• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Nihat Demir

Köyden kente işçi göçü

16 Mart 2023 Perşembe - 00:00
Kategori: Nihat Demir, Yazarlar
Köyden kente işçi göçü

Türkiye’de son yılların en büyük ve belki de en önemli problemlerinden biri işsizliktir.

İşsizlik, öncelikle bir gelir kaybını ifade etmektedir. Gelir yoksunluğu, asgari yaşam standartlarının sağlanamaması anlamına gelebilmektedir. Bunun yanında sosyal olarak işsizlik; bireyin toplumla sağlıklı ilişkiler kurabilmesini, statüsünü ve yetkinliklerini gösterebilme şansını etkilemektedir.

Her geçen gün dalga dalga büyüyen işsizlik artarak beraberinde açlığı, sefaleti, yoksulluğu daha da derinleştirmektedir.

İşsizlik ve işsizliğin yol açtığı sorunlar, bunlarla da sınırlı kalmamakta, ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlara da yol açabildiği gibi bireylerin toplumdan dışlanmalarına sebep olabilmektedir. Dolayısıyla işsizlik, sadece ekonomik sorunları, açlığı, yoksulluğu derinleştirmemekte, aynı zamanda bireyin toplumla ve hatta aile fertlerinin kendi aralarındaki ilişkilerini de ciddi anlamda zedelemektedir.

En ücra yerlerde, köylüler, köylerde yaşayan mevsimlik işçiler dahil olmak üzere, iktidarın beton politikalarından dolayı işsiz kalmıştır. Buralarda yaşayanların, yaşam alanları gittikçe daralmış, günlük asgari temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan aciz hale gelmiş ve iktidarın zehir saçan politikalarından dolayı nefes almak, ayakta durma adeta imkânsız hale gelmiştir.

Yasakçı politikaların süreklilik kazanması sonucu yasaklanan yaylalar, ovalar, dağlara düşen bombalar, derelere kurulan barajlar, HES projeleri, dağı taşı delerek kurulan maden ocakları ülkenin verimli topraklarını kuraklığa, yoksulları çaresizliğe, doğada yaşayan milyonlarca hayvanı açlığa ve susuzluğa mahkûm etmiştir.

Tüm bunları güvenlik politikası adı altında yapan iktidar, köylülere yaylasını, deresini, ovasını yasaklayarak ülkeyi adeta açık bir cezaevi haline getirmiştir. İktidar devletin tüm aygıtlarını kullanmak suretiyle köyleri, dağları, ovaları bilinçli bir şekilde insansızlaştırmak suretiyle insanları ve doğada yaşayan diğer canlıları açlığa, yoksulluğa ve göçe zorlayarak, kendi topraklarında mülteci konumuna getirmiştir.

Doğrudur, devletli sistemler, her zaman sömürebileceği bir coğrafya ve köleleştirebileceği bir halk arayışındadır, buna ilişkin plan ve programları da başuçlarında her zaman hazır bulunmaktadır.

Hayvanını otlatamayan, tarlasını süremeyen, yaylasına çıkamayan köylü dağın başında nasıl yaşayabilir? Geçimini nasıl sağlayabilir?

Yukarıda özet olarak ifade etmeye çalıştığımız politikalar ne insanidir ne de vicdanidir. Köylüyü amansız bir şekilde açlığa iterek mülteci konumuna düşüren, doğasından uzaklaştıran vahşi kapitalist bir tercihtir ve bilinçli bir tutumdur.

Köylüyü zorla göçe tabi tutma anlamına gelen bu politikaların sosyal yönden de birçok soruna yol açtığı görülmektedir. Kendi doğal mecrasında yaşamı engellenen her bir canlı başka yaşam alanlarını, yaşamını başka mecralarda sürdürmenin yollarını aramaya başlar. Bu serüvenin sonunda da doğasını terk edenlerin yabancısı oldukları yerlerde, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak kullanıldıkları, asgari temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıkları bilinmektedir. Böylelikle kendine yabancılaşan, ülkesinde mülteci konumuna getirilen kişilerin sosyal, ekonomik ve ailevi bağları zayıflamaktadır. Bu durum zamanla toplumsal ve psikolojik çatışmalara neden olmaktadır.

Son günlerde sıkça karşılaştığım bir örneği anlatmak istiyorum.

Köyünden ayrılmak zorunda bırakılan birkaç işçi arkadaşın hikayesini kısaca anlatmak isterim. Geçim sıkıntısı yaşayan köylü arkadaşımız metropollerde, aklına gelebilecek çalışan herkesi arar, ulaşabildiği tüm firmalara ulaşmaya çalışır. Olumlu bir cevap aldığı takdirde eline valizini alır, yola koyulur. Bunlar sıkça karşılaştığımız hikayelerdir. Metropolü bilmeyen, herhangi bir iş deneyimi olmayan bir arkadaşımız ne iş yapabilir ki, ya merdiven altında iş yapan, sigortasız, güvencesiz bir tekstil atölyesinde, ya hizmet sektöründe yapabileceği bulaşıkçı, temizlikçi, çaycı vb. gibi işlerde ya da kağıt toplama, meyve sebze hallerinde hamallık işlerinde çalışır.  Veya inşaat işinde çalışır. Gelenlerden kiminin işi yaver gider ama bazılarının planları, umutları umdukları gibi olmaz. Eş-dosttan, ailesinden aldığı son parayla yola çıkan arkadaşımız, sözleştiği arkadaş, patron, işveren veya o an kiminle muhatap olup güvendiyse, “çık gel, iş hazır” deyip mega kentlere çağrılır. Tabi büyük şehre geldikten sonra “çık gel, iş hazır” diyen kişilerin, gelen kişinin telefonuna cevap vermedikleri ve hatta engelledikleri sıklıkla yaşanmaktadır. Ya da bir iki gün bekle deyip geçiştirilen işçinin/köylünün ne kalacağı yeri bulunmakta ne yiyeceği yemeğe, ne de içeceği suya vereceği parası kalmaktadır. Eş-dosttan, ailesinden kıt kanaat artırdığı ya da borçlandığı parasından da olan işçinin/köylünün büyük çaresizliği burada başlamaktadır. Ancak örgütlü olanların, sendikası olanların sağlayacak, asgari temel ihtiyaçlarını karşılayacak dostları, yoldaşları ve en önemlisi örgütü vardır. Tabii bu halde de mağduriyeti devam edenler olabiliyor.

İşçinin / köylünün türlü umutlarla gittiği metropollerde, akrabası, arkadaşı yoksa, ayrıca örgütlü değilse vay haline…

Söylediklerimiz herhangi bir filmden kesit değil, Dostoyevski’nin Çarlık Rusyası’nda geçen Suç ve Ceza adlı kitabının kahramanı Raskolnikov’un da hayat hikayesi veya okuduğumuz herhangi bir roman da değil, sıklıkla karşılaştığımız 80’li, 90’lı yılların Türkiye’si de değildir. Anlatılan hikaye gibi hayatlar 2023’ün Türkiye’sinde yaşanmaktadır.

Can yakıcı bu sorun çok acı bir şekilde karşımızda duruyor. Sıkça yaşadığımız bu sorun onlarca arkadaşımızı hayatından, yaşamından, geleceğinden, köyünden, sevdiklerinden etti. En önemlisi de bir umutla iş için gelen işçi arkadaş, ailesine, çoluk çocuğuna karşı olan sorumluğu yerine getirmediği için bir kez daha hayata karşı yenilmiş oluyor.

Bu durumu yaşayan binlerce kişiyi koruyan, güvencesiz koşullarda çalışmasına engel olacak yasal ve idari düzenlemeler yetersizdir. İş bu karmaşaya son verilmesi, binlerce, milyonlarca insanın umutlarını diri tutmak elzemdir. Aksi halde umutları tükenen işçilerin, köylülerin gelecekleri de umutları da kalmayacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Burhan Karadeniz’i yazmışlar

Sonraki Haber

Ölüm Zinciri’ne karşı Yaşam Zinciri

Sonraki Haber
Ölüm Zinciri’ne karşı Yaşam Zinciri

Ölüm Zinciri’ne karşı Yaşam Zinciri

SON HABERLER

‘Demokratik toplum için komünlerde yer alın’

‘Demokratik toplum için komünlerde yer alın’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısında 4 kişi yaşamını yitirdi

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısında 4 kişi yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çin’de ana öncül topluma dair kanıtlar bulundu

Çin’de ana öncül topluma dair kanıtlar bulundu

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

1992’de katledilen Özgür Gündem muhabiri Hafız Akdemir anıldı

1992’de katledilen Özgür Gündem muhabiri Hafız Akdemir anıldı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

EKO-DER yaban geyiklerine yönelik saldırıya tepki gösterdi

EKO-DER yaban geyiklerine yönelik saldırıya tepki gösterdi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

10 yaşındaki çocuk 5 gündür kayıp

Kayıp çocuğun cenazesi Fırat Nehri’nde bulundu

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

KRT TV çalışanlarının eylemi 5’inci gününde devam ediyor

KRT TV çalışanlarının eylemi 5’inci gününde devam ediyor

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır