Özgür Paksoy-Aydın Atay/Diyarbakır-MA
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar, Ramazan Bayramı’ndan sonra Kurban Bayramı dolayısıyla 12 Ağustos’ta yakınlarıyla görüştürüldü. “Çözüm süreci” döneminde tutuklu bulundukları farklı cezaevlerinden “Sekreterya” olarak İmralı Adası’na götürülen isimlerden Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım, İmralı’da aileleriyle ikinci kez görüşme sağlayabildi.
5 Haziran’daki görüşmeye Veysi Aktaş’ın kardeşi Sabiha Aslan giderken, 12 Ağustos’taki ikinci görüşmeye giden kardeşi Salihe Saltık, 5 yıl aradan sonra ağabeyiyle yaptığı görüşmeyi Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
Yıllardır farklı cezaevlerine görüş için gittiğini ancak İmralı Adası’nda farklı uygulamalarla karşılaştığını ifade eden Saltık, sıra dışı arama ve kontrollerin Gemlik Jandarma Karakolu’nda başladığını söyledi. Daha sonra Gemport Limanı’nda bindikleri vapurda 3 saat süren yolculuk ardından İmralı Adası’na ulaştıklarını belirtti.
45 dakikalık görüşme
İlk kez gittiği İmralı Adası’nı “Kuş uçmaz kervan geçmez” olarak değerlendiren Saltık, “Hiçbir şey yoktu. Küçük bir adanın üstünde bir cezaevi ve bir sürü asker. 4 kişi için o kadar asker fazla değil mi?” diye sordu.
Vardıkları İmralı Adası’nda arama ve kontrollerin yeniden başladığını söyleyen Saltık, “Cezaevinde 3 ayrı aramadan geçtik. Elbiselerimizin içine dahi bakıyorlardı. Oraya girmek gerçekten çok zor. Birçok kağıda imza atılıyor. Kitap kadar kalın defterlere imza atıyorduk. Yanımızda hiçbir şey götüremedik. Adresimizi tekrar tekrar soruyorlardı. Kimliğim ellerinde olmasına rağmen TC numaramı bana soruyorlardı. Önce Mehmet Öcalan ve Polat Yıldırım yaklaşık 45 dakikalık görüşme gerçekleştirdi. Tabi görüşmeye askerler eşliğinde gidilip geliniyor” şeklinde anlattı.
‘Ses kayıt cihazı konuldu’
Öcalan ve Yıldırım’ın görüşmesi ardından kendisinin görüş odasına alındığını ve ağabeyinin görüşmeden habersiz olduğunu aktaran Saltık, “‘Kürtçe mi, Türkçe mi konuşacaksınız’ diye soruldu. Kürtçe konuşacağımızı söyledim. ‘Kürtçe konuşursanız yanınıza bir dinleme cihazı bırakacağız’ dediler ve bıraktılar. Ayrıca bir asker duruyordu başucumuzda, mesafe bayağı yakındı. Biz içeriye girdiğimizde Veysi abimin sesi geldi. Kim gelmiş diye sordu. Sesini duyduğum an çok heyecanlandım. Kimin geldiğini bilmediğini anladım. Görüşmeden haberleri yoktu” dedi.
‘Çocukları sordu’
5 yıl aradan sonra ağabeyini görmesiyle yaşadığı heyecanı anlatan Saltık, görüşme anını şöyle anlattı: “Geldi içeri, birbirimize sarıldık. ‘Seni gördüğüme çok sevindim’ dedi. Sesini duyduğum zaman çok heyecanlandım. 5 yıl sonra görebildim. Onu gördüğüm zaman çok şaşırdım, çok değişmişti. Yaşı geçmişti demek istemiyorum. Konduramıyorum. Baktığımda üzülürüm, ağlarım diye düşündüm, bakmadım. Yaşının büyüdüğünü görmek istemedim.”
İlk sohbetlerini anlatan Saltık, “Annemi, babamı, kardeşlerimi ve çocuklarımı sordu. Onları çok özlediğini söyledi” diye konuştu.
Cumhuriyet veriliyor
Saltık, ağabeyinin İmralı Cezaevi şartlarına ilişkin aktardıklarını şöyle paylaştı: “Oranın suyu içilmiyormuş. Ayda 80 lira suya harcıyorlarmış. Ayda 75 lira Cumhuriyet Gazetesi alıyorlar. Evrensel ve Yeni Yaşam gazetesi için de başvuru yapmışlar ancak henüz verilmemiş. CNN Türk kanalının dışında Kanal D, NTV, TRT 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 yeni bağlanmış izin verilmiş. Kantinden aldıkları ihtiyaçlarının fiyatının çok yüksek olduğunu söyledi. Bazen söylediklerini unutuyordu. ‘Bak işte yaşımız büyümüş unutkan olmuşuz’ dedi. Spora başlayacağını söyledi.”
Saltık, Öcalan ile “Sekretarya” olarak adada bulunan aralarında ağabeyi Aktaş’ın da bulunduğu Yıldırım ve Konar ile haftanın 5 günü toplam 6 saat bir araya geldiklerini belirterek, şunları söyledi: “Veysi, ‘Görüştüğümüz odada başkan Abdullah Öcalan en başta, bizlerde etrafında oturacak şekilde görüşüyoruz’ dedi. Sadece bir saat birbirlerini görüyorlar. Havalandırmaları görüştüğümüz oda kadar yokmuş. Hiç toprak yok. Beton havalandırmada bir saat duruyorlarmış.”
‘Adalet ve kural yok’
Ağabeyi Aktaş’ın, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda” yer alan “Hükümlüler hakkında getirilen kısıtlamalar” kararını hatırlatarak, görüşmenin yapılmaması gerektiğini aktaran Saltık, “Görüşmeden haberi yokmuş. ‘Bir dahaki görüş ne zaman olur, nasıl olur bilemiyorum. Burada adalet yok, kimse kural dinlemiyor, yasaları kimse takmıyor’ dedi” şeklinde anlattı.
Mektup yazsınlar
Aktaş’ın cezaevlerinden gönderilen mektupların kendilerine ulaştığını belirttiğini dile getiren Saltık, “Cemal Tekin mektup gönderiyor. Arkadaşlarının kendisine mektup gönderdiğini ancak yasak olduğu için kendisinin gönderemediğini söyledi. Mektup gönderen arkadaşların mektup göndermekten vazgeçmemelerini istedi. ‘Biz gönderemesek de onlar göndermeye devam etsin’ dedi. Ona selam söyleyen bütün arkadaşların bol bol kitap okumasını ve kitap okumayı bırakmamalarını istedi. Üstüne basa basa söyledi, ‘Bol bol kitap okusunlar. Mektup yazmaktan, göndermekten vazgeçmesinler, muhakkak yazsınlar’ dedi” şekliden taleplerini iletti.
Kitap istedi
Görüşmenin 45 dakika sürdüğünü ifade eden Saltık, “Birden ‘Görüş bitti’ dediler. Veysi hemen ayaklandı. Daha önceki cezaevlerinde böyle değildi. Süreyi uzatabiliyordu ve müsaade ediyorlardı. Ancak bu sefer ‘Görüş bitti’ denilir denilmez, ayağa kalktı birbirimize sarıldık. Uzaklaştı iki tane kitap istedi benden. Türk Ceza Kanunu ve Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Rehberi kitaplarını istedi. ‘Onları bana acil gönderin’ dedi” şeklinde aktardı.