Payîzava’nın Şamanis Mahallesi’nde şu anda işletimi durdurulan kömür madeninin tamamen bir yaşam alanının üzerine kurularak insanların göçe zorlanmasına neden olduğunu söyleyen WAN Eko-DER Eşsözcüsü Dilek Akdağ, ‘Orası artık insan, hayvan ve bitkiler için bir yaşam alanı durumunda değildir’ dedi
Kürdistan’da ardı arkası kesilmeyen özel savaş politikaları kapsamında, “maden” adı altında yapılan çalışmalarla doğa hedefte. Wan’ın Payîzava (Gürpınar) ilçesinde Şamanis (Topçu Değirmeni) Mahallesi, maden çıkarma faaliyeti için boşaltıldı. Maden faaliyetlerinin başlaması ile mahalle sakinleri, topraklarından koparak göçe zorlandı. Kömür madeninin çevreye ve doğaya verdiği zarar ise sayılamayacak kadar büyük ölçüde.
Wan Eko-DER Eşsözcüsü Dilek Akdağ yürütülen maden çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Payîzava’da yürütülen kömür madeni çalışmalarını, AKP’li iş insanı Veysi Ürün’e ait olduğunu savunan Dilek Akdağ, “Bu kömür madeni, doğada çok ciddi tahribatlar yaratmaktadır. Köy sakinlerinin içme suyuna verilen zararı gözlemledik. Orada bulunan şantiyenin çevreye, doğaya ve insanlara çok büyük yıkımlar yarattığının farkındayız. Maden ocağı, 2022 yılında kuruldu. 1990’lı yıllardan önce bir kömür ocağı faaliyeti varmış, fakat 1990’lı yıllarda durdurulmuş, 2022 yılında Vefa Maden işletmesinin devreye girmesiyle orada tekrar kömür madeni kurulması ve işlenmesine başlandı” dedi.
‘Orası artık insan, hayvan ve bitkiler için bir yaşam alanı durumunda değil’
Maden ocağının tekrar kurulduğu dönem yapılan açıklamalara değinen Dilek Akdağ, “Vefa grubunun o dönem yaptığı açıklamalar, ‘biz yeraltı çıkarmayacağız, çıkardığımız yerlerin üzerini tekrar kapatarak ağaçlandıracağız’ yönündeydi. Çevreye zarar veremden kömür çıkaracaklarını ifade ediyorlardı. Fakat bugüne baktığımızda dereler, meralar, hayvanlar çok büyük bir zarar görmekte. Kömür tozunun dereye dağılmasıyla hayvanların içme suyu kirlenirken, o kömür tozunun toprağa karışmasıyla da meralar kullanılmaz hale geliyor. Ekosistemin dengesi de bozulmuş oldu. Bunların yanı sıra orada yaşayan insanlarda bundan zarar görebilirler. Bilindiği üzere köy tamamen boşaltılarak maden kurulmuştur. Orası artık insan, hayvan ve bitkiler için bir yaşam alanı durumunda değildir” sözlerini kullandı.
‘Yaşanabilecek hasarı görmüyorlar’
Maden ocağı için boşaltılan mahallenin AKP’li iş insanı Veysel Ürün’ün kendi mahallesi olduğunu kaydeden Dilek Akdağ, şu ifadeleri kullandı:
“Köyde göç ettirilenler, Veysel Ürün’ün kendi akrabalarıdır. Kapitalizm öyle bir noktada ki, baktıkları yerde orada yaşayan insanları, hayvanları, bitkileri umursamıyor. Sadece maddiyat odaklı ele alıyorlar. Yaşanabilecek hasarı göremiyor, ya da kulak ardı ediyorlar. Şu anda yaşananları özel savaş politikaları olarak görüyoruz. Çünkü ‘doğa ve insan bir bütündür ve bir arada yaşayabilirler’ diye düşünüyoruz. Eğer oradaki insanlar için faydalıysa ve yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Ama orada ağır bir tahribat yaratmadan. Orayı koruyarak bir çalışma yürütülebilirdi. Çok kazanmak adına insanı, hayvanı, doğayı, suyu düşünmüyorlar. Tahribata sonuna kadar devam ediyorlar.”
‘Zorunlu göç sosyal çöküntü yaratır’
Maden faaliyetleri sebebiyle yaşanan zorunlu göçün sosyal bir çöküntüye yol açacağını vurgulayan Dilek Akdağ, “Bir insanın olduğu yerden başka bir yere göçü, kişinin kendi yapısında ister istemez bir çift kişilik yaratabilir. Kişinin gittiği yere uyum sağlaması çok uzun bir zamana yayılabilir. Maddi boyutuyla düşünüldüğü zaman göç eden kişi ucuz iş gücüdür ve emeğine denk gelmeyen bir kazançla kendisini idame etmeye çalışmak durumunda kalır. Bu da bir çöküntüdür. 1990’lı yıllarda başlayan sosyal çöküntü günümüze kadar devam etmekte” diye konuştu.
‘Halkın ve ekolojistlerin itiraz hakkı da elinden alınacak’
Maden çalışmalarının Kürdistan’da yoğunlaşmasının ekonomik kaygıların yanı sıra bir özel savaş politikası olduğunu vurgulayan Dilek Akdağ, “Kaldı ki bir tek Kürdistan’da yapılmıyor bu çalışmalar Türkiye’nin dört bir tarafında yürütülüyor. Batı illerinde turizm ve madencilik adı altında sömürü devam ederken, Kürdistan’da bu sömürü, ‘özel güvenlik’ adı altında yapılıyor. Yeni çıkarılan bir torba yasa var. Bu yasanın bizdeki adı ‘ekoloji kırım yasası’. Çevreye, doğaya bir savaş açılmış durumda. Örnek vermek gerekirse, HES’lerle su canlıları katlediliyor, ormanlık alanlar enerji ve inşaat projeleriyle yok ediliyor, zeytinlikler hedef alınarak maden çalışmalarına açılıyor. Bunlar devam ederken yeni çıkarılacak olan torba yasa Meclis’ten geçtiği takdirde halkın ve ekolojistlerin itiraz hakkı elinden alınacak” sözleriyle doğanın tehlikede olduğuna dikkat çekti.
Payîzava’da sürdürülen kömür madeniyle ilgili durdurma kararı olduğunu paylaşan Dilek Akdağ, “Wan Barosu Ekoloji Komisyonu’nun bakanlıkla yaptığı görüşmeler sonucunda kömür alanı kapatılarak para cezası verilmişti. Fakat aldığımız son bilgilere göre, kapatılma durumu olmadığı gibi maden işletmesi faaliyetleri devam etmektedir. Biz sonuna kadar bunun takipçisi olacağız” diye konuştu.
Haber: Memihan Zeydan \ JINNEWS