“Mısır çiçeklerinden bir taçtır bu / oğlunun alnına koyduğu / senin bayramında / senin gününde, ana! / Haylazlıklarımı bağışladığın günlerdeki gibi / tıpkı o zamanlardaki gibi / işte geldim gene bugün / başımı göğsüne koymaya.”
Yukarıdaki dizelerin sahibi, şair, gerilla, komünist Marcelino dos Santos, birkaç gün önce, 11 Şubat 2020’de aramızdan ayrıldı. Böylece aslında Afrika ulusal kurtuluş hareketlerinin ve dünya sosyalist hareketinin 1960’lar kuşağının en önemli temsilcilerinden birini yitirdik. 1960’lardan bu yana Mozambik Kurtuluş Cephesi (FRELIMO) tarihinin her aşamasında rol üstlenen Santos, adeta bu tarihin de özeti gibiydi.
Her zaman kurucu
Marcelino dos Santos, 20 Mayıs 1929’da Firmindo ve Teresa dos Santos’un oğlu olarak doğdu. Babası, Mozambik Afrika Birliği’nin aktif bir üyesiydi ve aile politik bir aileydi. Dos Santos 1947’de Lizbon’daki Endüstri Enstitüsü’nde eğitimine devam etmek için Mozambik’ten ayrıldı. 1950’de, edebiyat dergisi Presence Africaine ile ilişkili yazarlar ve sanatçılar ile birlikte yaşadığı Paris’e gitti. Kalungano ve Lilinho Micaia takma isimleri altında şiirler yayınladı ve eserleri Lizbon’da iki antolojide yayınlandı.
25 Haziran 1962’de Tanzanya’nın başkenti Darüsselam’da bir araya gelen üç bağımsızlıkçı hareket, Mozambik Afrika Ulusal Birliği (MANU), Mozambik Ulusal Demokratik Birliği (UDENAMO) ve Ulusal Afrika Bağımsız Mozambik Birliği (UNAMI ) geniş tabanlı bir gerilla hareketi olarak FRELIMO’ya dönüştüğünde, Eduardo Mondlane ve Samora Machel ile birlikte kurucu üyelerden biri Dos Santos’tu.
Gerilla başlıyor
FRELIMO, baştan beri silahlı mücadeleye inanmakla birlikte, 600’den fazla köylünün öldürüldüğü Mueda katliamı sonrasında durum iyice netleşti ve Eylül 1964’te savaşa başladı. 1960’ların sonunda, artık “kurtarılmış bölgeler” yaratılmıştı. Bu bölgelerde FRELIMO, köylülerin yaşamını iyileştiriyor, kooperatifler kuruyor ve eğitim-sağlık hizmetlerini geliştiriyordu.
Böylece FRELIMO liderliği Marksist bir çizgiye oturdu. Sadece Afrikalılar da yoktu örgütte, çok sayıda beyaz ve melez üyeye de sahipti. Mondlane’nin Şubat 1969’daki katledilmesinden sonra önce üçlü bir önderlik yaşandı, sonra da Samora Machel başkan seçildi, Dos Santos da yardımcısıydı. 1969’da artık Mozambik’in üçte biri özgürleştirilmişti. 1970 yılında Portekiz Ordusu büyük bir harekât başlattıysa da başarılı olamadı. Nisan 1974’te Portekiz’de gerçekleşen ‘Karanfil Devrimi’nden sonra ise yapılan müzakereler sonucunda Haziran 1975’te Mozambik bağımsızlığına kavuştu. Machel başkan seçilirken, Dos Santos yardımcısıydı ve merkez komitesi genişletildi. Yine de Mozambik, uzun süre kontra örgütlerle uğraşmak zorunda kaldı. Irkçı Güney Afrika tarafından desteklenen RENAMO en tehlikelisiydi.
Yükseliş ve sabot
Sosyalist Mozambik, ücretsiz sağlık ve eğitimi genelleştirdi, Dünya Sağlık Örgütü’nün övgüyle karşıladığı kitlesel aşı programları uygulayarak bebek ölüm oranlarında yüzde 20’lik bir düşüşe yol açtı, okuma-yazma oranını yükseltti. Ancak 1982-1984 arasında Rodezya ve Güney Afrika’nın silahlı saldırıları ve RENAMO sabotajları durumu zorlaştırdı. Kooperatifler ve eğitim-sağlık kurumları çöktü, kırsal nüfus can güvenliği kaygısıyla kentlere yığıldı, üretim düştü. Bu süreçte Dos Santos, zaman zaman resmi görevleri bırakıp doğrudan sahada çalıştı.
1986’da Başkan Samora Machel, Güney Afrika rejiminin parmağı olan bir suikastla katledildi. Başkanlığa Joaquim Alberto Chissano seçildi. Eylül 1987’den sonra ise Dünya Bankası ve IMF ile ilişkiler başladı. 1989’da 5. Parti Kongresi’nde Marksist referanslar reddedilirken, dos Santos gibi Marksistler dışlandı. 1994’te çok partili seçimler yapıldı ve o günden bugüne dek FRELIMO her seferinde RENAMO’ya karşı açık farkla kazandı, ancak artık durum değişmişti.
Hep solda durdu
Buna karşın partinin sol kanadının temsilcisi olarak Dos Santos, sürekli eleştirel bir yerde durdu. “Bugün bile, herkesin refahını gerçekten sağlayabilecek sistemin ne olduğunu soracak olsak, bu açıkça sosyalizmdir” diyordu, “Mozambik’teki kapitalizm yaşadığımız bir süreç, ama sonsuza kadar değil.” “FRELIMO’nun artık tüm sosyal tabakaların bir partisi olduğunu ve kapitalizmle uyumlu olan ve olmayan insanlardan oluştuğunu kabul ediyorum. Ben ikincisiyim ve FRELIMO’nun yeniden dönüşümü için savaşacağım” diyordu dos Santos. Onun için en iyi tanımı ise tarihçi Yusuf Adam, yapmıştı: “Marcelino asla Frelimo’nun başkanı değildi. Yapması gereken işleri yaptı. Ama harika bir özelliği vardı: Lider olmayan bir liderdi.
Resmi bir şef olmadan liderlik yaptı o ve bu Marcelino dos Santos’a gerçekten borçlu olduğumuz bir şeydir.”
Sadece bu kadarıyla bile, 91 yaşında yitirmiş olduğumuz bu devrimci, bir saygı duruşunu hak ediyor olmalı…