• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
20 Ekim 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Ekoloji

Küresel ısınma ormanları yutuyor

20 Ekim 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Ekoloji, Manşet
Küresel ısınma ormanları yutuyor

Son araştırmalar küresel ısınma sonucu artan sıcaklıklarla beraber yangın mevsiminin tüm yıla yayıldığına, yıldırım kaynaklı yangınların artış gösterdiğine ve yanan alan miktarının milyonlarca hektara ulaştığına işaret ediyor

Duygu Kıt

2025 yılı, küresel ısınmanın etkilerinin orman yangınlarıyla en sert biçimde hissedildiği yıllardan biri olarak kayıtlara geçti. Dünya genelinde milyonlarca hektar orman yok olurken, Türkiye’de de binlerce hektarlık alan yandı, binlerce canlı hayatını kaybetti. World Weather Attribution’un 2025 yılı iklim değişikliği raporuna göre, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ta meteorolojik koşullara bağlı orman yangınları, iklim değişikliği nedeniyle on kat daha artış gösterdi. Uzmanlar her mevsimin yangın mevsimi haline geldiğine sıklıkla dikkat çekerken, dünya genelinde 2025 yılı eylül ayı itibarıyla 100 milyon hektardan fazla alan yangınlardan zarar gördü ve hala hiçbir önlem politikası ve tedbir uygulaması hayata geçirilmedi. Özellikle artan sıcaklıklarla birlikte yıldırım kaynaklı yangınların yükselişi de iklim krizinin bir başka boyutunu açığa çıkardı. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Utku Perktaş yıldırım kaynaklı yangınların nedenlerine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gazetemize konuştu.

‘Yıldırımların payı giderek artıyor’

Utku Perktaş

Prof. Dr. Utku Perktaş dünyada çıkan yangınların çoğunun hâlâ insan etkisiyle bağlantılı olduğunu ancak iklim krizinin yeni yüzünü ortaya koyan son araştırmaların, bu tabloyu daha da çarpıcı hale getirdiğini belirtti. Utku Perktaş şu dikkat çekici bilgileri paylaştı:

“Son 20 yılda aşırı yangınların hem sayısı hem de şiddeti iki katını aştı. 2023, hem kayıtlara geçen en sıcak yıl hem de en yıkıcı yangın yılı oldu. Bilim insanları, orman ve çayır yangınlarının desenlerinin artık tarihte hiç olmadığı kadar değiştiğini söylüyor. Artık yalnızca insanların dikkatsizliği değil, giderek sıklaşan yıldırımlar da bu büyük yangın denkleminde önemli bir pay sahibi.”

‘Daha tehlikeli bir dönemdeyiz’

Yıldırımların tetiklediği yangınların, insan kaynaklı yangınlardan farklı bir seyir izlediğini kaydeden Utku Perktaş, “Yıldırımlar artık daha tehlikeli çünkü atmosfer artık daha sıcak, daha enerjik ve daha kurak. Bu da yıldırımların düştüğü alanlarda tutuşma eşiğini düşürüyor.” diyerek şöyle devam etti; “Küresel ısınma yalnızca sıcak günlerin sayısını artırmakla kalmıyor; aynı zamanda gök gürültülü fırtınaların da artmasına yol açıyor. Atmosferin her 1 °C ısınması, nem tutma kapasitesini yaklaşık %7 oranında artırıyor. Bu da daha yoğun bulutlanma, daha güçlü elektrik boşalmaları ve daha sık yıldırım çakması anlamına geliyor. Yıldırımlar genellikle uzak, erişilmesi zor dağlık alanlarda başlıyor, müdahalenin gecikmesiyle alevlerin kontrolü zorlaşıyor. Duman, rüzgâr ve kurak toprağın birleşimi, yangını büyütüyor” dedi.

‘Türkiye artık yangın kuşağında’

“Yangın sezonu Türkiye’de genellikle haziran sonunda başlar, yaklaşık 17 hafta sürerdi ancak artık mevsim uzadı, risk alanı genişledi, yangınlar derinleşti.” ifadelerini kullanan Utku Perktaş konuşmasını şöyle sürdürdü:

“2025 yazı, Türkiye için bir dönüm noktasıydı. Bursa, Çanakkale, İzmir, Manisa, Muğla ve Bilecik’teki yangınlar yalnızca ormanları değil, biyoçeşitlilik açısından kritik habitatları da tahrip etti. Binlerce insan evini terk etti, yüzlerce hektar orman yandı. Global Forest Watch (2025) verilerine göre, Türkiye’de yalnızca bu yıl 1.499 Görünür Kızılötesi Görüntüleme Radyometre Paketi (VIIRS) ile yangın bildirimi yapıldı. NASA ve NOAA uydularında yer alan bu sistem, yeryüzündeki olağandışı sıcak noktaları tespit ediyor. Yani artık orman yangınlarını ‘hissedilen sıcaklıkla’ değil, ‘uydu ısısı’yla konuşuyoruz.”

