, Türkiye’nin demokrasi eşiği bakımından da tarihsel bir testtir. CHP’nin bu testten geçmesi, Türkiye’nin demokratikleşme iddiasının da geleceğini belirleyecektir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Türkiye yüzyılı Kürtlerle yükselecek

SON HABERLER

Komisyonun Öcalan’la görüşmesi ve CHP’nin önündeki tuzak

Komisyonun Öcalan’la görüşmesi ve CHP’nin önündeki tuzak

Yazar: Heval Elçi
14 Kasım 2025

Türkiye yüzyılı Kürtlerle yükselecek

Türkiye yüzyılı Kürtlerle yükselecek

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
14 Kasım 2025

Meclis komisyonunun anlamı

Meclis komisyonunun anlamı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
14 Kasım 2025

Amûdê Sineması: Yanan sadece bir film değildi

Amûdê Sineması: Yanan sadece bir film değildi

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
14 Kasım 2025

Teke düşüyoruz

Somut programın başarısı: Mamdani

Yazar: Heval Elçi
14 Kasım 2025

İsrail ordusu Batı Şeria’da Filistinli 2 çocuğu öldürdü

İsrail ordusu Batı Şeria’da Filistinli 2 çocuğu öldürdü

Yazar: Yeni Yaşam
13 Kasım 2025

Hatay Arsuz’da orman yangını

Hatay Arsuz’da orman yangını

Yazar: Yeni Yaşam
13 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır