• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Aziz Tunç

‘Kurt ile kuzu hikayesi’

9 Kasım 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Aziz Tunç, Yazarlar
Acılı bir sürecin sona erdirilmesi  

Barış ve demokratik toplum sürecinin gidişatına dair olumlu değerlendirmeler yazmak, demokrasi isteyen herkesin temel arzusudur. Ne yazık ki iyi niyetli anlatımlar her zaman mümkün olmayabilmektedir.

Bu anlamda Kürt Halk Önderi Öcalan, adı geçen süreç kapsamında hem son derece önemli ve tarihi adımlar atmakta hem de devleti adım atmaya zorlamaktadır.

Buna karşın devlet, bir yılı aşkın süre boyunca parçalı, tutarsız ve ürkek bir tavır izlemiştir. Dolayısıyla devlet, sayın Öcalan’ın geliştirdiği politikaların da katkısıyla, kalıcı sonuçları olmayan birkaç adım atmıştır.

 Bu gerici politikadan dolayı devlet sayın Öcalan ile görüşmekten ısrarla kaçınmakta, yargılandığı davadan berat eden Ahmet Türk’ün göreve iadesi engellenmektedir. AHİM kararın rağmen Demirtaş serbest bırakılmamaktadır.  Rojava’da son günlerde ortaya çıkan olumlu gelişmelere, Türk devleti müdahale etmiş ve kaos çıkartmıştır.  CHP’lilere, gazetecilere ve muhaliflere yönelik saldırılar, şiddetlenerek devam etmektedir.

Bütün bu saldırı ve uygulamalar, süreci zehirleyen, beklendiği ve istendiği hızla ilerlemesini engelleyen gelişmelerdir.

Devlet neden böyle davranmaktadır? Çünkü devlet Kürt sorununun varlığını kabul etmiyor. Süreci de barış ve demokratik toplum süreci olarak değil, “terörün” sonlandırılması olarak görüyor.

Böyle olunca sürecin ilerlemesi, askeri başarıya, yani silahların teslimine indirgeniyor.  Numan Kurtulmuş’un “terör örgütünün silah bıraktığı teyit ve tescil edilmeden yasal düzenlemelere geçilmeyecektir” demesinin nedeni budur. Böylece devlet, “silah bırakma tamamlanmadı” diye bir gerekçe üreterek, sürecin başarılı olmasını engelleyebilirim” demektedir.  Kurdun kuzu yemek istediği hikâyede olduğu gibi.

Sürecin ilerlememesinin ikinci nedeni devletin yapısal özelliğidir.   Türk devleti soykırımlarla, katliamlarla ve asimilasyoncu politikalarla oluşturulmuş bir devlettir.  Devlet bu stratejik soykırımcı politikaları sürdürmek istemektedir Dolayısıyla Türk devletinin diktatoryal bir yapıdandır ve böyle bir yapıya mecburdur. O nedenle devlet, barışçıl ve demokratik politika izleyememektedir.  Öte yanda Sayın Öcalan’ın geliştirdiği barış ve demokratik toplum perspektifi ve demokratik entegrasyon yasaları, devletin, demokratikleşmesini zorunlu kılmaktadır.

Bir yanda toplumsal-siyasal sorunları demokratik yöntemle çözme iradesine ve yapısına sahip olmayan devlet, diktatoryal yapısını korumak ve sürdürmek istemekte, diğer yanda Kürtler, Aleviler ve bütün demokrasi güçleri, demokrasiyi ve barışı gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Yani sürecin hızlı ilerlememesi, devletin demokratik olmamasından, buna karşın çözümün demokrasiyi zorunlu kılmasından doğan çelişkiden kaynaklanmaktadır.

Devlet yapısına uygun olmayan bu süreçte neden yer almaktadır? Sorunun cevabı kapsamlıdır, ancak şu söylenebilir.

Devletin bu sürece iradesiyle başlamadığı biliniyor. Ayrıca devletin niyetinin demokratik çözümden çok Kürtlere kendi istediğini dayatmak ve sürecin yarattığı ortamı kullanarak Kürtleri, karşı karşıya getirmek, bir biçimde bölmek    istediği düşünülebilir.

Böyle olduğu içindir ki; komisyonun Sayın Öcalan’ı dinlemesi engellenmekte, tecrit sürdürülmektedir. Ahmet Türk göreve iade edilmemekte, Demirtaş, serbest bırakılmamakta, Rojava’ya sürekli müdahale edilmekte ve CHP başta olmak üzere, muhaliflere yönelik saldırılar sürdürülmektedir.

Bütün bunlar göstermektedir ki; demokratik olmayan devlet, barış ve demokrasinin ilerlemesini zorlaştırmaktadır.

Sürece ilişkin bu önleyici tutumun sorumlusu, Türk devleti ve devleti elinde tutan güç odağı/odakları, yani Erdoğan ve ekibidir.

Çünkü Erdoğan sadece bir devletin cumhurbaşkanı değil, devletin bütün organlarını elinde tutan, “tek adamdır”. O nedenle mevcut durumda, Türk devletinde, çeşitli klikler olsa bile, Erdoğan’a rağmen hiçbir şey yapılamaz.  Aynı şekilde Erdoğan’ın istediklerinin devleti yönetenler tarafından yapılmaması da düşünülemez.  Devlet organlarına ve işleyişine bakıldığında bunu görmek mümkündür.

Parlamentonun ve komisyonun toplumun %90’ını temsil ettiği ve bu temsiliyetin de barış sürecini desteklediği açıktır. Peki kim sürecin ilerlemesini engelliyor?

En son İmralı görüşmesini kim engelliyorsa, süreci tıkayan da o güçlerdir. Komisyondaki partilerin, MHP dahil büyük çoğunluğu sayın Öcalan’la görüşülmesinden yanadırlar. Ama çoğunluk olan AKP ayak dirediği için görüşme yapılamamaktadır.  Yaşanan hukuksuz baskı ve saldırıların sorumlusunun devleti elinde tutan Erdoğan olduğunu dünya biliyor.

Bu gerçeklere rağmen, Komisyon Başkanı Kurtulmuş, eski çözüm süreçlerinin FETÖ’cular tarafından bozulduğunu ileri sürmüştür. Öncelikle devletin çözümü engellediğinin en yetkili şahıs tarafında itiraf edildiğini tespit edelim.  Ancak gerçekler çarpıtılmıştır.   Sanki o dönem kendileri FETÖ ile birlikte değillermiş gibi. Ya da barış “masasını tanımıyorum” diyen Erdoğan değilmiş gibi.

Bu Bizans oyunlarıyla başa çıkabilmek için Türkiye halkları, sürece el koymalıdırlar. Çünkü barışı ve demokrasiyi kazanmanın yolu halkların örgütlü mücadelesidir.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Saruhan Oluç: Komisyon Kasım ayı içinde raporunu Meclis’e iletilecek

Sonraki Haber

Munzur Üniversitesi’nde ‘mobbing’ iddiası

Sonraki Haber
Munzur Üniversitesi’nde ‘mobbing’ iddiası

Munzur Üniversitesi’nde 'mobbing' iddiası

SON HABERLER

Tahliye edilen Semra Güzel, Amed’de ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla karşılandı

Tahliye edilen Semra Güzel, Amed’de ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla karşılandı

Yazar: Yeni Yaşam
9 Kasım 2025

DADSAZ: Varlığın hukuk dili

DADSAZ: Varlığın hukuk dili

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
9 Kasım 2025

Kadın kaçırmaları: Kayıp bedenlerin ardındaki kara pazar

Kadın kaçırmaları: Kayıp bedenlerin ardındaki kara pazar

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
9 Kasım 2025

2026 tarım bütçesi: Çiftçiyi değil faizi besleyen bütçe

2026 tarım bütçesi: Çiftçiyi değil faizi besleyen bütçe

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
9 Kasım 2025

Biyoiktidar karşıtı yerel demokrasinin inşası

Biyoiktidar karşıtı yerel demokrasinin inşası

Yazar: Heval Elçi
9 Kasım 2025

İmralı’da bir selfie rüyası

CHP’ye 2. Uyarı: Sakın çözüm sürecinde geri adım atmayın

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
9 Kasım 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
9 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır