• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
5 Temmuz 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kültür

‘Kuyu’ hikayesine Hindistan’dan ödül

12 Eylül 2018 Çarşamba - 00:08
Kategori: Kültür

Veysi Altay’ın ‘Bîr’ belgeseli Lakecity Uluslararası Film Festivali’nde en iyi hikaye ve en iyi yönetmen ödülü aldı. Altay, ‘Yaşam kaynağı olan kuyuların devlet eliyle nasıl ölüm kuyularına dönüştüğünü anlattım’ dedi

Yönetmenliğini Veysi Altay’ın üstlendiği “Dargeçit Katliamı”nı anlatan “Bîr” (Kuyu) belgeseli Hindistan’da düzenlenen Lakecity Uluslararası Film Festivali’nde en iyi hikaye ve en iyi yönetmen ödülü aldı. JİTEM tarafından 1995 yılında Mardin’in Dargeçit ilçesinde gözaltına alındıktan sonra katledilen ve aralarında çocukların da bulunduğu 7 kişinin hikayesini anlatan belgesel, 1990’lar Türkiye’sine ayna tutuyor. Yönetmen Altay ismini faili meçhullerin atıldığı asit kuyularından alan “Bîr” belgesel filmini Mezopotamya Ajansı’ndan Melike Ceyhan’a anlattı. Belgeselin 5 yıllık bir çalışma sonucu ortaya çıktığını kaydeden Altay, “Kaybedilenlerin kemiklerini ailelerle birlikte aradık. O dönemde kaybedilen Seyhan Doğan’ın kemiklerini ailesiyle birlikte bir kuyudan çıkardık. Yani bu hikayenin yönetmeni olmaktan ziyade bir parçasıydım. Kemiklerin hepsi su kuyusundan, aslında bize hayat veren yerden çıktı.İnsanların doğaya su vermek, ağaç büyütmek için kazdığı kuyular bölgede devlet eliyle ölüm kuyularına dönüşmüştü. Ben de Kuyu’nun meselesini anlatmak istedim” diye belirtti.

Herkes her şeyi biliyor

Çalışmalarını insanları bilinçlendirmek gibi bir amaçla yürütmediğini ifade eden Altay, şöyle devam etti: “Türkiye toplumunun hiçbir şey bilmediğini, yapacağım çalışmayla onları değiştireceğimi düşünmüyorum. Çünkü insanlar kaybedilenlerin hikayelerini, yakılan köyleri biliyor. Her şeyin farkındalar ve onlar da bu işin bir parçası. Bu vakaların bir parçası olan insanlara bir şey anlatmak gibi derdim olamaz. İlerde gelen insanlar ya da bu işi araştırmak isteyenler ve uluslararası mecralar Türkiye’de neler yaşandığını, neler olduğunu bilsinler diye yapıyorum. Ben bir hafıza oluşturmaya çalışıyorum.”

Festival eleştirisi

Filmi ilk olarak kayıp aileleriyle izlediklerini anlatan Altay, şunları dile getirdi: “Ailelerin tepkileri benim için çok önemliydi. Bu sorunu 20 yıldır yaşayan, kayıp vakasını birebir izleyen, çocukları kendi gözleri önünde alınıp götürülen insanları bir filmle tatmin etmek mümkün değil elbet. Ama azami ölçüde ailelerin bir bütünü filme çok olumlu yaklaştı. Bu benim için en önemli şeydi.” İlkesel olarak çektiği filmleri Türkiye’deki festivallere göndermediğinin altını çizen Altay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kayıp olaylarının bir parçası olduğunu düşündüğüm festivallerin kayıplarla ilgili filmleri değerlendirmesini istemiyorum. Uluslararası festivallere başvurularımız oldu. Bunlardan 20 tanesi bize geri dönüş yaptı. 15’i de kabul etti. Bu sene 4’üncüsü düzenlenen Lakecity İnternational Film Festivali’nde en iyi hikaye, en iyi yönetmen ödülünü verdiler. Onun dışında birçok festival seçkiye aldı. Yakın zamanda da farklı festivallerde gösterilecek.”

Geçmişlerinden utanıyorlar

Cumartesi Anneleri eyleminin yasaklanmasına da değinen yönetmen Altay, Cumartesi Anneleri’nin devletin yaptığı katliamları ve kayıp vakalarını teşhir ettiğini hatırlattı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geçmişine sahip çıkan bir yapıda olduğuna vurgu yapan Altay, şöyle konuştu: “Geçmişiyle utanan, geçmişiyle yüzleşen bir devlet olmadığı için Cumartesi Anneleri’ni yasaklaması çok doğaldır. ‘Bu ülkede kayıplar vakası yaşandı. Bunlar bir daha yaşanmasın’ gibi bir yaklaşımı olsa ‘bu antidemokratik bir yaklaşım ve devletin bunu yasaklaması korkunç bir şey’ derdim. Ama geçmişini bu kadar sahiplenen bir zihniyetin bu eylemi yasaklaması doğaldır.”

Toplumun vicdanı

Kayıplarla ilgili mahkeme süreçlerinde devletin katilleri aklayan bir pozisyonda olduğunu sözlerine ekleyen Altay, şunları söyledi: “Zaten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Mehmet Ağar’la fikirsel olarak aynı noktada duruyor. Bu nedenle Cumartesi Anneleri’ni yasaklaması olağandır. Ama bu yasaklamalar Cumartesi Anneleri’nin başlattığı eylemi ne zayıflatır ne küçültür ne de o aileleri korkutur. Çünkü o aileler 23 yıldır müthiş bir direniş gösteriyorlar. Anneler, Türkiye toplumunun kaybettiği vicdanı oldu. Sloganvari olmadan barışçıl eylemleriyle sessiz sakin bir vicdan oldular. Bu yasaklar annelerin direnişi zayıflatan itibarsızlaştıran bir noktada olmayacaktır. 23 yıldır süren mücadele de bunun kanıtıdır.”

İSTANBUL

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Adıyaman’ın doğası yok ediliyor

Sonraki Haber

DSG’den, Hacin’e operasyon

Sonraki Haber

DSG’den, Hacin’e operasyon

SON HABERLER

Kadın ve erkek oluşun hakikati ve yöntemi

Kadın ve erkek oluşun hakikati ve yöntemi

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Suriye’de ‘yeni düzen’ ve Rojava

‘Terörsüz Türkiye’ söylemi ve Kürt sorunu

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Direniş başarıldı, sıra demokratik toplumun inşasında (1)

Direniş başarıldı, sıra demokratik toplumun inşasında (1)

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Sınıf değil, komün ve devlet çelişkisi: Öcalan’ın Marksizme eleştirileri

Sınıf değil, komün ve devlet çelişkisi: Öcalan’ın Marksizme eleştirileri

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Munzur ve Pülümür nehirleri kirletiliyor

Munzur ve Pülümür nehirleri kirletiliyor

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Mesele Suriye’nin özgürleşmesi mi küresel ekonomiye entegrasyonu mu?

İşçi sınıfının açlıkla imtihanı

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Demokratik Toplum Buluşmaları: Sürece sahip çıkmalıyız

Demokratik Toplum Buluşmaları: Sürece sahip çıkmalıyız

Yazar: Yeni Yaşam
4 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır