Paris’te 12 yıl önce katledilen Leyla Şaylemez’in babası Abdulbari Şaylemez, Fransa’nın katliamda rolü olduğunu, tetikçi Ömer Güney’in cezaevinde öldürüldüğünü ve MİT’in rolünün açığa çıkarılmadığını söyledi
Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ile Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî) suikastla katledildi. Fransa, aradan geçen 12 yılda suikastın perde arkasındaki kişi ve kişileri açığa çıkarmadı.
Tetikçi Ömer Güney’in itirafları ve belgelerle olayın MİT tarafından organize edildiği ortaya çıktı. Ancak davanın 23 Ocak 2017’de gerçekleşecek duruşmasına 36 gün kala Ömer Güney’in cezaevinde (17 Aralık 2016) şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesiyle dava düştü.
Dosya kapsamında MİT üyelerinin itirafı ve Avrupa’da yeni suikast girişimlerine dair bilgilerin ortaya çıkmasıyla ailelerin ve avukatlarının girişimleriyle Nisan 2017’de MİT’in rolüne ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı. Ancak açılan ikinci soruşturmada da herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Dosyanın aydınlatılması için mücadelelerini sürdüren aileler ve Kürt kadınlar, asıl faillerin ortaya çıkarılması için bu yılda alanlarda olacak.
‘Bütün amacı adil bir demokrasi içinde yaşamaktı’
Katledilen 3 kadından bir olan Leyla Şaylemez’in babası Abdulbari Şaylemez, kızının mücadelesini ve verdikleri hukuk mücadelesine dair konuştu.
Kızının sisteme ve aile yapısına karşı itirazlarının daha küçük yaşlarda başladığını belirten baba Şaylemez, mücadelesinin ilk olarak 6 erkek kardeşine karşı başladığını ve sürdüğünü dile getirdi. Baba Şaylemez, “Genç yaşında verdiği mücadeleye baktığım zaman hayran kalıyordum. Yaşına rağmen bilinçli bir şekilde, demokrasi çerçevesinde, mücadeleci bir ruhla adım atması bizleri sevindiriyordu. Onu tanıyanlar da bu yönünden mutlu oluyordu. Çünkü bütün amacı insanların adil, demokrasi içinde yaşamasıydı. Enerjisi etrafına da yansıyordu. İnsanlar onunla gurur duyuyordu” diye belirtti.
‘Hedef alınıp katledildi’
Kızının baskılardan dolayı göç etmek zorunda kaldıkları Almanya’da eğitimine devam ettiğini söyleyen baba Şaylemez, “Her ne kadar burada eğitim görse de kendisini, ailesini ve kültürünü unutmadı. Katledildiğinde 25 yaşındaydı. Yeri geldiğinde aileyi güldüren, sevindiren bir yapıya sahipti. Hemen algılayan biriydi. O yüzden ailede de çevresinde de sevilen bir insandı. Katledildiği günden bu yana ailede moral ve coşku olmadı. Eksikliğini yaşıyoruz. Aileden bir can gitti, ister istemez eskisi gibi mutlu olunmaz. Leyla’yı neden kaybettiğimizi biliyoruz. Mensup olduğu halkın statü sahibi olmasını istediği için hedef alınıp katledildi” dedi.
Aradan geçen 12 yıla rağmen suikastın aydınlatılmadığına işaret eden baba Şaylemez, “Katledildiği günün akşamı uçakla Paris’e gittik ancak Fransız polisi adeta bizi sorguladı. Sanki şüpheli bizmişiz gibi sorguya alındık. Buna iki kez tepki gösterdim. Fransa devletinden de bu katliamda parmağı olan vardı bundan dolayı perde arkasını sakladılar ve bugüne kadar da açığa çıkarmadılar” ifadelerini kullandı.
‘Ömer Güney cezaevinde öldürüldü’
Tetikçi Ömer Güney yakalandıktan sonra dava hakimi ile aralarında geçen diyaloga dikkati çeken baba Şaylemez, şöyle devam etti:
“Hakim, Ömer’in beyninde tümör olduğunu ve ölebileceğini söyledi. Bunun üzerine kendisine ‘Gerçekten tümör var mı, yoksa bu planlı bir durum mu? diye sordum. Hakim de ‘Onu bilemiyorum’ cevabını verdi. ‘Ömer Güney’i cezaevinde öldürebilirler mi?’ diye sorduğumda da, ‘Ben bir şey diyemiyorum’ cevabını verdi. Bana göre cezaevinde öldürüldü. Fransa, bu katliamı açığa çıkarana kadar gözümüzde suçludur. Suçlu değilse failler bulunsun. Kısmen de olsa Fransa mahkemesi, yaşanan katliam için ‘terörist saldırı’ kararını verdi. Ömer Güney’le 2-3 kişinin daha bağlantısı olduğunu söylediler, bu bağlantılarla daha dava sürüyor.
‘MİT’in rolü aydınlatılmadı’
O dönem ‘çözüm süreci’ vardı. Çözüm olmasın diye katledildiler. Avukatların girişimiyle Nisan 2017’de MİT’in rolünün aydınlatılması için yeni bir soruşturma başlatıldı. Ancak aradan geçen 7 yılda bir ilerleme olmadı. Bu katliamların yaşanmaması için özellikle Kürtlerin örgütlülüklerini güçlendirmeleri gerekiyor. Biz yaşadık, başkası yaşasın istemiyoruz. Bu katliamların son olması için Kürt halkının bilinçlenip örgütlenmesi ve statüye kavuşması gerekiyor.”
Haber: Hamdullah Yağız Kesen-Abdulkadir Ayten\MA