Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘Umut Hakkı’yla ilgili AİHM kararlarının daha hızlı ve etkili bir şekilde yerine getirilmesi gerektiğini teyit ettiğini belirten İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, topun Meclis komisyonuna atılmasına dair ise ‘Bu konuda hem sivil toplum örgütlerine hem de insan hakları örgütlerine görev düştüğünü ifade ediyoruz. Bu 9 ay içerisinde mutlaka bir adım atılması gerekiyor’ dedi
Kür Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Demokratik toplum” çağırısına destekler sürerken, Kürt sorunu ve süreci tartışmak üzere Meclis’te kurulan Komisyon da çalışmalarına devam ediyor. Ancak PKK’nin silah bırakması sonrası devletin somut adımlar atması beklenirken henüz bir adım atılmış değil. Bu süreçte gündeme gelen ve beklenen kararın alınmadığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “umut hakkı” tutumu da eleştirilmeye devam ediyor.
Komisyona görev vermiş olabilir
Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuşan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban de, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararına dair değerlendirme yaparak şunları söyledi: “Teyit edilen şeylerden bir tanesi, AİHM kararlarının hızlı ve etkili bir şekilde uygulanması. Bunun içerisine hem Selahattin Demirtaş’ın kararı giriyor hem de ‘Gurban dosyası’ dediğimiz Kaytan, Boltan, Gurban ve Abdullah Öcalan’ın dosyası. Bu dosyalar ilk maddede yeniden vurgulanmış. Bunların hızlı ve etkili bir şekilde yerine getirilmesi konusunda Milli Birlik, Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na havale edilmiş olmasını şöyle değerlendiriyoruz: Muhtemelen Adalet Bakanlığı ya da devlet yetkilileri, Bakanlar Komitesi ile bir görüşme yaptı. Bunu muhtemelen söylüyorum. Bu görüşmede muhtemelen çözüm sürecinden bahsedildi ve Komisyon’un yasal birtakım değişiklikler yapacağına ilişkin bir tavır sergilendi. Dolayısıyla Bakanlar Komitesi de buna vurgu yapmış. Bu sürecin bir parçası olarak Komisyon’un çalışma yürütmesi yönünde bir vurgu yapılmış.”
Kararın uygulanması önerilmiş
Bakanlar Komitesi’nin, 25 yılını hapiste geçirmiş bir kişinin durumunun etkili ve alternatif birtakım mekanizmalar aracılığıyla değerlendirilmesi gerektiği vurgulamasının da çok önemli olduğunu söyleyen Hüseyin Küçükbalaban, “Çünkü Türkiye’nin yerine getirmesi gereken ‘umut hakkı’ konusunda AİHM’in halen geçerli olan kararından başka bir karar verilmiş değil. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence yasağını düzenleyen 3. maddesi kapsamında, Öcalan, Boltan, Kaytan ve Gurban dosyalarına ilişkin kararların hızlı ve etkili bir şekilde uygulanması önerilmiş” dedi.
Sivil toplum örgütlerine görev düşüyor
Adalet Bakanlığı’nın muhtemelen yeni bir yargı strateji belgesi ya da insan hakları eylem planı hazırlığında olduğunu belirten Hüseyin Küçükbalaban, şöyle devam etti: “Bizim okuyabildiğimiz kadarıyla yeni eylem planında bunlara da yer verilmesi bekleniyor. Bu 9 aylık süre önemli. Aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin bu süre içerisinde Adalet Bakanlığı’nın ve hükümetin çalışmalarını, özellikle insan hakları meseleleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları konusunda hiç vakit kaybetmeden gündeme taşıması gerekiyor. Bu konuda hem sivil toplum örgütlerine hem de insan hakları örgütlerine görev düştüğünü ifade ediyoruz. Bu 9 ay içerisinde mutlaka bir adım atılması gerekiyor. İlerleme raporu Haziran 2026 sonuna kadar, şimdilik bir yaptırım prosedürü ortada yok. Belki siyasi bir karar olarak değerlendirebiliriz. Verilen sözler var; bunlar yapılacak mı yapılmayacak mı, izlenecek.”
Hukuk dediklerinin altı boş
Hüseyin Küçükbalaban, esasında dört kişiyle ilgili verilmiş olan AİHM kararının, Kürt meselesiyle ne kadar yakından ilgili olduğuna dair bir vurgunun da varlığına işaret ederek, şunları söyledi: “Çünkü Sayın Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunundan kaynaklı olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığı gerçeği ortada. Bu nedenle onların da çözüm sürecine vurgu yapmaları, Komisyon’un bu konuda aktif görev üstlenmesi gerektiğini gösteriyor. Bu da bizim yıllarca dile getirdiğimiz ama Türkiye’deki yargı bürokrasisi, Adalet Bakanlığı ve devlet yetkililerinin ‘Biz hukuka uygun şeyler yapıyoruz’ söyleminin ne kadar altının boş olduğunu ve insan hakları örgütlerinin vurgusunun ne kadar yerinde olduğunu ortaya koymuş durumda.”
Komisyon daha cesur olmalı
Süreçle ilgili Meclis’te kurulan Komisyon’dan toplumun büyük bir beklentisi olduğunu kaydeden Hüseyin Küçükbalaban, şunları ekledi: “Özellikle Kürt sorunundan kaynaklı mağduriyetler temelinde Komisyon’un cesur davranması gerektiğine dair görüşlerimizi sunduk. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ve Bakanlar Komitesi’nin Türkiye değerlendirmesiyle bir kez daha vurgulanmış oldu. O halde Komisyon’un daha cesur, insan hakları ortamına olumlu yansıyacak kararlar alması ve yasal değişiklikler yapması konusunda önemli bir görevle karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
HABER MERKEZİ