Türkiye, Avrupa’da konuta en fazla bütçe ayıran 5. ülke oldu. Artan kira ve konut fiyatları, halkın tasarruf yapmasını imkânsız kılıyor, sosyal yaşamdan çalıyor
Artan konut fiyatları ve kira giderleri, Türkiye’de hane halkının bütçesinde devasa bir yük oluşturdu. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında konut harcamalarına en fazla bütçe ayıran beşinci ülke konumuna yükselirken, barınma masraflarındaki artış yurttaşın tasarruf imkanını ortadan kaldırdı. Eurostat ve TÜİK verilerine göre konut harcamalarının toplam gelir içindeki payı her geçen yıl artarken, eğitim, sağlık, kültür gibi kalemlere ayrılabilecek bütçe daralıyor.
Gelirin beşte biri konuta gidiyor
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Türkiye’de konut harcamalarının hane halkı gelirindeki payı 2018’de yüzde 18,2 iken 2024’te yüzde 21,1’e yükseldi. Türkiye bu oranla, 25 Avrupa ülkesi arasında en fazla konut harcaması yapan 5. ülke oldu. Türkiye’nin önünde yalnızca Çekya, Almanya, İsveç ve Danimarka yer aldı. Bu ülkelerin tümü yüksek gelir grubunda yer alırken, Türkiye’nin onlarla benzer düzeyde konut harcaması yapması dikkat çekti. Özellikle ısınma giderlerinin yüksek olduğu Kuzey Avrupa ülkelerinde barınma masrafı haliyle daha fazla olurken, Türkiye gibi enerjiye daha az harcama yapılan ülkelerde bu oranın bu denli yüksek olması, gelir düzeyinin düşüklüğünü de gözler önüne seriyor.
TÜİK’in 2023 verileri de benzer tabloyu ortaya koydu. Tüketim harcamaları içinde konut ve kira giderlerinin payı yüzde 23,9’a çıktı. Bu oran, 2022 yılında yüzde 22,4 seviyesindeydi. Konut, ulaşım (yüzde 21,9) ve gıda (yüzde 20,6) kalemleriyle birlikte toplam tüketim harcamalarının üçte ikisinden fazlasını oluşturuyor.
Sosyal yaşam kısıtlandı
Barınma harcamalarının giderek artması yalnızca temel ihtiyaçlara erişimi zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda yurttaşların tasarruf yapma ve sosyal yaşama katılma imkânını da ortadan kaldırıyor. Barınma ve gıda gibi zorunlu tüketim kalemleri dışında kalan eğitim, kültür, sanat, spor ve kişisel gelişim gibi alanlara ayrılan bütçeler ciddi şekilde düşmüş durumda. TÜİK’in 2023 verilerine göre hane halklarının eğitim, kültür ve eğlenceye ayırdığı oran yüzde 2’nin dahi altında kaldı.
Bu tablo, özellikle gençlerin eğitim olanaklarına erişimini, çocuklu ailelerin sosyal faaliyetlere katılımını ve emeklilerin yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Ayrıca tasarruf edemeyen haneler, beklenmedik sağlık giderleri, işsizlik ya da ekonomik dalgalanmalara karşı savunmasız hale geliyor.
Kriz derinleşiyor
Son yıllarda konut piyasasında yaşanan fiyat artışları ve kira patlaması, gelirlerdeki artışın çok üzerinde seyretti. Asgari ücretle çalışan bir yurttaşın maaşının yüzde 40’a yakını kiraya giderken, büyük şehirlerde bu oran daha da yükseliyor. Yeni konut inşaatlarında yaşanan yavaşlama, arz talep dengesizliği, yabancı yatırımcıların etkisi ve sosyal konut projelerinin yetersizliği de sorunun yapısal hale gelmesine neden oluyor.
Konutun temel bir insan hakkı olduğu gerçeğine rağmen, Türkiye’de barınma artık yalnızca bir maliyet kalemi değil, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren ve yaşam kalitesini düşüren bir kriz başlığı haline gelmiş durumda. Uzmanlar, acil kamucu konut politikaları, kiralık konut piyasasına müdahale ve sosyal konut üretiminin artırılması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde barınma krizi, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir felakete dönüşebilir.
Kiracı sayısı arttı
Türkiye’de barınma krizi derinleşiyor. Son 10 yılda nüfus 7,9 milyon artarken bunun 6,8 milyonu kiracılardan oluştu. Kiracı sayısı 24 milyonu geçti. Aynı dönemde 1,6 milyondan fazla konut satılamadan stoklara eklendi. TÜİK’e göre ev sahibi hane oranı yüzde 61,1’den yüzde 56,1’e gerilerken, kiracı oranı yüzde 28’e yükseldi. Ortalama hane halkı büyüklüğü dikkate alındığında, ülkede yaklaşık 7,7 milyon hane kirada oturuyor.
OECD verilerine göre 2015-2024 arasında Türkiye’de konut fiyatları 18, kiralar ise 12 kat arttı. Aynı süreçte ipotekli satışlar sert şekilde düşerken yatırım amaçlı alımlar öne çıktı. 2024’te sıfır konutların yalnızca yüzde 3,6’sı krediyle satıldı. Kredi maliyetlerinin yüksekliği ve düşen alım gücü, konut edinimini zorlaştırıyor. Konutlar yatırımcının elinde kalırken, kiralık konut ihtiyacı hızla büyüyor.
HABER MERKEZİ