İtalyan kadın hakları ve insan hakları savunucusu Laura Quagliuolo, Abdullah Öcalan’ın paradigmasının, Orta Doğu ve dünya halkları için ne ifade ettiğini anlatmak için de mücadele edilmesi gerektiğini kaydetti
İtalyan kadın hakları ve insan hakları savunucusu Laura Quagliuolo, Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin yürütülen süreci ANF’den Serkan Demirel’e değerlendirdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yıllardır tek taraflı ateşkes çağrıları yaptığını hatırlatan Laura Quagliuolo, kalıcı ve toplumsal bir barışın önündeki en büyük engelin tecrit politikaları olduğunu vurguladı. Laura Quagliuolo, barışın ancak toplumun yeniden inşasını esas alan, kadın özgürlüğünü merkezine alan bir yaklaşımla mümkün olabileceğini ifade etti.

Abdullah Öcalan’ın son 26 yılda birçok kez tek taraflı ateşkes çağrısı yaptığını belirten Laura Quagliuolo, 1993’ten 2015’e kadar uzanan bu sürecin görmezden gelinemeyeceğini söyledi. Abdullah Öcalan’ın yalnızca bir siyasi aktör değil, Kürt halkı için yol gösterici bir figür olduğunu ifade eden Laura Quagliuolo, “Barış sürecine gerçek anlamda katkı sunabilmesi için özgür olması gerekir. Bu, Türk devletinin barış yönünde atabileceği en güçlü ve en temel adım olur” dedi.
‘Siyasi tutsaklara yönelik ihlaller son bulmalı’
Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulamalarının aynı zamanda Türkiye’deki tüm siyasi tutsaklara dönük hak ihlallerinin bir yansıması olduğunu vurgulayan Laura Quagliuolo, cezaevlerinde çok sayıda siyasi tutsağın bulunduğunu hatırlattı. Barış ve toplumsal uzlaşma iradesinin ancak bu ihlallerin son bulmasıyla mümkün olabileceğini dile getiren Laura Quagliuolo, “Tüm insan haklarına saygı gösterilmeli, barış sürecinin ilerleyebilmesi için siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘Kadın vurgusu paradigmanın en güçlü yönü’
Abdullah Öcalan’ın paradigmasının en ayırt edici yanlarından birinin kadın özgürlüğüne yaptığı vurgu olduğunu belirten Laura Quagliuolo, özellikle son çağrılarda kadınların toplumun yeniden inşasında öncü rol üstlenmesinin altının çizildiğini söyledi. Bu yaklaşımın klasik barış süreçlerinden köklü biçimde ayrıldığını ifade eden Laura Quagliuolo, barışın yukarıdan dayatılan bir mutabakat değil, tabandan gelişen toplumsal bir süreç olarak ele alındığını kaydetti. Bu anlayışın; halklar, inançlar, diller ve kültürler arasında saygıya dayalı bir birlikte yaşamı hedeflediğini söyleyen Laura Quagliuolo, “Amaç ahlaki ve politik bir toplumun inşasıdır. Bu nedenle bu süreç halkın yararına olmalıdır” dedi.
‘Bombardıman sürerken buna barış denilemez’
Dünyadaki mevcut barış söylemlerine de değinen Laura Quagliuolo, Filistin örneğini hatırlatarak, “Bombardımanların sürdüğü, bir halkın haklarının yok sayıldığı bir duruma barış denilemez” dedi. Barışın uzun vadeli ve toplumu yeniden kurmayı hedefleyen bir süreç olması gerektiğini vurgulayan Laura Quagliuolo, Abdullah Öcalan’ın çağrısının da tam olarak bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
‘Öcalan çağımızın önemli filozoflarından biri’
Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin sıklıkla soyutlandığını ve siyasal bağlamından koparıldığını dile getiren Laura Quagliuolo, bunun bilinçli bir tercih olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’ı çağımızın en önemli düşünürlerinden biri olarak nitelendiren Laura Quagliuolo, demokratik ulus paradigmasının yalnızca Orta Doğu için değil, tüm dünya için büyük bir anlam taşıdığını vurguladı.
Bu fikirlerin siyasal ve tarihsel ciddiyetle ele alınmadığını belirten Laura Quagliuolo, “Bu düşünceler insanların zihinlerine ulaşmasın diye dışlanıyor. Çünkü gerçek bir değişim potansiyeli taşıyor” dedi.
‘Kadınlar ilk sömürgedir’
Kadın özgürlüğü eksenli yaklaşımın paradigmayı olağanüstü kıldığını ifade eden Laura Quagliuolo, ataerkilliğin tarihsel kökenlerine dair yapılan analizlerin son derece önemli olduğunu söyledi. Kadınların tarihte ilk sömürgeleştirilen kesim olduğunu vurgulayan Laura Quagliuolo, “Kadınlar hâlâ tam anlamıyla özgürleşmiş değil. Savaşların ve baskıların bedelini en ağır şekilde ödeyenler kadınlar oldu” dedi.
Jineoloji çalışmalarının bu noktada temel bir rol oynadığını belirten Laura Quagliuolo, bu yaklaşımın tarih, toplum ve bilimi yeniden düşünme imkânı sunduğunu ifade etti.
‘Önce iktidar sonra kadın özgürlüğü anlayışı yanlıştır’
Kadın özgürlüğünün ertelenemez bir mücadele alanı olduğunu söyleyen Laura Quagliuolo, kendini sosyalist olarak tanımlayan birçok yaklaşımın bu konuda yetersiz kaldığını belirtti. “Önce iktidar, sonra kadınlar” anlayışının doğru olmadığını vurgulayan Laura Quagliuolo, kadınların örgütlenmesi, öğrenmesi ve toplumun ihtiyaçlarını dile getirmesinin barışın toplumsallaşması açısından hayati olduğunu söyledi.
‘Uluslararası kamuoyu yeterince sorumluluk almıyor’
Kürt özgürlük hareketinin barış konusundaki ısrarının uluslararası kamuoyu tarafından yeterince anlaşılmadığını ifade eden Laura Quagliuolo, bu konuda daha fazla çaba gerektiğini dile getirdi. Özellikle gençler ve kadınlarla yeni bir paradigmanın mümkün olduğunun anlatılması gerektiğini belirten Laura Quagliuolo, bunun uzun soluklu bir mücadele olduğunu söyledi.
‘Öcalan’ın özgürlüğü için sorumluluk almalıyız’
Avrupa’daki insan hakları çevrelerine de çağrıda bulunan Laura Quagliuolo, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için somut adımlar atılması gerektiğini vurguladı. İtalya’nın Cenova kentinde Abdullah Öcalan’a vatandaşlık verilmesi için yürütülen girişimlere değinen Laura Quagliuolo, bu tür adımların hem barış süreci hem de paradigmanın anlaşılması açısından önemli olduğunu ifade etti.
Laura Quagliuolo, “Sorumluluk almalıyız. Yalnızca Öcalan’ın özgürlüğü için değil, bu paradigmanın Orta Doğu ve dünya halkları için ne ifade ettiğini anlatmak için de mücadele etmeliyiz” dedi.
HABER MERKEZİ









