• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

24 Aralık 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Manşet, Sinan Cudi, Yazarlar
Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Aynı isimlerin uzun yıllar boyunca farklı pozisyonlarda dolaşması sıradanlaştı. Karar süreçleri daraldı. Sorumluluk yukarıda birikirken bedel aşağıda paylaşıldı. Bu durum, hareket içinde açıkça konuşulmayan ama hissedilen bir mesafe yarattı

Sinan Cudi

Kürt siyasal temsili, modern siyasetle geç ve sancılı bir temas sonucu ortaya çıktı. Osmanlı’nın son döneminde Kürt toplumunun siyasal düzenle ilişkisi büyük ölçüde yerel güçler üzerinden yürüyordu. Cumhuriyet döneminde ise bu ilişki kökten kesildi. Kürt kimliğiyle siyaset yapmak yasaklandı. Dil kamusal alandan silindi. Siyaset, bir hak alanı olmaktan çok bir suç kategorisi haline geldi. Bu koşullarda siyasal temsil, bir kariyer alanı olarak değil, bedeli ağır bir sorumluluk olarak kuruldu.

1990’lardan itibaren yasal siyaset alanına girildiğinde bu bedel ortadan kalkmadı. Parti kapatma kararları açıklandığında yaşanan sessizlikler, Meclis’ten cezaevine giden vekiller, seçimden hemen sonra başlayan tutuklama dalgaları bu alanın ne kadar kırılgan olduğunu her seferinde hatırlattı. Temsilciler, hem siyasal aktörlerdi ama aynı zamanda baskının da ilk muhataplarıydı. Bu durum, deneyimi ve sürekliliği hayati hale getirdi. Kim ayakta kalabildiyse, onun sözünün daha fazla ağırlık kazanması kaçınılmaz oldu.

Bu tarihsel zemin, temsil ile toplum arasında güçlü bir bağ kurdu. Kürt siyasal hareketi, sandıkla sınırlı bir ilişki üretmedi. Cezaevi ziyaretleri, taziyeler, yasaklı dillerde yapılan konuşmalar, köy boşaltmalarının yarattığı kolektif travma siyasetle iç içe geçti. Temsil, gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Bir vekilin tutuklanması, yalnızca bir siyasi olay değil, toplumsal bir kırılma anıydı. Bu bağ, temsilcilerin meşruiyetini uzun süre tartışılmaz kıldı.

Ancak bu meşruiyet, zamanla bir gerilim üretmeye başladı. Temsilciler, toplumun içinden çıkmış olmanın verdiği güçle, toplum adına konuşma yetkisini daha fazla merkezileştirdi. Eleştiri çoğu zaman yanlış yerde ve yanlış zamanda yapılmış sayıldı. “Şartlar ağır”, “düşman çok güçlü”, “şimdi sırası değil” cümleleri, siyasal tartışmayı erteleyen bir dile dönüştü. Bu dil, başlangıçta koruyucu bir işlev gördü ama zamanla siyasetin alanını daralttı.

Bu noktada temsil ilişkisi yavaş yavaş katılaştı. Görev sürekliliği, deneyimin doğal sonucu olmaktan çıkıp statüye dönüştü. Aynı isimlerin uzun yıllar boyunca farklı pozisyonlarda dolaşması sıradanlaştı. Karar süreçleri daraldı. Sorumluluk yukarıda birikirken bedel aşağıda paylaşıldı. Bu durum, hareket içinde açıkça konuşulmayan ama hissedilen bir mesafe yarattı. Temsil edenlerle temsil edilenler arasındaki bu mesafe bir kopuş veya bir çatışma değildi. Daha çok sessiz bir gerilimdi.

Kastik yapı tam da bu sessizlik içinde oluştu. Bu yapı, klasik anlamda bir elitler grubu değildi. Zenginlikten ya da ayrıcalıktan çok, siyasal konumun kutsallaştırılmasıyla şekillendi. Temsil, geçici ve geri çağrılabilir bir görev olmaktan uzaklaştıkça, eleştirinin maliyeti arttı. Eleştirenler “zamansız”, “sorumsuz” ya da “hareketi zayıflatan” kişiler olarak damgalandı. Böylece temsil, toplumsal enerjiyi açan bir alan olmaktan çıkıp onu düzenleyen bir mekanizmaya dönüştü.

Bugün Kürt siyasal hareketindeki temel gerilim, temsilin tarihsel zorunluluğu ile özneleşmenin yarattığı risk arasındadır. Temsil halen gereklidir çünkü devletle, hukukla ve uluslararası alanla temas bu hat üzerinden yürür. Ama temsil, özneleşmeyle dengelenmediğinde kendi içine kapanır. Bu kapanma, kısa vadede istikrar sağlar ama uzun vadede toplumsal enerjiyi aşındırır.

Bu noktada Rojava deneyimi, Kürt siyasal hareketi açısından temsil–özneleşme gerilimine verilmiş somut bir yanıt olarak okunmalıdır. Demokratik ulus siyaseti, temsili bütünüyle ortadan kaldırmadan, onu toplumsal karar süreçleri içinde eritmeye çalışan bir hat açtı. Komünler, mahalle meclisleri, kanton yapıları ve eşbaşkanlık sistemi, temsili sürekli denetim altında tutmayı amaçlayan mekanizmalar olarak kuruldu.

Rojava’da özneleşme, gündelik hayatın zorunluluğu olarak ortaya çıktı. Savaş koşulları, ambargo ve sürekli tehdit altında yaşamak, merkezi ve kapalı bir siyasal yapıyı imkânsız hale getirdi. Karar alma süreçlerinin yerele yayılması bir tercih olmaktan çok hayatta kalma meselesiydi. Bu durum, özneleşmeyi romantik bir katılım söyleminden çıkarıp pratik bir siyasal zorunluluk haline getirdi.

Bu yönüyle Rojava’daki demokratik ulus siyaseti, Kürt siyasal hareketinin genel temsil krizi için bir çözüm imkânı oluşturuyor. Temsilin zorunlu olduğu ama özneleşme ile dengelenmediğinde donduğu gerçeğini pratik düzeyde doğruluyor.

Parlamenter siyaset, diplomasi ve uluslararası ilişkiler temsile dayalı yürümek zorunda. Ancak bu alanlar, özneleşmeyle bağını kopardığında kastikleşme riski büyüyor. Rojava pratiği, bu kopuşun kader olmadığını hatırlatıyor.

Sonuç olarak Kürt siyasal hareketindeki temsil sorunu, tarihsel baskı koşullarında şekillenmiş ve toplumsal meşruiyetle güçlenmiş bir yapının doğal sonucudur. Bu yapı, özneleşme mekanizmaları zayıfladığında katılaşır. Rojava’daki demokratik ulus siyaseti ise bu katılaşmaya karşı geliştirilen en somut tarihsel yanıttır. Düzensizdir, risklidir ve her zaman tartışmalıdır. Ama siyasal dönüşüm de tam olarak bu risk alanında gerçekleşir. Temsilin geleceği, bu riskle ne kadar yüzleşilebildiğine bağlıdır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Sonraki Haber

Paradigmanın iki temel ayağı 

Sonraki Haber
Paradigmanın iki temel ayağı 

Paradigmanın iki temel ayağı 

SON HABERLER

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Paradigmanın iki temel ayağı 

Paradigmanın iki temel ayağı 

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Yazar: Aziz Oruç
24 Aralık 2025

Muhalefet yol ayrımında

Zehirli dil, kardeşlik dili

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Traşın şiddeti

Barışın sosyolojisi

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır