Dünya İsrail (ABD)-İran savaşının travmasını yaşarken, birkaç gün önce NATO ülkelerinin liderleri, Trump’ın dayatmasıyla, savunma harcamalarını milli gelirlerinin en az %5’ine çıkartacak bir anlaşmaya imza attılar. Bunların arasında Türkiye’de var.
Oysa küresel askeri harcamalar geçen yıl yeni bir rekor kırarak (2023 yılına kıyasla) yüzde 9,4 artışla 2,7 trilyon doların üzerine çıkmıştı. Bu harcamalar son 10 yıldır dünya genelinde istikrarlı bir şekilde artıyordu ancak 2024 yılı Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana tek bir yıl içinde gerçekleşen en hızlı artışa sahne oldu.
Savaş örgütünün başı ABD
ABD, 997 milyar dolarlık harcama ile dünya toplamının yüzde 37’sini oluşturarak dünyanın en büyük harcama yapan ülkesi olmaya devam ediyor. Çin, tahmini 314 milyar dolar harcama ile ikinci sırada yer alıyor. En fazla harcama yapan ilk beş ülke (Rusya, Almanya ve Hindistan dahil) küresel toplamın yüzde 60’ını oluşturuyor. Avustralya dahil olmak üzere ilk 15 ülke, askeri harcamalarını artırdı ve 2024 yılında toplam 2,1 trilyon dolar harcayarak küresel toplamın dörtte beşini oluşturdu.
Avrupa’nın gidişatı ise daha dramatik. NATO üyesi ülkeler, son 10 yılda yıllık askeri harcamalarını iki katından fazla artırdı. Bunların arasında, bir yıl içinde askeri harcamalarını yüzde 28 artırarak 88,5 milyar dolara çıkaran ve Batı Avrupa’nın en büyük askeri harcama yapan ülkesi haline gelen Almanya da bulunuyor. (1)
Uluslararası adalet duygusunu katleden bir karar!
Lahey, Uluslararası Adalet Divanı’nın bulunduğu bir kent. Son 10 yıldır giderek artan biçimde yapılan askeri harcamalar da yetmediğinden, ironik bir biçimde, bu ay Lahey’de düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde, ABD’nin önerisiyle, üye ülkeler askeri harcamalarını GSYH’lerinin en az yüzde 5’ine yükseltilmesi yönündeki anlaşmayı imzaladılar.
ABD Başkanı Donald Trump’ın uzun zamandır kabul edilmesini istediği anlaşma ile Türkiye (mevcut yüzde 2,09’luk payı yüzde 5,0’a yükselteceğinden), yıllık 22,8 milyar dolar olan savunma harcamalarını 47 milyar dolar yükselterek, 70 milyar dolar seviyesine çıkartacak. (2) Bu eğilim önümüzdeki yıllarda da devam edecek gibi görünüyor.
Böyle bir askeri yığınağın sadece Rusya ve Çin’e yönelik olduğu da düşünülmemeli. Bu silahlar (gerektiğinde) her ülkedeki muhalefeti, işçi sınıfını ve ezilen halklarını da susturmak için kullanılacaktır. Dahası, yine ironik bir biçimde, askeri harcamalardaki bu artışların neden olduğu mali faturayı, bu savaşlardan kâr ve siyasal rant sağlayanlar değil, yoksul halklar ödeyecek. Çünkü eğitim, sağlık, yoksulluk yardımları gibi sosyal hizmetler ve işçi sınıfının yaşam standartları da bundan büyük zarar görecek.
Savaşlar yoksulluğun kaynağı
Oysa Birleşmiş Milletler’e göre, dünya genelinde aşırı yoksulluk içinde yaşayan 700 milyon insanın yüzde 40’ı savaş içindeki ya da çatışmalardan etkilenen ülkelerde yaşıyor. Mevcut eğilim devam ederse, bu 10 yılın sonunda dünyadaki yoksulların üçte ikisi bu ülkelerde yaşıyor olacak. Diğer taraftan, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kapsamındaki hedeflerin üçte ikisi (yoksulluğun azaltılması da bunlardan biri), kabul edilmelerinin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen gerçekleştirilemedi. Çünkü azgelişmiş ülkelerin 2030 yılına kadar bu vaatleri yerine getirmek için ihtiyaç duydukları kaynaklarda yılda 4 trilyon dolardan fazla açığı var ve bu açık zengin ülkelerce kapatılmıyor. (3)
Çünkü, UBS’in bu yılki Küresel Servet Raporu’na göre, küresel servet yüzde 4,6 oranında bir artışla toplamda 226,5 trilyon dolara yükseldi. Buna paralel biçimde, yeni milyonerlerin sayısı da hızla arttı. Öyle ki 2024 yılında dünya çapında 680 binden fazla yeni milyoner eklendi. 2029 yılına kadar 5 milyondan fazla yeni milyoner olması bekleniyor. Yüzde olarak enflasyondan arındırılmış en yüksek artış yüzde 8’i aşan bir oranla Türkiye’de gerçekleşirken, Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 5,8’lik artışla ikinci sırada yer aldı. Böylece Türkiye geçen yıl dolar milyoneri sayısını en fazla artıran ülke oldu ve 7 bin yeni dolar milyoneri ortaya çıktı.(4)
Diğer taraftan ülkemizdeki yoksulluk giderek daha da derinleşiyor ve hemen her kesime doğru yayılıyor. Zenginleri vergilendiren bir (servet vergisi gibi) vergi uygulaması da bulunmuyor. Askeri harcamaları yüzde 240 artırma taahhüdü veren siyasal iktidar, kamu işçisine ve emeklisine yüzde 16 zam vermeyi uygun buluyor. Kısaca savaşın ve askeri harcamaların bedeli emekçilere ödettirilecek.
Oysa silahlanmaya harcanan paranın sadece bir kısmı, dünya açlığını sona erdirmek (Dünya Gıda Programı’na göre yıllık 48 milyar dolar) ve 140 düşük ve orta gelirli ülkeye güvenli içme suyu ve sanitasyon hizmetlerine evrensel erişim sağlamak için (Birleşmiş Milletler’e göre yıllık 138 milyar dolar) yeterli. (5)
Sonuç olarak
Askeri bütçelere aktarılan her dolar ya da TL, dünyayı potansiyel bir kıyamet senaryosu olan üçüncü dünya savaşına daha da yaklaştırıyor. Tüm ülkelerin işçi sınıflarının ve emekçi halklarının bundan kazanacağı hiçbir şey yok.
Yeni bir dünya savaşına doğru gidişi durdurmak için, NATO’yu lağvetmek, emperyalist savaş makinesini yok etmek ve toplumun muazzam zenginliğini ve üretici güçlerini işçi sınıfının demokratik kontrolü altına sokmaktan başka yol yok. Çünkü militarizme ve savaşlara karşı mücadele ile emek, demokratik ve sosyal hakların savunulması ve barış mücadelesi birbirinden ayrılamaz bir bütündür.
Anahtar sözcükler: Askeri harcamalar, Küresel Servet Raporu, Militarizm, NATO, Savaş.
Dip notlar:
- https://www.sipri.org/publications/sipri-fact-sheets/trends-world-military-expenditure-2024 (April 2025).
- https://www.sozcu.com.tr/erdogan-dan-trump-a-47-milyar-dolarlik-soz (24 Haziran 2025).
- Development is ‘the first line of defence against conflict,’ Guterres tells Security Council, https://news.un.org/en/story (19 June 2025).
- UBS, Global Wealth Report, 2025, https://www.ubs.com/global (27 Haziran 2025).
- https://mronline.org/2025/05/05/world-military-spending-explodes (5 May 2025).