Süveyda, Dürziler için Kobanê’dir, Şengal’dir. Kentin düşmesi Levant’ta Suriye-Şam, Lübnan, İsrail-Filistin, Ürdün’de nüfusları olan Dürziler için büyük moral yıkımı olacaktır. Süveyda ayakta kalırsa Dürziler kader eşiğini aşıp geleceği kazanacaktır.
Mehmet Ali Çelebi
Süveyda ateşkesi bıçak sırtında. HTŞ ve cihadistler Aralık 2024’ten beri bir strateji uyguluyor. Bölge ülkelerinin desteğiyle plana sadık ilerliyorlar. Bu plan şu: Cihadist anlayışta ganimet ve tek mezhep önemliydi. İç savaşta cihadistlerce Arap Alevilere karşı büyük nefret biriktirilmişti. Şam düşüp Beşar Esad Moskova’ya kaçtıktan sonra tutunma telaşı içinde Alevi kentleri Lazkiye, Tartus, Banyas beklemeye alınmıştı. İlk sıraya Aleviler konmuştu. Çünkü Aleviler, Esad oligarşisiyle özdeşleştiriliyor, kara propaganda yapılıyordu. HTŞ Şam’ı toparladıktan sonra Mart 2025’te harekete geçilmişti. Camilerde cihad çağrılarıyla farklı kentlerden silahlı yapılar sürü halinde seferber edilmişti. Savunma Bakanlığı’nda bazı isimlerin de işin içinde olduğu ortaya çıkmıştı. Katliam ve tehcirin ardından BM, Adalet Divanı, UCM harekete geçirilmeyince, Trump-Thomas Bararck ve NATO ülkeleri Şara’ya yollar açınca cesaretleri arttı ve rotaya Süveyda-Dürzler alındı.
Son sırada Kürtler olacaktı. Yani kantonlar yok edilecek, Kürtler, Asuri-Süryaniler, Ermeniler ezilecekti. Bu yönünde imalar basına yansıyordu. Kürtler neden sona bırakılmıştı? Çünkü farklı halkların çocuklarından oluşan kanton güçleri IŞİD’e karşı da bölgesel aktörlerin saldırılarına karşı ayakta kalmışlardı. İlk önce Kürtlere saldırırlarsa; endişeye kapılacak Dürziler, Aleviler ve diğer halklarla ittifak gelişmesinden, direnişin sonuçlarından ürkmüşler, Şam’a yürüme seçeneğinden korkmuşlardı.
Dürzilere ilk saldırı nisan sonunda peygambere hakaret iddiasıyla Şam’da Dürzi mahallelerinde başlatılmıştı. Yol kesme, işkence, gözaltı gerilimleriinn ardından cihad çağrılarıyla 13 Temmuz 2025’ten itibaren de çok sayıda kentten silahlı cihadisler seferber edilmiştir. Tekbirle Süveyda’ya girilmiştir. Üniforma olmasa da canlı yayınlarda bazı şeyleri ağzından kaçırıyorlardı. Örneğin orduda asker olduğunu, Azez’en bir grup olarak geldiklerini ağzından kaçırıyordu. Neden diye sorulunca Süveydalıların Müslüman olmadığını söylüyordu. Yani Suriye’nin en kuzeyinden Kilis sınırındaki Azez’den en güney ucundaki Süveyda’ya geçmişlerdi. HTŞ Şam-Süveyda, Dera-Süveyda yolunu açmıştı. Oysa çok yerde TSK üsleri ve kontrol noktaları vardı. Durdurulabilirlerdi. Mesela Kürt bir grup gitmeye kalksa kontrol noktalarında neler olurdu?
SOHR raporlarına göre çocuklar, kadınlar, gençler idam edilmişti. 22 Temmuz’da basında bir video yayınlandı. Kendileri çekmişlerdi. Rehin alınan gençler caddede peşpeşe sıraya dizilmiş halde yürütülüyor, ardından yere yatırılıyorlar. Tebir getiren çok sayıda cihadist, Dürzi gençleri otomatik silahlarla tarayıp katlediyor.
HTŞ-Savunma Bakanlığı “askeri üniforma giyen kimliği belirsiz bir grup tarafından Süveyda şehrinde işlenen ağır ve şok edici ihlaller” deyip soruşturma komitesi kurulduğunu belirtirken, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra bile “İhlalleri gerçekleştiren hiç kimseye, Savunma Bakanlığı’na mensup olsa bile, müsamaha gösterilmeyecektir” demek zorunda kalmıştır. (SANA Türkçe/22.07.2025)
Amman, ateşkes
İsrail’in Suriye’de HTŞ hedeflerini vurmayı sürdürmesi ve ABD Dışişlerinin telefon trafiği sonrası gözler Ürdün’ün başkenti Amman’daki görüşmelerdeydi. Son ateşkes Amman toplantısıyla oldu.
ABD Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, 19 Temmuz Cumartesi Amman’da Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile üçlü görüşme yaptı. Barrack Amman’da DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile de görüştü. Barrack ve Şeybani, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile de telefonlaştı. Görüşmeler sonucu 20 Temmuz’da saat 17.00’da ateşkes başlatıldı. HTŞ de yolları tutup “aşiretler” adı altında araçlarla, ağır silahlarla giden grupları Süveyda çeperine çekti.
Şam’daki Şam’daki dörtlü görüşmeden 10 gün sonra Barrack ile Mazlum Abdi arasında Amman’daki görüşmeden ne çıktı? Bararck-Abdi görüşmesinin içeriği açıklanmadı. Suriye’de yaşayan bir kaynağa sordum. Şam’daki dörtlü görüşme negatif enerji yüklüydü Rojava bileşenleri adına. Amman’daki masada Barrack’ta önceki tepki çeken tutumundan farklı bir tutum görülüyor. İnsani Koridor gündeme geliyor. Barrack, Mazlum Abdi’ye Süveyda’ya insani koridor açabileceklerini, ancak Suriye ordusuyla birlikte olabileceğini kaydediyor. Abdi ise zaten saldıranların HTŞ olduğunu söyleyip reddediyor ve “Eğer imkan verilirse biz kendi imkanlarımızla açarız” diyor.
Hikmet Hicri’nin katılımı
Mazlum Abdi, Dürzi liderlerin de Suriye’nin geleceğinin tartışıldığı toplantılara katılmasını istiyor. Kaynak bu boyutla ilgili şunları söylüyor: “Mazlum Abdi’nin talebi olmuş. Süveyda’daki Dürzi Lider Hikmet Hicri’nin de Suriye’deki genel görüşmelere ve Anayasa görüşmelerine katılmasını istemiş.” Yine Amman’da Paris’te Suriye konulu bir toplantı yapılmasında uzlaşılıyor. Yani kulaklar yeni diplomasi trafiğinde.
Bağlarsak Süveyda, Dürziler için Kobanê’dir, Şengal’dir. Kentin düşmesi Levant’ta Suriye-Şam, Lübnan, İsrail-Filistin, Ürdün’de nüfusları olan Dürziler için büyük moral yıkımı olacaktır. Süveyda ayakta kalırsa Dürziler kader eşiğini aşıp geleceği kazanacaktır.
“Rojava: Ortadoğu Rönesansı” kitabında şu vurgu vardır: “Beşar Esad yönetiminin olanları okuyamaması, Kürtlere, Ermenilere, Süryanilere, Dürzilere, Sünni Araplara, Çerkeslere eşitlik ve özgürlük temelinde yaklaşamaması, halkların kaderini tayin hakkı, ayrılma hakkı üzerinden gönüllü birlik oluşturacak iklim oluşturamaması, bütün halkların eşitliğine dair bir anayasa hazırlamak için halklarla buluşamaması savaşın uzamasının diğer sebebi olmuştur.” (Çelebi, Mehmet Ali /Vesta Yayınları/Sy. 52/ Birinci Baskı) Aynı hatayı tekrarlayan Ahmed Şara da kendilerini tarihin karanlık sepetine sürüklüyor.