Güncel anlamda toplumsal hareketin kendi çıkarları doğrultusunda küresel düzeyde her bakımdan dayanışmalarını yaratacak bir ilişki, ittifak ve örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Yeni Enternasyonal ihtiyacı, Kürdistan Devrimi’nin bir bölge ve dünya devrimi haline gelmesi, onu hedeflemesi biçiminde kendini ortaya koymaktadır
Afşin Aybar
Önder APO, Barış ve Demokratik Toplum sürecinin en temel görevlerinden biri olarak yeni Enternasyonal’in toplanması gerektiğini belirtti. Bunu da Komünal Enternasyonal olarak tanımladı. Bunun niteliği ve dayanacağı zemine geçmeden önce sosyalist hareket tarihinde bugüne kadar geliştirilen Enternasyonal örgütlenmelere bakmak iyi olacaktır.
Sosyalist hareketlerde yerel ve enternasyonal gelişme her zaman birlikte ve iç içe yaşanmıştır. Avrupa’da yaşanan 1848 devrimleri düşünsel, eylemsel ve örgütsel planda sosyalist harekette önemli bir gelişmeye yol açmıştır. 1848 yılı içerisinde yayınlanan Komünist Manifesto, sosyalist düşünce içerisindeki arayış ve tartışmalara derinlik kazandırmıştır. Bu düşünsel tartışmalar neticesinde 1864 yılında Londra’da gerçekleştirilen toplantı ile Enternasyonal kurulmuştur. Bu Birinci Enternasyonal, Komünist Liga (Komünistler Ligi) adıyla Sosyalist Harekete bir örgütsel yapı kazandırmıştır. Temel amacı, ülke sınırları ile parçalanmış, ortak çıkara sahip işçi sınıfının karşı karşıya olduğu sorunların tartışıldığı bir platform olmak, farklı ülkelerden sosyalist hareketler arasındaki eşgüdümü sağlamaktı. Başlangıçta farklı akımları barındırıyor olsa da 1872 yılında Lahey kongresinde Bakunin’in Marx’ın fikirlerini otoriter olarak değerlendirmesiyle başlayan gruplar arasındaki tartışmanın sonunda anarşistler dışlanmış ve kongreden ayrılmışlardır. Bu durum enternasyonal içerisinde ilk ciddi bölünmeye yol açmıştır. 1871 Paris Komünü’nün ortaya çıkardığı tecrübe ve birikim tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştır. İhtilalci sosyalizm ve evrimci yöntemler konusunda tartışmaların derinleştiği bir dönemde 1876 yılında birinci enternasyonal kendini feshetmiştir.
Kapitalist sistemin giderek tümden hakimiyet sağlaması ve dünya egemenliğini kendi içinde yeniden paylaşmak üzere iç çelişki ve çatışmalarının derinleşmesiyle paralel ilerleyen militaristleşme süreci, 19. yüzyılın ortalarında Avrupa koşullarında şekillenmiş olan sosyalist hareketin enternasyonal ilişki düzeyinin yeniden ele alınmasını gerekli kılmıştır. Uluslararası sosyalizm mücadelesini yürütmek amacıyla 1889 yılında birinci Enternasyonal’in görüşlerine paralel olarak İkinci enternasyonal kurulmuştur. İkinci Enternasyonal, kapitalistler arası dünyanın yeniden paylaşılması amacıyla içine girilen Birinci Dünya Savaşı’nda ortak bir politika ve eylem izleyemeyerek parçalı bir hal almıştır. Daha çok savaş karşısındaki tutum temel ayrışma etkeni olmuştur. Ulusal burjuvaziyi savaşta destekleme ve ulusal burjuvaziye karşı mücadeleyi yoğunlaştırmayı eksen alan düşünce ayrışmaları sonucunda bölünme gerçekleşmiştir. Bu sebeplerle 1916 yılında ikinci Enternasyonal da dağılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı içerisinde Ekim 1917’de Rusya’da devrim gerçekleşmiştir. Ekim Devrimi’nin ortaya çıkarttığı yeni SSCB sistemine dayalı ‘Dünya Devrimi’ni değişik alanlarda hazırlayarak gerçekleştirmek amacıyla dağılan İkinci Enternasyonal’dan sonra, 1919 Mart’ında Lenin ve Sovyetler Birliği tarafından üçüncü enternasyonal kurulmuştur.
Üçüncü Enternasyonal ‘’Komintern’’ adıyla dünya devrimi’ni yürütmeyi ve gerçekleştirmeyi hedefleyen bir uluslararası dayanışma örgütlenmesine yol açmış, sosyalist hareket bu temelde tarihin en önemli atılımlarından birisini yapmıştır. Ancak İkinci Dünya Savaşıyla birlikte yeni bir çatışmalı savaş durumunun ortaya çıkması ve Sovyetler Birliği merkezli siyaset yürütülmesi Komintern’i yürütülemez hale getirmiş, Üçüncü Enternasyonal da bu savaş içerisinde 1943 yılında dağılmıştır.
Dördüncü Enternasyonal, Troçki önderliğinde 1938’de Paris’te 30 kadar delegenin katılımıyla kuruluşunu deklere etmiştir. Troçkistlerin komünist partilerden dışlanması, komünist partilerin Stalinistleştirilmesi, Komintern’in stalinistleştirilmesi ve tasfiyesinin başlatılması iddiaları Troçkistleri kendi örgütlerini kurmaya yöneltmiştir. Bu durum aynı zamanda sosyalist dünyada yaşanan ayrışmanın ve parçalanmanın da göstergesi olmaktadır.
Günümüzde de hala varlığını sürdürmeye çalışan Sosyal Demokrat Partilerin oluşturduğu “Sosyalist Enternasyonal” adlı bir dayanışma vardır. Yine ABD merkezli olarak geliştirilmeye çalışılan “İlerici Enternasyonal” adıyla örgütlenme çabaları söz konusudur. Bu, bir toplumcu hareket örgütlenmesi değildir. Daha çok tekelcilikten aşırı zarar gören burjuvazinin orta kesimlerini temsil eden akımların örgütlenmeleridir. Yine Hindistan merkezli yürütülmekte olan enternasyonal çalışmaları vardır. Ancak şimdiye kadar yapılan bu girişimler etkili hale gelememişlerdir.
Güncel anlamda toplumsal hareketin kendi çıkarları doğrultusunda küresel düzeyde her bakımdan dayanışmalarını yaratacak bir ilişki, ittifak ve örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Yeni Enternasyonal ihtiyacı, Kürdistan Devrimi’nin bir bölge ve dünya devrimi haline gelmesi, onu hedeflemesi biçiminde kendini ortaya koymaktadır. Önder Apo’nun öngördüğü komünal enternasyonal önceki enternasyonallerin bir devamı değildir. Yeni koşullarda yeni özellikler ve arayışlar çerçevesinde toplanacak komünal enternasyonal önerisi olmaktadır.
Doğa ve toplum düşmanı kapitalist sistemin geldiği düzeyi, çelişkilerini değerlendirerek kapitalizmi aşacak, ona alternatif olacak yeni sistem arayışlarında önemli bir düzey ortaya çıkmıştır. Ekoloji sorununun, kadın özgürlük sorununun, toplumun özgürce var olma sorununun bu kadar yakıcı hale gelmesi, yeni enternasyonal ihtiyacını her zamankinden daha fazla güncel bir ihtiyaç haline getirmiştir. Küresel-hegemonik kapitalist modernite sistemine karşı toplumsal demokratik varoluş ve özgür yaşamında bir dünya devrimi düzeyinde olması, küresel bir yapıyı öngörmesi, enternasyonalist dayanışmayı, birliği temel bir ilke olarak en başta esas alması doğal bir durumdur.
Kadın özgürlükçü toplum paradigması ekseninde gerçekleşen Rojava devrimi önemli bir tarihsel deneyim ortaya çıkarmıştır. Böylece Komünal Enternasyonal’in dayanacağı zemin yaratılmış bulunmaktadır. Birinci enternasyonalin dayandığı 1848 devrimi, diğer adıyla halklar baharı 11 ay sürerken, 1871 Paris Komünü deneyimi 2 ay varlığını sürdürmüştür. Böyle olsa da dünya sosyalist hareketlerine muazzam bir mirası ve tecrübeyi bırakmışlardır. Bu miras birçok devrime ilham kaynağı olabilmiştir. Kürdistan özgürlük mücadelesinin demokratik, ekolojik, kadın özgürlüğü temelinde geliştirdiği paradigmayla gelişen büyük özgürlük mücadelesinin birikim ve tecrübelerinin gelmiş olduğu düzey, 2010 yılında halklar baharının ortaya çıkardığı zeminde Rojava’da bir devrimle sonuçlanmıştır. Rojava devrimi kadın özgürlüğü temelinde gelişen bir devrim olmasının yanında enternasyonal bir devrim olma özelliğini de taşımaktadır. ‘’Enternasyonalist Özgürlük Taburu’’ adı altında onlarca örgüt savunma başta olmak üzere devrimin tüm alanlarına aktif bir şekilde yer almıştır. Bu anlamda enternasyonal bir ruh, bilinç ve buluşma sağlanmıştır. Komünal enternasyonal Kapitalizme karşı siyasi, politik bir ittifak ve dayanışma anlayışını esas alan tüm güçlerin, sosyalistlerin, kadın hareketleri, çevreci hareketler, anarşistler, anti kapitalist Müslümanlar, gençlik örgütleri başta olmak üzere sistemden zarar gören her kesimin yerini bulacağı, ortak paydada buluşmanın gerçekleşeceği bir zemin olacaktır.









