Ziyaretimizde en çok dikkat çeken konulardan biri, Kuzey-Doğu Suriye’nin geliştirdiği demokratik modelin derinliği ve farklılığıydı. Burada, halkların kendi kaderini tayin etme hakkı ve özgürlük mücadelesi temelinde şekillenen bir yönetim biçimiyle karşılaştık
Keskin Bayındır
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı olarak DEM Parti’den milletvekili arkadaşlarımızdan oluşan bir heyet ile Nisan ayının son haftasında Kuzey-Doğu Suriye’yi ziyaret ettik. 26 Nisan tarihinde Qamişlo kentinde gerçekleşen “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı’na” katılmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz bu ziyaret, hem Türkiye hem de Kurdistan ve bölge siyaseti açısından tarihi bir öneme sahipti. Çünkü, bu ziyaret sadece siyasi bir etkinlik değil, aynı zamanda bölgedeki Kürt halkı ve diğer yerel topluluklarla kurduğumuz diyalogun önemli bir aşaması anlamına geliyordu. Konferans, Kürt ulusal birliğini güçlendirme, bölgedeki toplumsal barışı ve demokratik süreçleri destekleme amacını taşıyordu. Ziyaretimiz, bu tarihsel bağlamda, hem diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi hem de Kuzey-Doğu Suriye’deki gelişmelerin daha yakından gözlemlenmesi açısından büyük bir öneme sahipti. Bu nedenle “demokrasi, barış ve bölgesel işbirliği perspektifinden yeni bir dönem” olarak da değerlendireceğimiz bu ziyaret, sadece Türk siyasetinin değil, aynı zamanda bölgesel barış ve güvenliğin geleceği açısından son derece önemli bir dönüm noktasıydı. Ayrıca, ziyaretimiz diplomatik açıdan olduğu kadar, toplumsal ve ekonomik bağlamda da büyük bir anlam taşıyordu. Özellikle bu tür ziyaretlerin, bölgesel diyalogun artırılması açısından taşıdığı önem ve büyük fırsatlar göz önüne alındığında, “yeni dönem siyasetine” yönelik bizler açısından önemli bir adımdı.
Bu çerçevede, basın üzerinden kamuoyuna yansıdığı gibi ziyaretimiz kapsamında başta siyasi partiler olmak üzere, bölgenin önemli siyasal ve toplumsal dinamiklerinin, inanç önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin, akademisyen ve aydınların aralarında yer aldığı birçok kesimlere önemli ziyaretler gerçekleştirdik. Gerçekleşen tüm ziyaretlerde bölgenin gerçekliğini ve de geleceğini yakından ilgilendiren birçok değerlendirme, tespit ve gözlemler oldu. Bu kapsamda, Kuzey-Doğu Suriye’nin bölgesel barışa, demokrasiye ve iş birliğine dair sunduğu perspektifin derinliğini ve farklılığına ilişkin ziyaretimizde edindiğim izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bölgenin geleceği açısından Kürt Ulusal Birliği’nin önemi ve rolü
Her şeyden önce, bu ziyaret sırasında gözlemlediğim en önemli hususlardan birinin Kürt halkının mevcut durumu ve geleceğine ilişkin oldu. Kürt halkı arasındaki ulusal birliğin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir temel üzerine inşa edilmiş olmasıydı. Kuzey-Doğu Suriye’de, Kürtlerin yanı sıra Araplar, Süryaniler ve diğer etnik toplulukların da eşit haklarla yer aldığı bu sistem, Kürt ulusal birliğinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kürt halkı, tarihsel olarak, bölgesel çatışmalar ve ayrımcılık ile şekillenmiş bir toplumsal yapıya sahip. Ancak son yıllarda Kuzey-Doğu Suriye’de, Kürtler arası birliği güçlendiren bir siyasi iradenin ortaya çıkışını görüyoruz. Bu birlik, sadece Kürtlerin haklarını savunmakla kalmaz, aynı zamanda bölgedeki diğer halkların da eşitlikçi bir ortamda yaşamalarını sağlayan bir mekanizmaya dönüşmüş durumda. Kürt ulusal birliği, farklı halkların bir arada barış içinde yaşamalarını sağlayacak, ortak bir geleceği inşa etme adına önemli bir adımdır. Katıldığımız konferansı da söz konusu önemli adımlardan biri olarak değerlendirebiliriz.
Tabii, bölgedeki Kürt ulusal birliği, aynı zamanda Türkiye’nin Kürt sorununa yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi için bir fırsat sunuyor. Kürt halkının birliğini sağlayan bu yönetim biçimi, Türkiye’deki Kürt toplumu için de daha demokratik bir çözüm sürecinin temellerini atabilir. Bu bağlamda, Kuzey-Doğu Suriye’nin başarılı ulusal birlik modeli, Türkiye’deki Kürt halkının haklarını güvence altına alacak, barışçıl bir çözümün yolunu açabilecek bir örnek teşkil etmektedir. Bu aynı zamanda bütünlüklü bir birliğe de zemin hazırlıyor.
Ziyaretimizin tarihsel boyutu ve diplomatik önemi
25 Nisan tarihinde gerçekleşen ziyaret, Türk siyasetinde bir ilk olmasının ötesinde, diplomatik ilişkiler açısından önemli bir kilometre taşıdır. Hem Kuzey-Doğu Suriye ile olan ilişkilerde hem de bölgesel düzeyde bir diyalog geliştirilmesi adına tarihi bir adımdır. Ziyaretin başlangıcından itibaren karşılıklı bir güven ilişkisi inşa etmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz diplomatik temaslar, sadece bir yakınlaşma değil, aynı zamanda barışa, istikrara ve karşılıklı anlayışa dayalı bir işbirliğinin temellerini atma düzeyindeydi. Bu tür ziyaretler, bölgesel krizlerin çözülmesinde önemli bir adım atılmasını sağlamakla birlikte, yalnızca karşılıklı yarar sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bölgedeki farklı etnik ve mezhebi grupların bir arada barış içinde yaşamasının yollarını açabilir.
Demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplumun inşasında Kuzey-Doğu Suriye Modeli
Ziyaretimizde en çok dikkat çeken konulardan biri, Kuzey-Doğu Suriye’nin geliştirdiği demokratik modelin derinliği ve farklılığıydı. Burada, halkların kendi kaderini tayin etme hakkı ve özgürlük mücadelesi temelinde şekillenen bir yönetim biçimiyle karşılaştık. Kuzey-Doğu Suriye’nin her bir vatandaşın siyasi ve toplumsal karar süreçlerine aktif olarak katılmasını sağlayan bir model geliştirmenin sonuçlarına tanıklık ettik. Bu modelin yönetiminde toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kadın haklarının, etnik ve inanç çeşitliliğinin her zaman ön planda tutulmasının etkilerini gerçekleştirdiğimiz her temasta hissettik. Özellikle kadınların liderlik pozisyonlarında yoğun olarak yer aldığı bu yönetimin toplumsal yapının dönüşümüne nasıl etki ettiğini, tüm toplumsal kesimlerin haklarını savunmak adına nasıl bir uğraş içinde olduğunu gözlemleme şansımız oldu.
Kuzey-Doğu Suriye’deki bu eşitlikçi yaklaşım, diğer bölgesel yönetimlerin aksine, halkın kendisini ifade edebileceği bir ortam sunuyor. Bu model, sadece Suriye için değil, tüm Orta Doğu için bir umut ışığı taşıyor. İnsan hakları, özgürlük, eşitlik ve çoğulculuk gibi değerler temelinde inşa edilen bu yönetim biçimi, bölgedeki otoriter yönetim anlayışlarıyla keskin bir kontrast oluşturuyor. Hiç şüphesiz yönetim bu gücünü, tüm etnik grupların, özellikle Kürtler, Araplar, Süryaniler, Türkmenler ve diğer azınlıkların, eşit haklarla temsil edildiği bir yapıyı esas almaktan alıyor.
Ekonomik ve ticari potansiyelin gelişiminde Kuzey-Doğu Suriye ile iyi ilişkiler kurmanın önemi
Kuzey-Doğu Suriye ile geliştirilecek sağlam ilişkiler, sadece diplomatik açıdan değil, aynı zamanda ekonomik ve ticari açıdan da büyük fırsatlar sunuyor. Suriye iç savaşının etkisiyle bölge ekonomik anlamda zorlu bir dönemden geçmiş olsa da, Kuzey-Doğu Suriye’nin ekonomik kalkınma hedeflerinin, bölgesel işbirlikleri için geniş bir potansiyele sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak bu potansiyelin değerlendirilmesi için atılması gereken adımların da olduğunu belirtmek isterim. Bu bağlamda, sınır kapılarının yeniden faaliyete geçirilmesi ve ticaret yollarının açılması, hem Türkiye hem de Kuzey-Doğu Suriye için önemli bir kazanım olacaktır. Türkiye’nin ticaret hacminin artırılması ve bölgedeki üretim süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi, her iki taraf için de ekonomik kalkınma anlamına geliyor.
Ayrıca, bölgedeki tarım, enerji ve inşaat sektörlerinde işbirliklerinin artırılması da bölgesel kalkınma açısından büyük bir fırsat yaratacaktır. Bölge konumu, bu işbirlikleri için stratejik bir avantaj sağlıyor, bu avantajlardan faydalanmak için bu ve benzeri ticari adımların atılması ve bölgesel bir ticaret ağı oluşturulması bölgenin gelişimine katkı sunacaktır. Özellikle tarım ve sanayi ürünlerinin karşılıklı ticareti, iş gücü ve teknoloji transferi, bölgesel ekonomik entegrasyon için önemli adımlar atılmasını sağlayabilir.
Kuzey-Doğu Suriye ile diplomatik iyi ilişkiler kurmanın bölgesel krizlere karşı önemi
Bölgedeki savaşlar, çatışmalar ve insani krizler devam ederken, ticari ilişkilerin yanı sıra, diplomatik ilişkilerin de neden kurulması gerektiğine önemle değinmekte fayda görüyorum. Kuzey-Doğu Suriye’nin yönetimiyle iyi ilişkiler kurmak, sadece Türkiye için değil, tüm bölge için büyük önem taşıyor. Suriye iç savaşının başından itibaren savaşın getirdiği yıkımlara karşı direnen bu bölge, halkına en az zararla hizmet etmeye çalışan bir yönetim anlayışı inşa etmiş durumda. Hepimizin de yakından tanıklık ettiği bu direncin arkasında, halkın kendi iradesini ortaya koyması ve dış müdahalelere karşı bağımsızlık mücadelesi yer alıyor.
Bu detayların ışığında, Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye yönetimiyle kuracağı güçlü diplomatik ilişkiler, sadece savaşın yarattığı tahribatı onarmakla kalmaz, aynı zamanda bölgesel güvenliği güçlendirir ve gelecekteki olası krizlerin önüne geçilmesine olanak tanır. Birlikte atılacak adımlar, hem Türkiye’nin güney sınırlarında güvenliği pekiştirebilir hem de Suriye’nin geneli için barışçıl bir çözüm modelinin yaratılmasına katkı sağlar. Bu bağlamda, Kuzey-Doğu Suriye’nin modelinin, sadece bir yerel yönetim değil, bölgenin daha geniş çaplı barış süreçlerinde de aktif bir oyuncu olma potansiyeline sahip olduğunu bir kez daha yerinden gözlemleme imkanımız oldu.
‘Kürde düşmanlık’ eşiğini aşmanın barışçıl gelecekteki rolü ve bölgesel istikrar
Tabii böylesi bir yönetim anlayışı ve yaşam modeli ile neden barışçıl bir ilişki içinde olmanın gerekliliğine de dikkat çekmek istiyorum. Kuzey-Doğu Suriye, sadece Suriye’nin değil, tüm Orta Doğu’nun demokratik ve barışçıl geleceğinde önemli bir rol oynayabilir. Bu bölge, çok kültürlü yapısı, etnik çeşitliliği ve dini hoşgörüsüyle, bölgesel barışın simgesi olma potansiyeline sahiptir. Kültürel zenginlik, bu bölgedeki farklı toplulukların bir arada barış içinde yaşamasına olanak tanımaktadır. Bölgede kurulan demokratik yapı, halkların bir arada yaşamasına imkan tanıyan bir model sunmakta ve bu model, Orta Doğu’nun barışçıl bir geleceği için bir umut kaynağı niteliği taşıyor.
Ziyaretimizde gözlemlediğimiz üzere, Kuzey-Doğu Suriye, yalnızca Suriye içindeki çözüm süreci için değil, tüm Orta Doğu için barışçıl bir gelecek kurma noktasında güçlü bir aktör olabilir. Bölgedeki tüm toplumların eşit haklara sahip olması, demokratik süreçlere aktif katılımı, Kuzey-Doğu Suriye’yi Orta Doğu’nun barışçıl geleceği için kritik bir örnek haline getiriyor. Bu nedenle, Kuzey-Doğu Suriye yönetimiyle geliştirilmesi gereken ilişkiler, sadece bir siyasi anlaşma değil, aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarın temelini oluşturacak bir işbirliğidir. Bu iş birliğinin sağlanması ve geleceğe yeni bir adım atılması için de her şeyden önce “Kürde düşmanlık” eşiğinin aşılması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Demokrasi ve işbirliğine dayalı yeni bir gelecek
Sonuç olarak; Kuzey-Doğu Suriye ile kurulan iyi ilişkiler, sadece diplomatik bir gereklilik değil, aynı zamanda barışçıl bir geleceği inşa etmek için atılacak somut adımlar olarak görülmelidir. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük temelinde şekillenen bu modelin, Orta Doğu için bir umut kaynağı olduğuna inanıyoruz. Bu bölgenin ortaya koyduğu toplumsal, ekonomik ve siyasi çözüm yöntemleri, bölgedeki tüm ülkeler için ilham verici olabilir. Bu modelin daha geniş çapta tanınması ve desteklenmesi adına çalışmalar sürdürülmeli ve diplomatik temasların zemini hazırlanmalıdır. İyi ilişkiler kurmak, sadece bu bölgenin güvenliği için değil, aynı zamanda bölgenin ekonomik kalkınması ve toplumsallaşması adına da yeni bir sürece kapı aralayacaktır.
* Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı