• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Mayıs 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

‘Kuzuların Sessizliği’-Zafer Yörük

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
17 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

“Hayatımı ölüm çizgisine koymak, yapabileceğim tek şey olmanın ötesinde, yapılması doğru olandır.” Bobby Sands’in bu sözleri, “teröristlerle pazarlık yapılmaz” sloganının mucidi “Demir Lady” Margaret Thatcher’ı dize getirmişti. 1981 yılında, IRA mahpuslarının açlık grevi “siyasi” statüsünün kazanılmasıyla sonuçlandı; Bobby Sands ve dokuz yoldaşının canı pahasına. Sands’in cezaevindeyken İngiltere Parlamentosu’na milletvekili seçilmesi ile İrlanda Özgürlük Hareketi için siyasal zeminde mücadelenin, bununla birlikte de Kuzey İrlanda sorununa siyasal çözümün yolu açılmış oluyordu.

Açlık grevleri, Türkiye siyasal tarihinin yabancı olduğu vakalar değil. Faşizmin ve hak ihlallerinin hiç eksik olmadığı bir düzenin, özellikle hapishanelerde dönemsel olarak açlık grevi ve ölüm orucu dalgalarını doğurması istisna olmaktan çıkarak kural haline gelmiş bir ülke burası. Dışarıdan bakıldığında ayrıntı gibi görünen ama hapishane koşulları için büyük önemi olan kazanımları ve insani kayıpları ile tekerrür eden bir kaide.

Bugün Türkiye hapishanelerinde 313 kişi açlık grevinde. Bunların bir kısmını ÇHD’li avukatlar oluşturuyor. 24 Ocak Tehlikedeki Hukukçular Günü’nde başlayan 17 tutuklu avukatın açlık grevi, 18 Mart 2019 tarihinde yapılacak duruşmaya kadar sürecek. ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın, babasının mezarı başında kelepçeli görüntüsü basında yer bulmuştu. Kozağaçlı, arkadaşları adına şu açıklamayı yaptı: “Sesimizin duyulduğunu bildikten sonra açlığa katlanmak kolay.”

Açlık grevindekilerin büyük bölümünü ise çoğunluğu HDP’li siyasetçiler olmak üzere Kürt hareketi mahpusları oluşturuyor. Durumu ağırlaştığında tahliye edilen milletvekili Leyla Güven açlık grevinde yüzüncü güne ulaştı; ölümün eşiğinde. “Öcalan’a uygulanan tecrit son bulsun” talebi ile Güven’le başlayıp yayılarak büyüyen bu eylem dalgasının böyle bir siyasal iktidar karşısında yol açabileceği sonuçları tahmin etmek mümkün değil. Ama Auschtwitz mağduru Elie Wiesel’in şu saptamasını hiçbir zaman unutmamak gerekiyor: “Tarafsızlık baskı uygulayanın tarafında olmak demektir.”

313 insan hayatlarını ortaya koymuş durumda; Meclis kürsüsünde olması gerekirken hapsedilmiş bir milletvekili ölüm eşiğinde. Toplumun çoğunluğu ise “patlıcan komplosu” ile iktidardan düşürülme tehlikesi içinde olduğunu iddia eden bir zatı izlemekle meşgul.

Neden böyle? sorusunun yanıtını belki de ünlü “Kuzuların Sessizliği” filminde seri katil Hannibal Lecter ile Clarice Starling arasında geçen şu diyalogda bulabiliriz:

Hannibal: On yaşındaydın ve bir çiftlikte kuzenlerinin yanında yaşamaya gittin. Peki sonra?

Clarice: (gözleri yaşarır) Sonra, bir sabah oradan kaçtım.
H: Neden kaçtın? Ne zaman?
C: Erkendi, daha hava karanlıktı.
H: Sonra, seni bir şey uykudan uyandırdı
değil mi?
C: Tuhaf bir ses duydum… bir çeşit çığlık.
Çocuk sesi gibi.
H: Ne yaptın?
C: Aşağı indim, dışarı çıktım. Ağıldan içeri
bakmaya korkuyordum ama baktım.
H: Ne gördün Clarice?
C: Kuzular. Kuzular çığlık atıyordu.
H: Kuzuları kesiyorlar mıydı?
C: Ve onlar da çığlık atıyordu.
H: Ve sen kaçtın?
C: Hayır. Önce onları kurtarmaya çalıştım… Ağılın kapısını açtım. Fakat dışarı çıkmadılar.  Şaşkın biçimde orada öylece duruyorlardı.

“Kuzuların Sessizliği” ve hareketsizliği kesilmekte olan kuzunun çığlığından daha çıldırtıcıdır. Suskun kuzular sıralarını beklemekte ve birer birer, çığlıklar atarak öldürülmektedirler. Oysa on yaşındaki bir kız çocuğu ağılın kapısını açmış, onlara kurtuluşun yolunu göstermektedir…

“Tecride son” talebidir aralanan o kapı… Dışarıya adım atmak, yani dayanışmak ve o çığlığı çoğaltmak ya da sus pus sıramızı beklemek bizim kararımız olacak.

Gün gelip devran döndüğünde ise geriye bir gerçeklik mutlaka kalacaktır. Martin Luther King’in sözleriyle: “Sonuçta, düşmanlarımızın sözlerini hatırlamasak da dostlarımızın sessizliğini unutmayacağız.”

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Seçenek biziz

 Arkadaşlık taklit edilemez

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

AKP’nin Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek üzere başlattığı girişim bazı efsanelerin de ortadan kalkmasını sağladı. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tevarüs eden bir...

Yaşam yazı turayı onaylamaz

Özgürlük yolculuğunda Barış’ın durağında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Sırrı Süreyya Önder’e uğruna yaşamını adadığı Barış’a … Ne söz yetti ne duygular alt edebildiği milyonlarca yoldaşının sevenin acısını. Yüreği...

İslam’ın şartı gerçekten kaçtır?

Araç fetişizmini aşmak

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Dünyanın birçok yerinde ulusal veya sınıfsal direniş hareketleri farklı yöntemlerle de olsa çözümlenirken Kürdistan Özgürlük Hareketinin sürdürdüğü mücadeleyi -hem de...

Neler oluyor?

27 Şubat çağrısı ve Ortadoğu’nun geleceği

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Dünya büyük bir hızla değişiyor. Küresel güçler açısından önemli bir toplanma alanı olan Münih Güvenlik Konferansı’nda “liberal düzen dağılıyor” tespiti...

Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

Sırrı S. Önder, barış ve demokratik/sosyal cumhuriyet (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

İçinde bulunduğumuz döneme yeni bir barış sürecinin işletilmesi ve buna ilişkin tartışmalar damgasını vuruyor. Ancak (başta sosyalistler ve CHP olmak...

Bir bilgeye vefa kitabı

Hamasetten husumete

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Toplumsal ayrımcılık ve ırkçı söylem, nefretin ve şiddetin yaygınlaştırılmasında her zaman başvurulan bir yöntem oldu bu ülkede ama denilebilir ki...

Sonraki Haber

‘O aydınlatır bu hapishane hücresini’-TARİHİN BELLEĞİ

SON HABERLER

SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu

SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Seçenek biziz

 Arkadaşlık taklit edilemez

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Sırrı Süreyya Önder ve sanat-mizah-barış

Sırrı Süreyya Önder ve sanat-mizah-barış

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Yaşam yazı turayı onaylamaz

Özgürlük yolculuğunda Barış’ın durağında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

İslam’ın şartı gerçekten kaçtır?

Araç fetişizmini aşmak

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

M. Sait Yıldırım: Çağrı bizim için yaşamsal bir ihtiyaç

M. Sait Yıldırım: Çağrı bizim için yaşamsal bir ihtiyaç

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Neler oluyor?

27 Şubat çağrısı ve Ortadoğu’nun geleceği

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır