• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
26 Temmuz 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Özgür Amed

Konforlu tartışmalar

26 Temmuz 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Özgür Amed, Yazarlar
Sancı, umut ve başka haller

Açıklanan kongre metni, sonrasında gelen 9 Temmuz video mesaj içeriği ve devamındaki 11 Temmuz açıklama metni birçok tartışmaya sıkışan ya da sıkıştırılan çözüm ve barış sürecini çok hayati bir zemine yerleştirdiği kanısındayım. Bahsi geçen adımlar, üç durumun altını çiziyor. Birincisi demokratik siyaset paradigmasına geçiş teorisi, ikincisi diyalog-hukuk eksenli bir çözüm mimarisi ve üçüncüsü toplumsal yeniden inşanın komün/al ve kadın özgürlükçü bağlamı… Bu sayede demokratik modernite stratejisi belki de ilk defa bu netlikte ifade edilmiş oluyor.

Neredeyse tüm metinler/açıklamalar, pozitif barışı güncelleyen bir konumda oldular. Zamanında gerçekleşen tüm kopuşların mantığını ifade ederek; devletin merkezi ve topluma karşı olan aklını aşan komün gerçekliğini tarihsel bir süreklilik ve eksen üzerine oturttular.

“PKK miadını doldurdu” tespiti oldukça radikal ve yeni stratejinin başlangıcı olarak ifade edildi. Bu durum hareketin tarihi açısından de-mobilizasyon değil, tersine yeni bir siyasal-sosyal öznenin mobilizasyon haritası anlamına geliyor.

Bir durum tespiti veya çağrı olarak kalmakla yetinmeyen bu açıklamalara biraz daha nüfuz ettiğimizde, ulus devlet realitesine kökten bir karşı geliş ve bu realitenin yarattığı şiddet döngüsünden çıkış formülleri var. Farklılıkları yaşatmaya odaklanan, demokratik temelde yaşamı örgütlemeye çalışan demokratik ulus paradigması, adeta B. Anderseon’ın ‘hayali cemaat’ tahayyülüne karşı ‘yaşayan cemaati’ işaret ediyor.

Barışı devletin merhametine bırakmayan, toplumu temel özne yapan, kadını toplumsal doğanın kurucu perspektifinden gören, ataerkil şiddeti kırmayı planlayan, güvenlik-özgürlük dengesini gözeten mekanizmalar da öneren daha başka başlıklar da ifade edilebilir.
Yine tüm görüntüler-açıklamalar 3.yolun ruhuna uygun gitti ve ‘ya ayrılık ya tasfiye/asimilasyon’ gibi ikilemlere karşı gelerek ‘demokratik entegrasyon’ çözümü öneriliyor. Kazan-kazan formülü olarak da görülebilir.

Bu açıklamaların işaret ettiği birçok bağlam var, fakat totalde üç yapısal durumun altını çiziyorlar denilebilir: İlki kurumsal teminat, ikincisi güvenlik teminatı ve son olarak da siyasal teminat… Bunların dile gelen yapıtaşları ‘bütüncül hukuk, var olma hakkı ve gereklilikleri, demokratik müzakere’ olarak da ifade edilebilir.

Sayın Öcalan nihayetinde “elli iki yıllık mücadelenin barışı hak ettiği” inancı ile etik bir yerde duruyor. Böyle bir bakış, barışı da emek ve sorumluluk olarak mimler. Haliyle bugün şiddetsiz bir siyaset, eşit bir hukuk, komünal bir toplumsallık sınav seti, herkes için geçerlidir. Bir taraf için değil.

 

Bu kısa özetleri şunun için vurguluyorum. Cumhuriyetin yeni yüzyıldaki kurtuluşuna dair temel ve en gerçekçi tezleri, reçeteleri Kürt Siyasi Hareketi ve DEM cephesi sunuyor. Cumhuriyetin bugünkü hali, neden demokratikleşmesi gerektiği ve bunun herkes için ne büyük anlamlar üreteceği vurgusu, bunun yol ve yöntemleri, neyi kapsaması gerektiği, hangi zeminde olacağı gibi tüm sorulara cevaplar da içeren bir demokratik siyaset-çözüm taslağı var elde.

Peki tam da barışı hak edeceğimiz bir süreçte, tam da cumhuriyetin özüne kavuşma ihtimalinin belirdiği bir aralıkta ve tarihi gelişmelerin parladığı bir anda tartışmalar ne? Cumhuriyet yıkılıyor deniyor…

Gerçekten çok ilginç. Özellikle ulusalcı, Kemalist ve sol adı altında bildiğin faşizm kabuğundan başını çıkartarak fiskeler atan devletçi-sol tayfalar, dolaylı-dolaysız barışın ülkeyi böldüğünü söylüyorlar. Bundan ötürü de en ufak bir sözü günlerce kamusallaştırarak anti-barış propagandası üretiyorlar. Lübnanlaşma tartışmalarının bir yönü de budur…

Burada sorulması gereken soru şu: Kürtlerin söyledikleri, Kürtlerin önerdikleri, Kürtlerin ülke için rota olarak çizdiği demokratik cumhuriyet tezlerinin sizin söyledikleriniz ile alakası yokken, neden ısrarla öyleymiş gibi yaygara koparıyorsunuz?
Daha da önemlisi neden Kürtlerin söylediklerini hiç dikkate almıyorsunuz?
Gerçekten şu an çok temel bir sorun var: Kürtlerin söyledikleri ve bu söylenenler üzerinden yapılan tartışmalar 180 derece farklı.
Mesela demokratik cumhuriyet dendiğinde, vay efendim cumhuriyeti ortadan kaldırıyormuş deniyor!
Şu açık ki, bu karşı gelen kolonyal bilinçdışının posası çevreler tekçi, merkezî, homojenleştirici bir cumhuriyet tasavvurunu cumhuriyetin kendisi sanıyorlar. Bundan ötürü de Kürtlerin demokratik cumhuriyet önerisi, tüm düşmanlaştırıcı imgeleri boşa düşürdüğü için reddediliyor. Bunlar çok bilinçli çarpıtmalar. En başa aldığım genel çerçeve ve içeriklerin Türkiye toplumu için hayatiliği ortada.
Kürtleri görmezden gelme, söylediklerine kulaklarını kapatma nobranlığı tam da çözümsüzlüğün tarihsel bir devamı. “Barış süreci cumhuriyeti yıkıyor” tezi, cumhuriyeti demokrasiyle güncellemeyi reddedenlerin ideolojik konforudur.
Boş gösteren bir argümandır. Dahası Kürt meselesinin demokratik bir çözüme kavuşması, Kürt düşmanlığını açıktan yapma ve barışı toplum için istememe korkusu üzerine örtülmüş bir perdedir. Bu perdenin ötesini, berisini ezber klişelerle kapatma koftiliği, hakiki bir iradeyi asla etkilemez, etkilemeyecektir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Dersim kültürünü yaşatmak

Sonraki Haber

Emine Ocak: Türkiye’nin vicdanına yazılan ağıt

Sonraki Haber
ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Emine Ocak: Türkiye’nin vicdanına yazılan ağıt

SON HABERLER

Ahlat Cezaevi’ndeki tutsaklara saldırı

Ahlat Cezaevi’nde şiddet uygulayan gardiyanlara soruşturma

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

Tahliyesine 4 ay kalan tutsağa sürgün

Tahliyesine 4 ay kalan tutsağa sürgün

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü: Engelli Bakanlığı kurulsun

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü: Engelli Bakanlığı kurulsun

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

‘Kürt Ulusal Birliğinin Önemi Konferansı’: Öcalan’ın çağrısını her Kürt sahiplenmeli

‘Kürt Ulusal Birliğinin Önemi Konferansı’: Öcalan’ın çağrısını her Kürt sahiplenmeli

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

Orman işçilerinin çığlığı işçi sendikalarının sessizliği

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

İran rejimi kolberlere saldırdı: Bir ölü, 3 yaralı

İran rejimi kolberlere saldırdı: Bir ölü, 3 yaralı

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

İran’da adliye binasına silahlı saldırı

İran’da adliye binasına silahlı saldırı

Yazar: Yeni Yaşam
26 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır