Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan genç senarist Hemîde Mirîî, yazdığı senaryolarla Kürtlerin mücadelesine, özellikle de kadınların mücadelesine dikkat çekmeyi amaçlıyor
Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşen 19 Temmuz 2012 Devrimi, Kürt halkı için yalnızca politik bir dönüşümü değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal bir uyanışı da beraberinde getirdi. Bu devrim, Kürt dilinin, edebiyatının ve sanatının gelişmesi için yeni kapılar açtı. Ancak, bu ilerlemeye rağmen Kürt sineması henüz istenilen seviyeye ulaşmış değil. Bu alandaki senarist ve yönetmen eksikliği, sinema alanındaki gelişimi sınırlayan en büyük etkenlerden biri olarak öne çıkıyor.
Bu eksiklik, genç ve yetenekli sanatçıların ön plana çıkmasını zorunlu kılıyor. Bu isimlerden biri de, edebiyat ve sinema alanında Kürt kültürünü yaşatma amacı güden genç yazar ve senarist Hemîde Farûq Mirîî. Özellikle kadın temalı çalışmalarıyla dikkat çeken Hemîde Mirîî, Kürt sinemasına yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor.
Genç yazar ve senarist Hemîde Farûq Mirîî Kürt sineması, devrim ve sanatsal mücadelesi üzerine bir açıklamarda bulundu. Hemîde Mirîî, sanatsal üretimindeki temel amacının Kürt sinemasını güçlendirmek ve Kürt toplumunun tarihini, kültürünü sinema aracılığıyla canlandırmak olduğunu belirtti.
Sinema ile canlandırmak
İlk eseri “Şêrîn” ile adından söz ettiren Hemîde Mirîî, bu çalışmasında Rojava Devrimi öncesi ve sonrası Kürt kadınlarının toplumsal konumuna dikkat çekiyor. Kadınların birer araç olarak görülmekten ziyade, kendi kimlikleri ve bağımsız varlıklarıyla toplumda yer edinmeleri gerektiğini vurgulayan Hemîde Mirîî, kadınların karar alma süreçlerine aktif katılım sağlamasının ve haklarını savunmasının önemine işaret ediyor.
Yazarın çalışmaları bununla sınırlı değil. Şu sıralar, 13 Kasım 1960’ta Cizir Kantonu’na bağlı Amûdê kentinde eski Baas rejimi tarafından çıkarılan sinema yangınına dair bir senaryo üzerinde çalışıyor. Bu olay, 200’den fazla çocuğun hayatını kaybettiği trajik bir hadise olarak Kürt halkının hafızasında derin bir yara bıraktı. Hemîde Mirîî, bu trajik olayın sinematik bir anlatımla gelecek nesillere aktarılmasını amaçlıyor.
Buna ek olarak, Kürt müziğinin önemli figürlerinden biri olan Eyşe Şan’ın hayatını konu alan bir eser üzerinde de çalışıyor. Eyşe Şan, sesiyle ve mücadelesiyle Kürt kültürünü yaşatma noktasında önemli bir yere sahip olan sanatçılardan biri. Hemîde Mirîî, bu efsanevi ismin yaşamını ve sanatını sinema yoluyla geniş kitlelere tanıtmayı hedefliyor.
Devrim sonrası değişim
Bu noktada, devrim sonrası Kürt toplumundaki değişimlere de değinen Hemîde Mirîî, Rojava Devrimi’nin getirdiği en büyük kazanımlardan birinin Kürtçe eğitim alan genç bir neslin yetişmesi olduğunu dile getirerek vurguladı: “19 Temmuz Devrimi’nden sonra Kürtçe dil okullarında okuyan yeni bir nesil yetişti. Bu gençlerin kendi tarihlerini, kültürel kimliklerini öğrenme arzusu var. Bu yüzden, geçmişten bugüne edindiğimiz deneyimleri sanatsal ve edebi çalışmalarımızla aktarmalıyız”
Ancak, Rojava’daki sanatsal üretim süreci ciddi engellerle karşı karşıya. Hemîde Mirîî’ye göre en büyük problemlerden biri bölgedeki sanatçı, yapımcı ve teknik ekip eksikliği. Hemîde Mirîî şöyle konuştu: “Rojava’da yeterli sayıda sanatçı ve yapımcı bulunmaması, Kürt sinemasının gelişimini yavaşlatıyor. Sinemamızın varlığını dünyaya göstermek, Kürt halkının gerçekliğini sinema yoluyla ifade etmek istiyoruz.”
Öcalan’ın kadın vurgusu
Hemîde Mirîî, kadınların Rojava Devrimi’ndeki yerine ve toplumsal dönüşüme olan katkılarına da özel bir vurgu yapıyor. Kadınların devrim sürecinde örgütlenerek güç kazandığını ve toplumsal hayatta daha fazla yer aldığını belirten yazar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın hakları konusundaki düşüncelerinin bu dönüşümde en önemli etken olduğunu ifade ediyor: “Devrimden önce kadınlara yönelik yeterli bir farkındalık yoktu. Ancak devrimden sonra bu bakış açısı değişti, özellikle de kadınlar Önder Abdullah Öcalan’ın düşünce ve felsefesi doğrultusunda örgütlendikten sonra.”
Hemîde Mirîî, kendi sanatını da bu bilinçlenme sürecinin bir parçası olarak görüyor. Sinema aracılığıyla kadın hikayelerini ön plana çıkararak, onların mücadelesini görünür kılmak istiyor. Hemîde Mirîî, son olarak, tüm enerjisini Kürt sinemasını geliştirmeye adadığını ve bunun sadece sanatsal değil, aynı zamanda kültürel bir mücadele olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Kürt kültürünün korunması hepimizin sorumluluğudur. Ben de bu nedenle sinemaya yöneldim. Çektiğim filmlerde Kürt kültürünü, tarihi şahsiyetleri ve halkımızın yaşadığı zulmü öne çıkarıyorum.”
Haber: Besna Şemo / ANHA