‘Artan sıcaklık en büyük etmen’

“Yangınlar, ormanların karbon stokunu atmosfere geri salarak küresel ısınmayı daha da hızlandırıyor, bu da daha fazla yıldırım ve daha fazla yangın anlamına geliyor.” diye belirten Utku Perktaş yangınlar dışında ormanların neden zayıfladığı sorusunu ise Utku Perktaş şöyle yanıtladı:

“Bilimsel çalışmalar, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’daki orman çöküşlerinin (forest decline) yalnızca hava kirliliğiyle değil, doğrudan iklimsel streslerle ilişkili olduğunu gösteriyor. Küresel ısınma, kışları daha ılık hale getiriyor. Kar örtüsü azalınca toprak yüzeyi, sert don olaylarına karşı korumasız kalıyor. Donan toprak, ağaçların besin toplayan ince köklerini öldürüyor. Kökler zedelendiğinde ağaç, bir sonraki sezonda yeterli su ve besin alamıyor; bu da yavaş ölüm (dieback) sürecini başlatıyor. Artan sıcaklık, buharlaşmayı hızlandırıyor. Toprak nemi azalıyor, yapraklar daha fazla su kaybediyor. Özellikle huş, akçaağaç, kayın gibi sığ köklü türler bundan daha fazla etkileniyor. Kronik su stresi, ağacın bağışıklık sistemini çökertiyor, böcek ve mantar saldırılarına açık hale getiriyor.”

‘Biyoçeşitlilik krizi büyüyor’

Utku Perktaş yangınların yalnızca ağaçları değil, yaşam ağını da yok ettiğini, toprak yapısını bozduğunu, karbon döngüsünü kestiğini, besin zincirlerini kırdığını aktardı. Bunun da biyoçeşitlilik açısından ciddi bir kriz ilerlemesi olduğunun altını çizen Utku Perktaş “Büyük memelilerin yokluğu, ormanlarda doğal yangın tamponlarını ortadan kaldırıyor.” diyerek şunları söyledi:

“Kelly ve arkadaşlarının (2020) Science dergisinde yayımlanan çalışması, dünyadaki 29 bin kara ve tatlısu türü arasında en az 4400 türün doğrudan değişmiş yangın rejimlerinden tehdit aldığını gösteriyor. Bu tehdit, ormanlardan savanalara, sulak alanlardan çalılıklara kadar uzanıyor ve yalnızca kısa vadeli değil, uzun vadeli biyoçeşitlilik kayıplarına da yol açıyor. Araştırma, iklim değişikliği, arazi kullanımı ve istilacı türlerin birleşik etkileriyle yangın dinamiklerinin değiştiğini ve bazı ekosistemlerin bu baskılara dayanamayarak çökme eşiğine geldiğini ortaya koyuyor. Örneğin, Güney Afrika’daki fynbos çalılıkları ile Avustralya’nın dağ okaliptüsü ormanları, yangın sıklığı ve şiddetindeki artış nedeniyle artık kendi kendini yenileyemiyor. Bu tablo, yalnızca türlerin yok oluşunu değil, ekosistem hizmetlerinin felce uğramasını da beraberinde getiriyor: karbon depolama azalıyor, toprak erozyonu artıyor, su döngüsü bozuluyor.”

‘Bugünü savunmak, yarın için kazanmak’

“İklim krizi ve yıldırım kaynaklı yangınlar artık uzak bir gelecek senaryosu değil. Türkiye dahil, birçok bölgede gerçek zamanlı bir tehdide dönüşmüş durumda.” diye ekleyen Utku Perktaş son olarak şu çözüm önerilerini dile getirdi:

“Ormanların çöküşü geri döndürülebilir mi? Kısmen evet, ama zaman daralıyor. Tür çeşitliliğini koruyan, su yönetimine odaklanan ve karbon tutulumunu artıran politikalarla bu döngü yavaşlatılabilir. Huş, akçaağaç, kayın gibi sığ köklü türler; kuraklık ve don değişimlerine karşı en hassas ve savunmasız türler. Yangın sonrası ekosistem toparlanabilir ama bu onlarca yıl alabilir. Her yeni yangın sezonu, ‘önlem alalım’ çağrısından öte, hemen harekete geçelim’ çağrısı olmalı. Şehirleri yangına dirençli planlamak, afet kaynaklarını güçlendirmek, toplumsal farkındalığı artırmak ve biyoçeşitliliği merkezine alan bir orman yönetimi kurmak… Gezegenin nefesini yeniden kazanmak için atılabilecek adımlar bunlar. Bu senaryo artık kapımızda. Ancak kapının ardında hâlâ bir umut var; yeter ki alevlere seyirci kalmayalım.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İmralı karşıtlığı Kürt düşmanlığıdır!

Sonraki Haber

Ulus-devletlerin su üzerindeki hegemonyası nasıl kırılır?

Sonraki Haber
Ulus-devletlerin su üzerindeki hegemonyası nasıl kırılır?

Ulus-devletlerin su üzerindeki hegemonyası nasıl kırılır?

SON HABERLER

Yemeksepeti kuryeleri iş bıraktı

Yemeksepeti kuryeleri iş bıraktı

Yazar: Yeni Yaşam
20 Ekim 2025

Demokratikleşmenin ölçüsü, Önder Öcalan’ın özgürlüğüdür

Demokratikleşmenin ölçüsü, Önder Öcalan’ın özgürlüğüdür

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Ekim 2025

Ulus-devletlerin su üzerindeki hegemonyası nasıl kırılır?

Ulus-devletlerin su üzerindeki hegemonyası nasıl kırılır?

Yazar: Heval Elçi
20 Ekim 2025

Küresel ısınma ormanları yutuyor

Küresel ısınma ormanları yutuyor

Yazar: Heval Elçi
20 Ekim 2025

İmralı karşıtlığı Kürt düşmanlığıdır!

İmralı karşıtlığı Kürt düşmanlığıdır!

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
20 Ekim 2025

Hamas heyeti, ateşkesi takip için Mısır’a gitti

Hamas heyeti, ateşkesi takip için Mısır’a gitti

Yazar: Yeni Yaşam
19 Ekim 2025

Şengal gençlerinden Öcalan’ın özgürlüğü için yürüyüş

Şengal gençlerinden Öcalan’ın özgürlüğü için yürüyüş

Yazar: Yeni Yaşam
19 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır