Kürtlerin Suriye’nin en örgütlü ve dinamik toplumu olduğunu vurgulayan Gazeteci Demhat Tolhildan, ‘Suriye genelinde istikrarlı ve demokratik bir sistemin kurulmasına öncülük edebilirler’ dedi
Türkiye ve güdümündeki SMO’nun 8 Aralık 2024’ten bu yana Tişrîn Barajı ve Qereqozak Köprüsü’ne dönük saldırıları devam ediyor. O tarihten bu yana saldırıların aralıksız sürdüğü bölgede Demokratik Suriye Güçleri (QSD) öncülüğünde başlatılan direniş de devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin çağrısıyla Tişrîn Barajı’nda başlatılan halk nöbeti ise tüm katliamlara rağmen 25’inci gününde sürüyor.
Bölgede gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Demhat Tolhildan, yaşananları değerlendirdi.
Suriye’deki geleneksel güç merkezlerinin zayıfladığına, buna karşın Kürtlerin direnişle ayakta kaldığını belirten Demhat Tolhildan, SMO eliyle yürütülen savaşın Türkiye’den doğru yönetildiğini belirterek sahada istedikleri sonucu alamadığını söyledi.
‘Yayılmacı politikalar boşa düştü’
61 yıllık Baas rejiminin Rusya ve İran’ın desteğine rağmen çöktüğüne işaret eden Demhat Tolhildan, “Yine bunların yanı sıra on binlerce savaşçı gücüyle Lübnan Hizbullahı da Suriye’de kaybedenler arasında yer aldı. Onlarca yıldır burada kökleşmiş devlet sistemine dayalı olan bu dörtlü güç ortaklığı, HTŞ karşısında bir hafta bile dayanamazken Kuzey Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Türk devleti ve ona bağlı çetelere karşı ayakta kaldı. Bu direniş, Türk devletinin yayılmacı politikalarını boşa çıkarırken, aynı zamanda Suriye’deki genel güç dengelerini de değiştirdi” dedi.
Türkiye’nin saldırı planları
Türkiye’nin uzun süredir Minbic, Kobanê ve Tişrin bölgelerine yönelik saldırı planları yaptığına işaret eden Demhat Tolhildan, bu planların yerel direniş karşısında beklediği sonuçları veremediğini belirtti. Türkiye’nin savaşın başından bu yana hava saldırısı, SİHA ve ağır topçu atışlarıyla bölgeyi hedef aldığını ifade eden Demhat Tolhildan, “Bu saldırılar yalnızca bir işgal operasyonu değil, aynı zamanda bölgenin demografisini değiştirmeye yönelik bir politikanın parçası. Özellikle Tişrîn ve Qereqozax cephelerinde süren çatışmalar, Türk devletinin sahadaki başarısızlığını gösterdi. Türk ordusu burada doğrudan savaşı yönetiyor, ancak QSD savaşçılarının direnişi karşısında ilerleyemiyor. Özellikle Tişrîn Barajı ile Minbic arasındaki kırsal alanda bulunan köylerde çok şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Ebu Qelqel, Ebu Qişli, Xirbet Zeman köyleri, Qereqozak kırsalı çatışmaların yoğun yaşandığı yerlerdir” şeklinde konuştu.
‘Planlar başarısız’
Türkiye’nin sahadaki planlarının büyük ölçüde başarısız olduğunu ve bu durumun Ankara’nın Suriye’deki hesaplarını bozduğunu kaydeden Demhat Tolhildan, “Tüm yaşanan bu çatışmalarda çete gruplarının kullandığı tüm silah ve zırhlı araçlar Türk ordusuna aittir. Panzer, tank, zırhlı personel taşıyıcı, Akrep, kirpi tipi araçlar Türk ordusu tarafından çetelere verilmiş araçlardır. Yine karadan çeteler darbe alıp ilerleyemedikleri için de Türk devleti hava saldırılarıyla yol açmaya çalışmaktadır. Türk devleti her bir işgal saldırısı girişiminde yoğun teknik kullanmakta ve hava saldırısı yapmaktadır. Türk devleti Minbic’in kuzeyi, Kobanê’nin güneyi ve Tişrin çevresinde geniş bir işgal planı yapmıştı. Ancak sahadaki direniş ve uluslararası güçlerin tepkisi nedeniyle bu planlar sekteye uğradı. Türk devleti, sahada beklediği gibi bir ilerleme kaydedemediği için, hava saldırılarını artırarak halkı göç ettirme ve bölgeyi istikrarsızlaştırma taktiğine yöneldi. Gelinen aşamada Türk devleti ve SMO çeteleri Tişrîn ve Qereqozak cephelerinde aldığı darbelerden dolayı ilerleyemediler. Minbic’in kuzey ve doğu alanlarında konumlanmış olan Türk ordusu, ağır silah ve zırhlı araçları da konumlandırdığı iki tane üs kurmaya başladı. Qereqozak Tepesi ve Newroz tepelerinde iki tane üs yapmaktadır” diye konuştu.
‘Dengeler değişiyor’
Suriye’de son yıllarda büyük bir siyasi değişim yaşandığını ve ülkede dengelerin hızla değiştiğini ifade eden Demhat Tolhildan, daha önce Esad rejimine destek veren güçlerin azalması ile birlikte bölgenin yeni bir sürece girdiğini söyledi. Tolhildan şunları belirtti: “Bugün Halep’ten Deyrazor’a kadar geniş bir bölgede dengeler değişti ve Suriye’deki en büyük yabancı askeri güç Türkiye oldu. Rusya ve İran güçlerini büyük ölçüde çekti, ancak Türk devleti halen Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî, Bab, Cerablus ve Minbic kırsalında işgalci olarak bulunuyor. Türkiye’nin bu bölgelerdeki varlığı, Suriye’deki barış ve istikrarın önündeki en büyük engellerden biri haline geldi. Bugün tüm dünya Tişrin barajındaki sivil halk direnişini izlemektedir. Kendi barajını, suyunu, elektriğini korumak için gövdesini saldırılara karşı siper etmiş halk, adeta ölümüne direnmektedir. Bugün tüm Kuzey-Doğu Suriye halkı bu direnişe kaygısız bir şekilde sahip çıkmaktadır. Tişrîn Barajı bugün direniş barajı olarak ifadelendirilmektedir. Bugüne kadar sivil itaatsizlik eyleminde 21 insan yaşamını yitirdi. Ve 200’den fazla insan da yaralandı. Türk devletin tüm saldırılarına rağmen halk bir adım bile geri adım atmadı.”
‘Kürtler kilit rolde’
Kürtlerin Suriye’nin en örgütlü ve dinamik toplumu olduğunu vurgulayan Demhat Tolhildan, şöyle devam etti: “Demokratik ve kapsayıcı bir yapıya sahip olan Kürtler, Esad rejimi döneminde baskı ve zulme uğramalarına rağmen, Rojava Devrimi’yle birlikte farklı etnik ve dini gruplara da kucak açmıştır. Özerk yönetim alanlarında edindikleri tecrübeyle, Suriye genelinde istikrarlı ve demokratik bir sistemin kurulmasına öncülük edebilecekleri vurgulanmaktadır. Kürtler dışlanırsa Suriye’de kaosun süreceği belirtilirken, ortak yaşamın sağlanması için Kürtlerin kilit güç olduğu ifade edilmektedir.”
Haber : Delal Akyüz / MA