• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
6 Ekim 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Manifesto zihniyet dünyasında büyük hesaplaşmadır

5 Ekim 2025 Pazar - 23:00
Kategori: Forum, Manşet
Manifesto zihniyet dünyasında büyük hesaplaşmadır

İlksel işbölümüne dayalı farklılaşmayla gelişen kadın ve kastik katil ayrışması, komün ve devlet ayrışması, bu ayrışmanın sosyolojik tahlilinin yapılarak özgürlük mücadelesinin temellendirilmesi, Apocu özle gelişen demokratik sosyalizmin temelini oluşturur

Dilzar Dîlok

Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunda bir hesaplaşma vardır. İlksel ve öz anlamında komün kavramına karşılık gelen toplum ile toplum kırım uygulamalarının ilk şekillenişi ve devletin ilk hücresi arasında bir hesaplaşmadır. On binlerce yılın hesaplaşması buradadır. Okuyucu bu yılların hesaplaşmasında yerini belirlemezse, ateşe su taşıyan karınca kadar dahi olmanın bilinci ve zihinsel eylemine yönelmezse, doğru yerde olması, hakikatçi olması mümkün olmaz. Mesele bir tarafta olmanın basit tutumundan ötedir. Büyük hesaplaşma en başta kadınla erkek arasındadır. Aynı anlama gelmek üzere komünle devlet arasındadır. İnsanlık ile kastik katil arasındadır. Doğanın anlamlı bir parçası olarak insan ile insan kırım zihniyeti arasındadır.

Tanımlar, taraflar bellidir. Belli olmaktan da öte daha da belirginleşmiştir, kadın eksenli toplumsallaşmanın, anacıl klanların tarihi 5 bin yıldan çok öncesine, 30 bin yıl öncesine uzanmaktadır. On bin yıl önce insanlığın yaşadığı sorunun kaynağına gidip sorunu anlama çabası vermek ve bugünün algılarını sarsabilmek, hâkim düşünce sisteminin zincirlerine takılmadan on binlerce yıl öncesine giderek insan olmanın zorluklarını, özgür insan olmanın bedelini, direnişini hissetmeye-anlamaya çalışmak ve tarihi bu temelde yorumlamak gayret ister. Bu gayret, toplamda bir özgür toplumsallık iradesidir, bu iradenin eyleme dönüşmesidir. Kolektif olması en fazla bu yanından kaynağını almaktadır. İnsanın tarihsel toplumla bağ kurabilmesi insanın en anlamlı kolektif eylemidir. Bugün yan yana olsa dahi birbirinden koparılan ve birbirinin dünyasına giremeyen insan gerçeğine sırtını çevirmek ve on binlerce yıl öncesinden yapılmış bir taş sütuna baktığında o zamanların insanlarının dünyasına girebilme iddiası ve azmidir.

Kadın ile erkek arasındaki işbölümüyle gelişen farklılaşmanın fark olmaktan çıkarılarak karşıtlaşmaya dönüştürülmesi, giderek kadın etrafında oluşan toplumsallığın karşıtına dönüşerek yönünü devletleşme-sınıflaşma ve egemenlik eksenine çevirmesi tahlil edilerek hesaplaşmaya girişilmiştir. İlksel işbölümüne dayalı farklılaşmayla gelişen kadın ve kastik katil ayrışması, komün ve devlet ayrışması, bu ayrışmanın sosyolojik tahlilinin yapılarak özgürlük mücadelesinin temellendirilmesi, Apocu özle gelişen demokratik sosyalizmin temelini oluşturur. Aynı anlama gelmek üzere manifestonun paradigmatik yanını oluşturur.

On binlerce yıl önce ortaya çıkmış olan ve ilksel olduğu için, bugün de aynı anlamda-etkide yaşanması ve buradan yola çıkarak tüm toplumsal sorunların, bugün insanlığın sorunlarının tanımlanması da ele alınan noktanın insanlık tarihinin adeta tersine dönüm noktası olduğunu gösterir. Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunda dünya insanlığının yaşamsal ve anlamsal baş aşağı gidiş noktasının koordinatları tespit edilmiştir. Evrenseldir. Sorunu kadar çözümü de evrensel olmak zorundadır. Bu misyonla yola koyulmayı ve bu misyonla yürüyüşe anlam vermeyi gerektirir. Kendisi geçmişe ışık tutarken bugüne ve geleceğe de ışık tutmamızı ister. Bunu sağlayabilecek bilinci ve iradeyi yaratır. Kadın ve erkeği 30 bin yıl öncesinden ele alarak bir hesaplaşma içine koyarken bugün kadının özgür olmasının şartını da ortaya koyar. Kadın özgürlük mücadelesinin insanın, doğanın ve tüm toplumun özgürlüğü için ne kadar gerekli olduğuna dikkat çeker.

Parçalanmış kişilik gerçeğini aşmak ve özgür-bütüncül birey inşasına yönelmek, anlamlı bir varoluşun temel gerekliliğidir. Sosyalist ilkeler temelinde kişinin kendini yaratması, tarihsel toplumun özgürlük ilkelerini, insan toplumsallığının kadın etrafındaki varoluşsallığının anlaşılmasını ve güncellenmesini gerekli kılar. Bunun için kendine, zihniyetine özgürlük temelinde emek vermek, insanlığın ilksel sorunlarını dert edinmek ve bunu yapabilmenin bugünün sorunlarını aşmanın kökenine yerleştiğini bilmek gerekir. Bireyin bu temelde kendini inşası da toplum olarak yaşayabilmesinin koşullarını oluşturur. Bireyi kolektif birey yapar. Yapıcı, inşacı kolektif birey olmak, sosyalist birey olmakla senkronize olan kavramlaştırmalardır. Bugün hâkim sistem içindeki bireyler için dile getirilen “ailenin sorumluluğu” tanımlaması, bireyi özgürlüğünden ve toplumsal varoluştan koparmanın hem örtüsü hem de silahı haline gelmiş durumdadır. ‘Özgür bireye ve topluma doğrultulmuş olan bu silahı nasıl etkisiz kılabiliriz’ sorusuna verilecek cevap da nasıl yaşanacağına verilecek cevapla eşdeğerdir. Aile kavramını çözümlemek büyük devrimsel cesaret gerektirir. Birçok devrimcinin aile kavrayışından kaynaklı yetersiz devrimcilik duruşundan çıkamadığı tarihten bilinir. Yine birçok devrimcinin reddettiği aileye-yuvaya dönerek kendi devrimsel emeklerini nasıl anlamsızlaştırdığı da biliniyor. Kadına nasıl bir eş (karı) olacağını ve kaç çocuk doğuracağını söyleyen-hükmeden herhangi bir sistem ya da anlayış, toplumsal özgürlükten payını almamış demektir. Bu sistemler dahilinde yaşama da bireyin kendi özgürlüğüne verdiği anlamın aynası olmaktadır. Tarih araştırmalarını derinleştirerek ailenin mülkiyetle, kadının köleleştirilmesiyle bağını daha derinliğine görmek ve toplumun temel yapıtaşını doğru tanımlamak gerektiği de yine devrimcilerin görevidir. Bu, kendinden başlamak üzere büyük mücadele vermeyi gerektirir.

Önder Apo’nun tüm bu konulara verdiği cevaplar vardır. Bu cevaplar tarihseldir ve bizim de kendi yaşamlarımızı sorgulamamız için önemli parametreler oluştururlar. Fakat Önderliğin verdiği cevapları bizim doğru bulmamız ya da tekrarlamamız, bizi özgür yapmaz. Tekrar, bir şeyin bilgisini verme temelinde anlam teşkil edebilir ancak kendi başına uygulamak anlamına gelmez. Öğretmenler öğrendiklerini öğrencilerine mütemadiyen aktarırlar, tekrar ederler, öğrenciler öğrenir-değişir. Ancak aktardıkları öğretmenin yaşamını değiştirmez. Özünde tekrar, ezber tarzını yaratması gerçeğinden hareketle, yeterli bir öğreticiliği de ifade etmeyebilir. 40 yıl imamlık yapan, tanrı ve peygamber mesellerini ezberleyip tekrar eden hiçbir bireyin tanrı ya da peygamber olduğu görülmemiştir.

Önder Apo gibi özgür birey olmak için kendi hayatlarımızda doğru sorular sormak, doğru cevaplar vermek ve Önderlik doğrularını uygulamak esas yapıcı eylem olabilir. “Yanlış hayat doğru yaşanmaz” sözü bilinir ve çokça tekrar da edilir. Ancak bunu çokça söylemiş olmak, söyleyeni yanlış yaşamdan kurtarmaya yetmez. Bu sözü Adorno’ya söyleten, çıkışına vesile olan Auschwistz aklı bugün ortadan kalkmış değildir. Ki Gazze’de yaşanan bundan çok farklı değildir, tersine tam da bunun devamıdır. Gazze geçen yüzyılın Auschwitz’idir. Kürt gerçeğinde de benzer örnekler çoktur. Önderliğin “Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır” sözünü tekrarlayıp bol bol kullanmak, kapitalist sistem içinde sistemin ona sunduğu herşeyin esaretinde yaşamak, yaşamında hakikatten ve özgür yaşamdan kopan bir duruş içinde olmak, ancak kapitalist modernite ezberinin fazlasıyla yozlaşmış halinin temsilciliğinin kanıtı olabilir. Bu anlamda ezber, hâkim düşünce biçimlerinin özgür toplumsallığa kurduğu bir tuzaktır. Ezber, tanrı kul ikileminin tam ortasında olmaktır.

Özgür olmak ise ‘allahın kulu olma’yı reddetmekle başlar.

Bu noktada Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu, bizleri bir yol ayrımına getirir. Sıradan okumalar ve geçici etkilenmelerle ve hatta kimi ezberlerle tüketmek, yolun bir tarafıdır. Özce yol mahrumu olmayı ifade eder. Okurken insanı, toplumu, evreni, tarihi okumaya çalışmak, bilgeler gibi yazdığı tüm kitapları suya atmak ya da tüm eserlerini yakmak gerekir. Zihniyet devriminde gelinen yol ayrımında hak yolunu bulmak, gönül gözünü zihin gözüyle bir kılmayı gerektirir. Birini açıp öbürünü kör etmek, doğru ve güzel görmeyi engeller. Öğrenmeler bütünlük ihtiva eder ancak başka düşünce yapılarına dayanarak Apocu öğretiyi anlamak da mümkün değildir.

Bu anlamda Önderlik Manifestosunda doğru ve güzel bulunanları alıp sürekli tekrarlama, geri kalanını önemsememe ya da öteleme yaklaşımı kişinin en başta kendine yaklaşımıdır ve bunu Önderlik gerçeğine uygulamak hiç kimseye kazandırmaz. Önderlik gerçeği parçalanamaz, parçalanarak anlaşılamaz. Sadece bir köşesinden güzel bir söz bulup tutunmak yetmez. Bir köşesinden tutulsa bile bir bütün anlaşılmayı, bir bütün kavranmayı, özgür iradenin inşasına vesile olmayı, özgür eylemin gelişmesini gerektirir.

Önderlik gerçeği, bir kadın güzelliğindedir, bütünlüklü anlamayı ve hissederek onunla yaşamayı gerektirir. Gözünü-dudağını ya da vücudunun bazı kısımlarını güzel bulup onu anlatmak kadını anlatmak-anlamak değildir, güzeli görme anlamına da gelmez, tersine kadını parçalamak anlamına gelir. Önderlik manifestosu da böyledir. Kapitalist sistemin mengenesi içinde bu parçalanmışlığı aşmaya çalışmak benzersiz bir özgürleşme çabasıdır. Parçalılığı aşma, bütünleşme ve kolektif irade yaratma temelinde manifesto anlaşılabilir. Aksi tarzda iyi niyetle de yola çıkılsa, tekrar eden, salt ezberleyen, parçalayan, kendine göre yarım anlamlar oluşturmaya çalışan yaklaşımlar, Önderliği anlamamaktır, ötesi Önderliği anlamak istememenin nişanesidir. Bu noktada durmak, Önderliğin “beni neden anlamak istemiyorsunuz” sorusuyla gelen tespitinin-eleştirisinin de kaynağını oluşturur.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

bizim büyük suskunluğumuz

Sonraki Haber

Yürüyen günler, buzu çatlatan adımlar…

Sonraki Haber
Yürüyen günler, buzu çatlatan adımlar…

Yürüyen günler, buzu çatlatan adımlar…

SON HABERLER

İsrail’in Gazze saldırılarında iki yılda 20 binden fazla çocuk öldü

İsrail’in Gazze saldırılarında iki yılda 20 binden fazla çocuk öldü

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ekim 2025

İsrail müzakere heyeti, Trump’ın Gazze planı için Mısır’a gidiyor

İsrail müzakere heyeti, Trump’ın Gazze planı için Mısır’a gidiyor

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ekim 2025

İHD’den ‘Beyaz Toros’lu tişörtlere tepki: Bu bir nefret suçudur

İHD’den ‘Beyaz Toros’lu tişörtlere tepki: Bu bir nefret suçudur

Yazar: Yeni Yaşam
5 Ekim 2025

Çiğdem Doğu: Kadınlar kendi sözleşmesini yapmalı

Çiğdem Doğu: Kadınlar kendi sözleşmesini yapmalı

Yazar: Heval Elçi
5 Ekim 2025

Yürüyen günler, buzu çatlatan adımlar…

Yürüyen günler, buzu çatlatan adımlar…

Yazar: Bedri Adanır
5 Ekim 2025

Manifesto zihniyet dünyasında büyük hesaplaşmadır

Manifesto zihniyet dünyasında büyük hesaplaşmadır

Yazar: Heval Elçi
5 Ekim 2025

bizim büyük suskunluğumuz

bizim büyük suskunluğumuz

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
5 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır