• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
21 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

‘Liderin çağrısı devrimci bir görev’

21 Temmuz 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet
‘Liderin çağrısı devrimci bir görev’

Birinci Barış Grubu olarak Türkiye’ye gelen Yüksel Genç, ‘Barışçıl siyasal demokratik mücadelenin parçası olmanın bedelini ödeten siyasal aklın kendisi dönüşmediği sürece gerillanın aynı bedelleri ödemesini istemek haksızlık’ dedi

Helin Ok

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrasında PKK, 12. Kongresini toplayarak kendini feshetmişti. Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’da, yaptığı videolu çağrı ile demokratik toplumun inşasına dair iradesini ve kararlılığını yinelemişti. 11 Temmuz’da 30 kişilik “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” Federe Kürdistan Bölgesi’nin Silêmanî kentinin Dukan nahiyesine bağlı Casenê Mağarası’nda tarihi bir adım atarak silah yakma töreni düzenledi.

Abdullah Öcalan’ın 1993 yılından bu yana geliştirdiği barış çabaları bugüne kadar muhatapsız kaldı. 1999 yılında Birinci Barış Grubu olarak kamuoyu tarafından bilinen süreçte bir grup gerilla Kandil’den gelerek Abdullah Öcalan’ın çağrısına cevap verse de, gelen grup üyeleri tutuklanmış ve cezaevine konulmuştu. Birinci Barış Grubu’nda yer alan Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, gazetemize o dönemde yaşananları anlatarak yeni sürece dair değerlendirmelerde bulundu.

Geldikleri dönemin kaotik bir ortama sahip olduğunu dile getiren Genç, “Bir yandan PKK Lideri Öcalan esir düşmüş Türkiye’ye getirilmişti, öte yandan Kürtlerin linç edildiği korkunç görüntüler vardı. Bu atmosferde militanlar oldukça radikal şiddet eylemlerine yönelecek bir motivasyon içindeydiler. Tüm bu büyük şiddet dalgasını durduran kişi yine Sayın Abdullah Öcalan oldu. Kürt meselesinde çözümün siyasal araçlarla ve demokratik yollarla mümkün olduğunu anlattığı İmralı savunmaları hem PKK‘de, hem Kürt meselesine bakışta, hem de Türkiye’nin Kürt meselesi ile ilişkisinde farklı bir pencere açtı” dedi.

‘Çağrıya uymak bir onur’

Abdullah Öcalan’ın iyi niyet adımı olarak gerilladan bir grubun Türkiye’ye gelmesi çağrısına dair duygularını aktaran Genç, “Günün sonunda biz sekiz arkadaş seçildik. Silahlarımızla birlikte Türkiye’ye gidecek, Kürt meselesinde barışçıl çözümü geliştirmek üzere bir iyi niyet adımı olarak geldiğimizi deklare edecektik. Gerilla için kuşkusuz silahını bırakmak ancak iki koşulda mümkündür ya yaşamını yitirdiğinde ya da mücadelesi sonuca ulaştığında. Bu çok farklı bir durumdu. Yıllarca savaştıklarına silahınla gidip silahı bırakmak çok tuhaf ve zor bir duygu hanesi oluşturmadı desem yalan olur. Ancak bir gerilla için liderinin çağrısına uymak hem bir onur kabul ediliyor hem de devrimci bir görev kabul ediliyordu” diye konuştu.

Türkiye’ye geliş süreci

Geliş sürecinde güvenlik önlemlerini kendi imkânlarıyla aldıklarını dile getiren Genç, “Yola çıkışımız gerilla basını tarafından anında dünya medyasına duyuruldu. Bu aynı zamanda sağ salim eylemi gerçekleştirmemizin teminatı oldu. İndiğimizde yüzlerce askerin mevzilendiğini gördük. Biz onlara gerillanın, eğer çözüm imkânları gelişecekse silahları bırakabileceğini göstermek için geldiğimizi söyledik. Dört gün süren gözaltının sonunda tutuklandık. Aslında yola çıktığımızda olağan beklenti bu adımı bozmak isteyenlerin hamleleri sonucu öldürülme olasılığımızdı, tutuklanmak iyi ihtimaldi ve biz tutuklandık. Bizim gelişimiz tamamen Sayın Öcalan’ın çağrı ve inisiyatifi ile gelişmişti. Devletle gerçekleşmiş herhangi bir müzakere sonucunda ortaya çıkmış bir durum değildi. Dolayısıyla hiçbir güvenceye sahip değildi. Şimdiki adım müzakereler sonucunda ortaya çıkmış bir duruma karşılık yapılan çağrı ve cesur bir adım içeriyor” dedi.

‘Toplumsal barışı hedefledik’

Kürtlere dönük psikolojik bariyerin oldukça yüksek olduğunu söyleyen Genç, “Hepimiz üyelikten ceza aldık, ceza bitiminden sonra tahliye olduk. Pek çok çevreyle iletişim kurmaya, Kürt meselesinin demokratik çözümüne dair anlayışımızı anlatmaya dönük etkinliklerde bulunduk. Gerillaya, PKK’ye, Kürtlere dönük oluşturulmuş önyargıları kırmaya çalıştık ve Türkiye safında büyük bir toplumsal barış hareketi kurmayı hedefledik” diye belirtti.

‘Barışın bedeli ödendi’

Kürt meselesinin çözümüne dair barış yolunun, silah dışında dönüştürücü bir güç olduğunu göstermek istediklerinin altını çizen Genç, şunları aktardı: “Yürüttüğümüz barış çalışmaları, yazdığım barış yazıları, yaptığım gazetecilik, her şey zor, kritik zamanlarda suç olarak tariflendi. Hedef haline geldim, geldik. Siyasal hayatta var olmamız alabildiğine güçleştirilebildi. Aslında biz yaşadığımız durumu barışın ödenmesi gereken bedel olarak görmeyi tercih ettik ve bana kalırsa barışın bedeli ödendi, bundan sonra ödenmemeli.”

26 yıllık süreçte toplum yapısı

O yıllara dair toplumsal nefretin bu kadar derinleşmediğini aktaran Genç, “Toplumlar arası ilişki o yıllarda bu denli zehirlenmemişti. Aradan geçen 26 yıl içinde on binlerce gerilla ve asker aynı zamanda sivil yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin ortaya çıkardığı ayrışmaların etkilerini görmek gerekiyor. Siyaset halklar arasında tercihen bir kutuplaşma ve nefret dengesiyle sistematikleştirmemişti. Kürt meselesinin boyutlarından devletin suçlarından haberdar olmayan geniş bir kitle vardı. Şimdiyse Kürt meselesini çözüldüğünü sanan savaşın TSK devlet tarafından kazanıldığını sanan, PKK’nin zaten bitmiş olduğunu sanan, bir haber kalan ve kalmayı tercih eden bir toplum tabakası mevcut” olduğunu dile getirdi.

‘Tarihi deklarasyon’

Kürt meselesinin çözülmesinin bölgesel bir güç olarak deneyimlenmesine neden olan gelişmelere dair konuşan Genç, “Türkiye açısından hem bir fırsat kapısı hem bir risk kapısı olarak ortaya çıkmış durumda. Tüm bu gelişmeler ve farklılıklar devletin Sayın Öcalan’la görüşmesini, müzakere yürütmesini ve ortak bir çözümü tartışmayı mümkün kıldı. 27 Şubat deklarasyonu oldukça tarihi idi. Devletle Öcalan arasındaki tartışmaların sonucunda ortaya çıkan bir mutabakat metni olarak aslında öngörülen çözümün ana içeriklerini görmek mümkün. İkinci önemli adım PKK’nin fesih ve silahsızlanma kongresi oldu. Son büyük adım ise PKK’nin silahları imha ederek siyasal demokratik çözüm sürecinin bir parçası olacağını gösteren radikal adım idi. Barış ve Demokratik Toplum Grubu olarak gerillanın kendini dönüştüreceğini de anlamamızı sağlayan bu adım, Kürt meselesinde 200 yıllık şiddet döngüsünün aşılmasında da oldukça tarihi nitelikler taşıyor” ifadelerini kullandı.

‘Siyasal akıl kuşkusuz kazanacak’

Silahsızlanma sürecinde gerillaların hukuksal anlamda güvenliklerine ve yasal haklarına değinen Genç, sözlerini şöyle bitirdi: “Şimdi pek çok insan silahlarını yakan gerillaların neden Türkiye’ye gelmediğini sorabilir. Bunun yanıtının bir kısmı bizim hikâyemizde gizli. Barışçıl siyasal demokratik sivil mücadelenin parçası olmanın sürekli bedelini ödeten hukuksal, bürokratik ve siyasal aklın kendisi dönüşmediği sürece gerillanın aynı bedelleri ödemesini istemek haksızlık. Örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yaşam özgürlüğü, kimliğinin tanımlanma hakkı, eşit yurttaşlığın gereklerine uygun dönüşüm hakkı mutlaka sağlanmalı. Güvencesiz ortam, çözümsüz kılmak istenen ortamdır. O yüzden hızlı bir biçimde silahsızlanma müzakeresinden Türkiye’nin çoğulcu yapısına uygun yeni toplumsal sözleşmesine kadarki süreç cesaretle planlanabilmeli ve hayata geçirilebilmeli. Meclis Komisyonu‘nun kanunen kurulması bu anlamda oldukça kıymetli olacaktır. Silahsızlanma çözümün ve yeni Türkiye’nin en önemli şansı haline getirecek, siyasal akıl kuşkusuz kazanacaktır.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Süveyda’da yaşananların perde arkası!

Sonraki Haber

‘Kürtçe dolaşmak istiyorum’

Sonraki Haber
‘Kürtçe dolaşmak istiyorum’

‘Kürtçe dolaşmak istiyorum’

SON HABERLER

Casenê Kantonu ya da tarih sahnesi

Casenê Kantonu ya da tarih sahnesi

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

‘Kürtçe dolaşmak istiyorum’

‘Kürtçe dolaşmak istiyorum’

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

‘Liderin çağrısı devrimci bir görev’

‘Liderin çağrısı devrimci bir görev’

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

Süveyda’da yaşananların perde arkası!

Süveyda’da yaşananların perde arkası!

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

Özerk manzaralar: Yol filminde dağlar

Savaşsızlığı özlemek: Gitmek: Benim Marlon ve Brandom

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

Zulme Karşı Direnmek

Komisyonun ilk durağı Öcalan olmalıdır

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

‘Süper Talan’a karşı ortak mücadele

‘Süper Talan’a karşı ortak mücadele

Yazar: Yeni Yaşam
21 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır