• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Ağustos 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Doğan Durgun

Kürtleri cehenneme davet ediyorlar, bu mümkün mü?

18 Ağustos 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Doğan Durgun, Yazarlar
Yazarlar

Birinci çözüm süreci, Suriye’deki gelişmeler sonucunda rafa kaldırıldı. İkinci süreç de Suriye’ye düğümlenmiş durumda. 2012’nin son günlerinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın yaptığı konuşma ile süreç resmi olarak başlamıştı. Birçok gelişme, sürecin olumlu yönde ilerlediğine işaret sayılıyordu. Ne var ki Suriye’deki iç savaş ve Türkiye’nin savaştaki rolü ile Kürtlerin beklentileri uyuşmuyordu. Türkiye, Suriye’deki Kürtlerin, kendilerinin kontrolünde olan cihatçı ÖSO ile birlikte Esad’a karşı savaşmasını istiyordu. Kürtler ise 3. Yol stratejisini savunuyordu. Türkiye’nin beklentileri olmayınca, IŞİD eliyle YPG’nin tasfiye edilmesi için strateji geliştirdi. Bu da olmayınca, Erdoğan süreci buzdolabına koydum diyerek, noktayı koydu. İkinci sürecin akıbetini yine Suriye sahası belirleyecek gibi görünüyor. Tabi eski döneme göre çok şey değişti. Rojava yönetimi ve SDG daha güçlü. Kürtler diplomasi yapmayı öğrendiler. Türkiye ise ısrarla Kürtlerin yine cihatçıların buyruğu altına girmesini, çözümün anahtarı olarak görüyor. Türkiye bazı şeylerin tersine dönmeyeceğini görüyor. Bu yüzden Suriye Anayasasında Kürtlere atıf yapılması, Kürtçe eğitim vb. konularda çok itirazda bulunmuyor. Ancak YPG’nin silah bırakması fikrinden de vazgeçmiş değil. Bu olmuyorsa da Ortadoğu gibi bir cehennemde YPG’nin homojen bir şekilde bulunmasına karşı. Suriye ordusuna karışıp, erimesini istiyor. Gelinen tıkanma tam da burası. Bahsedilen Suriye Ordusu bildiğimiz anlamda bir ordu değil. Dünyadaki bütün silahlı cihat örgütlerinin iç içe geçtiği, kaotik bir yapıdan bahsediyoruz. Kürtlerden namuslarını teslim etmesini istedikleri bu yamyamlar kim?

Her şey Aralık 1979’da SSCB’nin Afganistan ile yaptıkları anlaşma gereği Afganistan’a silahlı müdahalesi ile başladı. Kırsalda örgütlenen cihatçı grupların Kabil’i düşürmemesi için başlayan işgal, bir soğuk savaş laboratuvarına döndü. ABD hemen Afgan Mücahitlerini destekleme kararı aldı. Siklon Operasyonu ile CIA Pakistan’ı kendine mesken tuttu. Körfez ülkelerinden alınan parasal desteğin yanında, şeriatçı Arap gençlerini Pakistan’a transfer etti. Bunlara Pakistan’da medreselerde eğitim gören Afgan ve Pakistanlı gençlerin (Sonradan bunlara Taliban denildi) katılımı ile sonradan dünyanın başına bela olacak, çok uluslu ilk cihatçı yapı ortaya çıktı. Başlarında ise Suudi Usame Bin Ladin vardı. 1989’da SSCB Afganistan’dan çekilip, Taliban’ın iktidarı ile son bulan bu sürecin tamamlanmasından kısa süre önce El-Kaide kuruldu. Usame Bin Ladin’in kurduğu örgütün insan kaynağı, Afganistan’da savaşan cihatçılardı. El Kaide dünyanın birçok yerinde silahlı, bombalı eylemler yaptı. En bilinen eylemi 11 Eylül 2001’de ABD’de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a uçaklarla yapılan saldırıydı. Sonrasında Ladin Afganistan’da öldürüldü. Yerine Eymen ez-Zevahiri geçti. Bu arada 1999 yılında Ürdün’de Ebu Musab ez-Zerkavi tarafından kurulan Tevhit ve Cihat Cemaati, 2004 yılında El Kaide’ye biat edip, Irak El Kaidesi adını aldı. Buradaki örgütlenmede eski Saddam’a bağlı BAAS artığı subayların önemli rolü oldu. Irak’ta Şiilerin yönetimde etkin olması sonucu, Irak El Kaidesi Şiilere yönelik vahşi katliamlar gerçekleştirdiler. Bilin bakalım bu katliamlarda kim vardı? Şu an Suriye Devlet Başkanı sayılan Colani. 3 yıl Irak El Kaide’sinde bombalama ve cinayetlere aktif katıldı. Sonra ABD tarafından yakalanıp, 6 yıl hapis yattı. Colani’ye tekrar döneceğiz. 2006 yılında Zerkavi öldürüldü. Yerine El-Mısri geçti. Bu arada içinde El Kaide’nin de bulunduğu 6 örgüt Mücahit Şura Meclisi’ni kurdu. Şura Meclisi, 15 Ekim 2006 tarihinde, içinde Diyala, Kerkük, Selahaddin gibi şehirlerin olduğu bölgede Irak İslam Devleti’ni kurduğunu ilan etti. Devletin liderliğine de Ömer el-Bağdadi getirildi. Ömer el-Bağdadi 2010 yılında öldürülünce, bildiğimiz Ebu Bekir el-Bağdadi lider oldu.

Colani 2011 yılında serbest bırakıldı. Suriye iç savaşı yeni başlamıştı. Colani vakit kaybetmeden, biat etmiş olduğu El Kaide’den yardım alarak, Suriye’de El Nusra Cephesini kurdu. Irak İslam Devleti lideri Bağdadi, 8 Nisan 2013’te yaptığı açıklama ile, Suriye’de El Kaide’nin bir kolu olan Colani liderliğindeki El Nusra Cephesi ile birleştiklerini belirterek Irak Şam İslam Devleti’ni kurduklarını ilan etti. El Kaide, kendilerine danışılmadan alınan bu kararı tanımadıklarını açıkladılar ve bağlarını kestiler (Sonradan IŞİD olacak yapı ile bugünün kravatlısı Colani beraber yürüyorlar). IŞİD sürecinin geldiği noktayı hepiniz bildiği için, Colani ile devam edelim. Colani, 2017 yılında bazı örgütlerle beraber Hey’etu Tahriri Şam’ı (Şam Kurtuluş Heyeti ya da bilinen kısaltmasıyla HTŞ) kurdu. Daha çok Suriye’ye odaklandı, daha doğru şekliyle günü geldiğinde kullanılması için yönlendirildi. HTŞ İdlip’te şeriat devleti ilan etti ve kendisine açılacak yolun zamanını beklemeye koyuldu. Sonrasında bildiğiniz gibi Şam’ın yolu açıldı.

Şimdilerde HTŞ Suriye Ordusu olarak kabul ediliyor edilmesine de HTŞ’nin iki katı hem de HTŞ’den bile radikal cihatçı Çeçen, Uygur, Türkmen, Kafkas vb. kökenli on binlerce kişi de Suriye Ordusunun bileşeni olmuş durumda. HTŞ de dahil bunların hepsinin yolu El Kaide’den, IŞİD’den, Nusra’dan geçmiş. İnsanları diri diri yakan, kamalarla kafa kesen, insanları binalardan aşağı atan, recm yapan, kadını cariye ve seks kölesi olarak gören bir zihinsel arka plana sahipler. Kürtleri kafir olarak görüyorlar. İnsanlık tarihinin en barbar pratiklerinden birine sahipler. Türkiye işte bunlara silahları teslim edin diyor. Bunların vicdanına güvenin telkininde bulunuyor. Bunu diyenler, on gün HTŞ rejimi altında yaşamayı emin olun cehennem sayarlar. Bu cehenneme Kürtleri davet ediyorlar. Bu mümkün mü?

Birincisi, Rojava yönetimi seküler bir idari yapı oluşturmuş durumda. Özerk yönetimin lağvedilip, HTŞ liderliğindeki şeriatçı bir rejime entegre olmasının mümkünü yok. İsviçre’den değil, şeceresini döktüğümüz bir yapıdan bahsediyoruz. İkincisi, özerk yapının mevcut haliyle kalması ve YPG’nin Suriye Ordusu içine dağıtılmasının da birçok sakıncası var. YPG içinde ciddi sayıda kadın asker var. Bunların Suriye ordusuna katılımı zaten pratik olarak mümkün değil. Diyelim kadın askerler terhis edildi. Peki erkek askerlerin Suriye ordusuna katılımında ne olur? Birbiri ile savaşmış, ideolojik olarak birbirlerinden çok farklı iki silahlı yapının bir arada olması da mümkün değil. En küçük sorunda silahlar birbirine döner. Hadi diyelim, YPG Suriye ordusu içinde eritildi. Peki Kürtler kendilerini kafir gören bu yapılara karşı kendisini nasıl koruyacak? Sahilde, silahsız Alevilerin bunlar tarafından katliamdan nasıl geçirildiğini bütün dünya gördü. İsrail olmasaydı Dürzilerin akıbeti de aynı olacaktı. Türkiye mi Kürtlere garanti verecek? Kürtlere verilecek en büyük garanti, Türkiye’nin vatandaşları olan Kürtlerin Suriye’deki kardeşlerinin mevcut pozisyonuna destek olmak düşer.

Her gün Suriye’de temaslarda bulunan Türkiye Hariciyesi bir gün de oradaki Kürt liderleri ziyaret etse, Heseke’ye gitse dünyanın sonu gelmez. Türkiye, dış politikasını Kürt bir şey kazanmasın üzerine kurdukça, kendisi de bir şey kazanmıyor. Oysa Rojava ile ilişkiler geliştirilse, Rojava’nın mevcut durumunun korunması konusunda garantör olsa, içerideki barış ve kardeşlik süreci de hızla tesis edilir. Suriye’de Kürtlerin özerk bir yönetimi olmasından Türkiye kaybetmez. Aksine dört parçaya bölünmüş bütün Kürtlerle çok güçlü ilişkiler tesis edilir. Böylece uluslararası ilişkilerde sorunlu bagajlarından kurtulmuş olarak rahat bir nefes almış olur. Barış sağlanır, ekonomi düzelir, mevsim Akdeniz olur…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Yangına müdahale eden kadın yaralandı

Sonraki Haber

Şenoğlu: Öcalan sosyalizme yeni bir kapı açıyor

Sonraki Haber
Şenoğlu: Öcalan sosyalizme yeni bir kapı açıyor

Şenoğlu: Öcalan sosyalizme yeni bir kapı açıyor

SON HABERLER

DEDAŞ Zulmü: Suya set, toprağa kilit, halka mali işkence

DEDAŞ Zulmü: Suya set, toprağa kilit, halka mali işkence

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

Kürt siyasallaşması ve spor

Eşik: Aşmak veya aşılmak

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

Bakanlık 10 cezaevini kaybetti!

Mamak’tan unutulmaması gereken bir anı

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

Suriye’de cihatçı gruplar Suriye Ordusu Tümenlerine dönüştürülüyor!

Suriye’de cihatçı gruplar Suriye Ordusu Tümenlerine dönüştürülüyor!

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Devlet dönüşür mü?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

Şenoğlu: Öcalan sosyalizme yeni bir kapı açıyor

Şenoğlu: Öcalan sosyalizme yeni bir kapı açıyor

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

Yazarlar

Kürtleri cehenneme davet ediyorlar, bu mümkün mü?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır