Köylüler; hiç toprağı olmayanlar ile az, orta ve çok toprağı olanlar diye ayrılırlar. Çok toprağı olanlar, toprak ağaları ve kapitalist şirket tarımcılığı yapanlar olmak üzere iki kesimdir. Bunların her ikisi de işçi çalıştırırlar. Küçük aile çiftçiliğinin ortadan kalkmasından yanadırlar.
Ücretli işçi çalıştırmadan, kendi aile bireyleri ile toprağını ekip biçenlere de küçük aile çiftçileri denmektedir. Türkiye’de çiftçilik yapanların çoğunluğu küçük aile çiftçileridir. Bugün tarımda uygulanan politikalar nedeniyle küçük aile çiftçiliği yapanlar, değirmen taşı arasındaki buğday tanesi misali, ezilmekte, öğütülmekte, un ufak edilmektedir.
Türkiye’de küçük aile çiftçileri de kendi aralarında endüstriyel tarım tarzı ile üretim yapanlar ile üretim sürecinde kimyasal kullanmayanlar olarak ikiye ayrılırlar.
Endüstriyel tarım tarzıyla üretim yapan küçük aile çiftçileri, üretim sürecinde kimyasal kullanırlar. Küçük aile çiftçiliğinin çoğunluğunu da bunlar oluşturmaktadır. Toplum/halk, bu tarz üretim yapan küçük aile çiftçilerin üretime hem devam etmelerini hem kimyasal kullanmamalarını insan ve doğa sağılığı için talep etmektedir.
Toprağa saygı
Üretim sürecinde kimyasal kullanmayan küçük aile çiftçileri, üretimin beşiği-anası olan toprağa saygı duyarlar, toprağı hor görmez ve davranmazlar. Onlar, toprağın altını da üstünü de severler. Toprak altı canlılarını, üzerindeki bitkiye besin ürettikleri, sağladıkları için gözetirler, kollarlar. Topraktaki canlılarına zarar verir kaygısıyla kimyasal kullanmazlar. Toprağın üstündeki canlılara da zehir kullanmaz, öldürmez onlar. Önlem alır, üretim alanlarından uzaklaştırırlar. Bu yolla onları doğal avcılarıyla buluşturarak ekolojik dengenin oluşmasına destek olurlar. Doğanın kendisini onarmasına böyle yardım da etmiş olurlar. Çiftçi ile toprak canlıları böyle dayanışma içindedirler. Toplum ve ekolojistler bu tarz üretim yapan aile çiftçiliğinin korunması ve sayılarının artmasından yanadırlar.
Çokça konuşulan, savunulan, eleştirilen küçük aile çiftçiliğini içerden görüp, bir günlüğüne de olsa onlarla yaşayıp sizlere aktarmak istedim. Bu amaçla Ula’ya bağlı Portakallı Köyüne/Mahallesinde kimyasal kullanmadan bilgi ve tecrübelerine dayalı olarak ürün üreten, yani ekolojik bilge tarım yapan bir aileye konuk oldum. Bu çiftçi ailenin yirmi dört saatini izledim, gözlemledim. Fotoğrafladım. Sizinle paylaşmak istedim.
Buyurun keyifli okumalar.
Horoz sesiyle uyanmak
Sabah erken horoz sesi ile uyanıldı.
İlk Güzellik (köpeğin adı) Gülümser Sarı ablanın önüne dikildi. Kuyruğunu bir pervane gibi döndürerek, sağa sola sallamaya başladı.
“Bütün gece uyumadım. Tavuk ailesini tilkilerden korudum. Çok açım, dinleneceğim artık” dedi.
Süt, yumurta ve etten oluşan Güzellik’in yemeği kabına kondu. Yedi. Görevine karşılık hakkını aldı. Dinlenmeye geçti, ama tedbiri elden bırakmadan, evi kollamaya devam etti.
Ayağına dolanan kediler; “Sayemizde fare uğramıyor bu yöreye; bahçeye, bostana. Farelerin bekçileriyiz, aç kedi fare ile oynamaz” dediler. Bekleşen, ayak altında dolanan kediler beslendi Güzellik’in ardından.
Sabah “ü ürüüü üüüü!” diye ünleyerek uyandırdık sizleri” diyen horoz, tavuk ailesi için yeminin verilmesini beklemeye koyuldu. Kedilerden sonra sıra kivilerin gölgesinde yaşayan tavukların beslenmesine gelmişti. Tavukların yemi bahçenin çeşit çeşit, sebzelerden derlenip, toparlandı, bir de yemek artıkları kaplarına konuldu. Yeşilliklere yumulan horozlu tavuk ailesi, öğleden sonra ikindiye doğru, “gıt gıt gıdak, yumurtam sıcak!” diyerek yumurtladıklarını muştuladılar. Omega üç bakımından zengin, sarıları gerçek sarı olan, içinde yeni bir canlının embriyonunu taşıyan, tadı lezzeti çok güzel, nefis yumurtalar ikindi üzeri toplanacaktı.
Herkesin sırası var
Gezen tavukları çevreleyen tel örgüler lif kabaklarıyla sarılı. Ortada on yıllar yaşında bir dut ağacı var; olgunlaşan, dökülen dutlarından tavukların beslendikleri. Yaşam alanlarının bir kısmında kivi çardağı var; gölgesinden tavuk ailelerin faydalandıkları.
Tavuklar da dışkılarını, kivi bitkisi, lif kabağı ve onlara gölgelik yapan dut ağacına besin olarak sunuyorlar her daim. Alacak verecek bırakmadan- ertelenmeden “karşılıksız faydaya” dayalı doğal alışverişlerinin böyle tamamlıyor, bitkiler ile hayvanlar. Böyle bir döngü işte küçük aile çiftçiliğinin bir bölümü.
Bakım sırası, melemeleriyle karınlarının aç olduğunu duyuran keçilere geldi. Onların, bu sabahki kahvaltıları için muz yaprakları, dut dalları kesilerek verildi kendilerine. Melemelerini kesip, yapraklara yumulan keçiler yedikleri doğal, yeşil yaprak yemlerle karınlarını doyurdular. Memeleri süt ile kabardı, şişti. Sütleri sağıldı. Keçilerin dışkıları onları besleyen bahçe, bostan bitkilerine verildi.
Doğal döngü
Gülümser ablanın küçük aile tarzı tarımsal üretiminde; topraktan bitkinin, bitkiden hayvanın ve insanın, hayvanın dışkısından toprağın beslendiği döngü dünyası böyle. Bu döngüyü katlanır kılan ise canlıların birbirlerinden esirgemeden takas ettikleri sevgileri…
Keçilerin yapraklarını yedikleri arta kalan dallar toplanıp ocakta yakacak olarak kullanılacaktı, ocakta yemekler pişecek, çaylar demlenecek. Kısacası Gülümser ablanın üretim ve yaşam alanında her şey doğal döngüye tekrardan dahil oluyor, geriye çöp namına bir şey kalmıyor.
Evin ihtiyacı olan, biber, havuç, patlıcan, domates, bamya hasadına geldi sıra. Toplanan tazeler yıkandı. Renk, renk, tat, tat kimyasalsız, ilaç kalıntısız, besin bakımından zengin tazeleri pişirmek ve közlemek için kuru dallar ocağa yerleştirildi. Dal parçalarıyla ocak tutuşturuldu. Bacada duman tüttü. Ocaktaki odun alev aldı. Kahvaltılıklar ateşte közlendi, pişirildi. Alın teri ve yoğun emek ve bilgelikle üretilmiş ürünlerden hazırlanmış kahvaltıya oturuldu.
Kahvaltı sonrası damlama sulama boruları gözden ve elden geçirildi. Otlar ayıklandı. Ve öğle yemeği hazırlandı. Üzerine çay içildikten sonra dinlenmeye geçildi.
İkindi vakti tavuk ailesinin yumurtaların toplanması, yemlerinin ve suların takviyesi yapıldı.
Kedilerin, keçilerin içeceği suyun eksiği tamamlanıp, yenilendi, tazelendi.
Saygı değer bir iş
Üretilen ürünlerin aile ihtiyacından fazla olanları satışa gönderildi. Akşam yemeği hazırlıkları başladı. Tavukların kapısı kapatıldı.
Bir günlük iş bu. Küçük aile çiftçilerinin günlük çabası böyle, ama bununla bitmiyor işleri. Birde sezonluk olarak toprak işlenmesi, buğday ve susam ekilmesi, zeytin budaması, bakımı, hasadı var.
Meyve üretim sürecinin periyodik bakımları, hasad dönemi meyvelerin toplanıp ihtiyaç fazlasının satışa gönderilmesi işleri var daha. Görüldüğü üzere küçük aile çiftçiliği sürekli işleyen, işledikçe ışıldayan saygı değer bir uğraş…









