• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
4 Ağustos 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Mazlum Abdi: Suriye değişime mecbur, değişim olacak

4 Ağustos 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Manşet, Ortadoğu, Söyleşi
Mazlum Abdi: Suriye değişime mecbur, değişim olacak

DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi, merak edilen konulara dair Yeni Yaşam’ın sorularını yanıtladı

  • 10 Mart Anlaşması… Suriye bir iç savaşa doğru gidiyordu. Kuzey ve Doğu Suriye’de ve genel olarak Suriye’de ateşkes sağlanabilmesi için DSG ile Suriye hükümeti arasında bir anlaşmaya ihtiyaç vardı. Kürtler ve Araplar arasında, Aleviler ve Sünni Araplar arasında savaş çıkmış olabilirdi ve bir anlaşmaya vararak gerginlikleri ortadan kaldırmayı amaçladık. Anlaşma Türkiye’nin onayıyla olmasa da engel de olmamışlar gibi görünüyor
  • Türkiye ile ilişkiler var. Doğrudan ilişkilerimiz var ve kanallarımız açık. Bu olumlu bir şey. Ortaya çıkan sorunları farklı farklı anlamak yerine birbirimizle doğrudan konuşma fırsatları var. Bu konuda bir düzeyde ilişkilerimiz var, bu düzeydeki ilişkileri daha da geliştirmek istiyoruz. Türkiye şimdi bize, ‘siz ve Şam bir araya gelip anlaşmanız gerekir’ diyor. 10 Mart Anlaşması hayata geçirilmeli
  • Türkiye’nin DSG’ye ilişkin askeri güçler konusundaki görüşlerinin biraz farklı olduğunu biliyoruz. Biz Suriyeliyiz, güçlerimiz, doğal olarak Suriye ordusunun bir parçası olma hakkına sahip. Suriye güçleri birleşirse, biz de bir parçası oluruz. Türkiye bu konuda farklı düşünüyor. Türk devletinin olumlu bir rol oynayacağını umuyoruz

Mehmet Ali Çelebi / Doğan Cihan

Suriye’de iç savaş yangını 14 yıldır söndürülemiyor. Çünkü çoğulculuk yerine tekçiliği esas alan, özgürlükler yerine biat dayatan, yerinden yönetim yerine tiranlık isteyen, farklı etnisiteleri üst kimlik aldatmacasıyla tek etnik kimliğe bağlamaya çalışan, tek mezhep dayatan ülkeler ve HTŞ ile hempaları sürmesini sağlıyor. Baas rejiminin halklara, dillere yönelik asimilasyon politikasını, inkâr, imha pratiğini 8 Aralık 2024’ten beri Şam’ı yöneten HTŞ yürütüyor. Üniterlik dayatmasını bir saltanat mirası gibi taşıyor. HTŞ Lideri Ahmed Şara halklarla bir oydaşma sürecine girmeden cihadist yapıların desteğiyle kendisini Cumhur başkanı ilan etti. IŞİD, SMO gibi kadınlara Ortaçağ zihniyetiyle yaklaşan, ganimet olarak gören, bütün farklı ulusları tek mezhep girdabına hapsetme zihniyetinde olan bu yapılar çok geçmeden gerçek yüzlerini ortaya çıkararak Dürzilere ve Arap Alevilerine karşı pogromlar ve tehcir uyguladı. Esas olarak Körfez ülkelerinin sermayesi, Türkiye, İngiltere gibi ülkelere yaslanan Şara yönetimi, Kuzey ve Doğu Suriye halklarını da özsavunmasız bırakmak için manevralar yapıyor. Yerinden yönetim, dillerin eşitliği, özgürlüklere anayasal güvence yerine teokratik bir anayasa modeli, merkezden yönetim, Eşbaşkanlıklar içermeyen atamalar ve liberalizm dayatılıyor. Zaman zaman kırmızı çizgiler çiziliyor, Suriye Kürtleri ve kanton sistemi askeri müdahalelerle tehdit ediliyor. YPG, YPJ, DSG’ye Ankara ve HTŞ, silahsızlanma baskısı yapıyor. Gözler Şam, Amman ve Paris’te hızlanan diplomasi trafiği ve DSG’ye çevrilmiş durumda. DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi’ye merak edilenleri sorduk. Suriye jeopolitiğinde dengeler ne yönde değişiyor? Kantonlar ile Şam arasında neler oluyor? Bölge ülkeleri neden Suriye’yi Mezopotamya’nın kadim halklarını rahat bırakmıyor? Irak ve Suriye ordusunun güçlü olduğu dönemde bile önünden kaçtığı, dünyanın başına bela olmuş, halklara teokratik distopya dayatan IŞİD gibi yapıları hezimete uğratan süreçlerde rol alan isimlerden Mazlum Abdi, Yeni Yaşam gazetesinin sorularına şu yanıtları verdi.

  •  Şam’da Baas rejiminin düştüğü ve HTŞ döneminin başladığı 8 Aralık 2024’ten bu yana Ortadoğu jeopolitiğinde, aktörler arası denklemlerde siyasi ve askeri anlamda neler değişti? Suriye halkları için ne değişti?

Yeni bir süreç başladı. Temel değişiklikler yaşanıyor. Her şeyden önce şunu söylememiz gerekiyor: Suriye yakın zamanlara kadar Ortadoğu’da Amerika ve İsrail’e karşı stratejik ve siyasi olarak farklı bir cephede yer almıştı. Bu temelden değişti. Suriye, İran ve Rusya blokundan karşı bir bloka geçti. Bu siyasi açıdan temel bir değişiklik.

İkincisi Suriye milliyetçilik ideolojisi üzerine kurulmuştu. Şimdi milliyetçi İslamcı bir ideolojiye geçti. Bu Suriye tarihinde büyük bir şeydir. 1946’dan günümüze yani Suriye’nin bağımsızlığından günümüze dek ele alırsak yeni bir değişim sürecidir. Suriye’deki bu değişimin Ortadoğu’yu da etkileyeceğini düşünüyorum. Ortadoğu’daki siyaset üzerine de etkisi olacak.
Suriye şimdiye dek merkezi hükümetti. Totaliter bir rejim vardı. 14 yıllık Suriye iç savaşıdan sonra Suriye’nin böyle yürütülmesi, yani totaliter olarak yürütülmesi mümkün değildir. Suriye içeride değişime mecbur, değişim olacak. Merkezi olmayan temelli bir değişim olacak. Bütün halkların rolünü oynayabilmesi için bir temel atıldı. Bundan dolayı yeni bir süreç olduğunu söylüyoruz.

  • Yeni bir dönüm noktası olarak adlandırılan 10 Mart Anlaşması süreci… Bu sürecin hazırlıklarında hangi parametreler, hangi arabulucu aktörler öne çıktı? Türkiye anlaşmanın neresindeydi? Şam’da sizin Ahmed Şara ile imzaladığınız 8 maddelik çerçeve anlaşması komisyonlar aracılığıyla, yeni görüşmelerle tamamlanacaktı. Kritik maddelerinde görüşmeler ne düzeyde? Şam-HTŞ yönetimi hangi noktalarda katı tutum sergiliyor?

10 Mart Anlaşması’ndan önce de Şam’da bir görüşme yapmıştık. Anlaşma bir çalışmanın sonucuydu. Arabulucular da vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Aralık’ın sonu veya ocak ayının başıydı Şam’da yaptığımız ilk toplantı. Ahmed Şara ile ilk toplantıyı yaptığımızda henüz HTŞ lideriydi Suriye Cumhurbaşkanı olmamıştı. O ilk toplantımızda bir anlaşma olmadı. Aramızda 3 saatlik uzun bir tartışma yaşandı. Bu uzun tartışmanın ardından masada bir anlaşmaya varamadık. Bundan sonraki süreçte arabulucular yoluyla diyalogumuzu sürdürdük. Arabulucular Amerika ve Britanya’daki bazı sivil toplum örgütleriydi. Bu resmi değildi sivil toplum örgütleri idi. Onlarda araya girdi, böylesi bir çalışma yapıldı. Bu çalışma da biraz zaman aldı, çünkü ittifak kurmak için herhangi bir hazırlık yoktu. İkinci görüşme 10 Mart’ta Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile yapıldı. Bu görüşme hazırlık ve çalışmaların ardından gerçekleşti. O dönemde Suriye’de özel bir durum vardı, Alevilere karşı şiddet olayları yaşanıyordu. Suriye bir iç savaşa doğru gidiyordu. Aslında, Kuzey ve Doğu Suriye’de ve genel olarak Suriye’de ateşkes sağlanabilmesi için DSG ile Suriye hükümeti arasında bir anlaşmaya ihtiyaç vardı. Kuzey ve Doğu Suriye olarak bizim de ateşkese ihtiyacımız vardı. Çünkü Qaraqozak ve Tişrin Barajı’nda Türk devletine bağlı güçlerle bir savaşın ortasındaydık. Suriye hükümetinin de Alevilerle savaş nedeniyle ateşkese ihtiyacı vardı. Bu, kendi zeminini oluşturdu, üç saat süren uzun bir toplantının ardından herkesin kabul ettiği genel noktalarda bir anlaşmaya vardık. Suriye’nin genelinde bir ateşkes olması ve Suriye’nin yeniden birleşmesi için. Bu temelde bir anlaşma yapıldı ve bu anlaşma Suriye’nin genel çıkarınaydı. Çünkü o zamana kadar Suriye dört parçaya bölünmüştü. O zamanlar İdlib hükümeti, Şam hükümeti, Türkiye’ye yakın geçici hükümet ve Özerk Yönetim vardı. Suriye’yi bütünleştirmemiz gerekiyordu. Entegrasyon yapmamız gerekiyordu. Suriye halkı da ateşkese ihtiyaç duyuyordu çünkü Suriye halkları arasındaki gerilim yükseliyordu. Kürtler ve Araplar arasında, Aleviler ve Sünni Araplar arasında bir savaş çıkabilirdi ve bir anlaşmaya vararak gerginlikleri ortadan kaldırmayı amaçladık. Halkın evlerine ve yerlerine dönmesi için bir anlaşma gerekiyordu. İlkesel olarak Suriye’deki Kürt sorununun çözülmesi ve herkesi kapsayacak bir Suriye hükümetinin kurulması gerektiğini söyledik. Bu gibi genel konularda anlaşmamız için uygun bir zemin vardı. Ancak asıl mesele anlaşmanın detaylarındaydı, o nedenle onları sona bıraktık. Önemli olan, savaşın durdurulması ve Suriye’deki sorunların diyalog yoluyla çözülmesi konusunda anlaşmamızdı. 10 Mart Anlaşmasından bahsederken en önemli noktanın bu olduğuna inanıyorum. Diyalog temelinde bir anlaşma sağlanmalı. Suriye’de genel olarak savaş olmamalı, iç savaş sona ermeli ve kalıcı bir ateşkes sağlanmalı. Başlangıçta uluslararası güçler Şam yolculuğumuzda lojistik ve güvenlik açısından bize yardımcı oldular, toplantıda her zaman hazır bulundular, ancak toplantıya katılmadılar. Toplantıya katılmadılar ama toplantının gerçekleşmesine yardımcı oldular. Amerikan güçlerinden bahsediyorum. Yardımcı oldular. Aslında Amerikalılar toplantılarda olmasaydı, toplantı bu düzeyde gerçekleşmeyebilirdi. Türkiye’nin bir yaklaşımı var. Kuzey ve Doğu Suriye için bir yaklaşımı var, aynı zamanda SDG için yaklaşımı var. Türkiye’nin bu anlaşmanın oluşumuna tamamen engel olmadığını düşünüyorum. Sonuçta, Türk devleti ret etseydi, bu toplantı gerçekleşmezdi. Türkiye bu anlaşmaya doğrudan dahil olmadı. Şam hükümetiyle bir ilişkileri var, birlikte çalışıyorlar. Ancak bu anlaşma Türkiye’nin onayıyla olmasa da engel de olmamışlar gibi görünüyor.

  • 10 Mart Anlaşması sonrası HTŞ Lideri Şara ile yüzyüze görüşmeleriniz oldu mu?

Hayır, birbirimizle ilişkilerimiz var ama henüz yüz yüze bir görüşmemiz olmadı. Suriye hükümetiyle de görüştük ama bu ölçüde bir görüşmeye gerek görmedik.

  •  Anlaşma öncesi ya da sonrası sizin veya Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi temsilcilerinin Türkiye ile doğrudan teması oldu mu? Türkiye’de bu konuda sık sık haberler gündeme geliyor, doğrudan temas var mı yok mu diye? Türkiye ana hatlarıyla neyi öne çıkarıyor?

Türkiye ile ilişkiler var. Doğrudan ilişkilerimiz var ve kanallarımız açık. Bu olumlu bir şey. Ortaya çıkan sorunları farklı farklı anlamak yerine birbirimizle doğrudan konuşma fırsatları var. Bu konuda bir düzeyde ilişkilerimiz var, bu düzeydeki ilişkileri daha da geliştirmek istiyoruz. Türkiye şimdi bize, ‘siz ve Şam bir araya gelip anlaşmanız gerekir’ diyor. 10 Mart Anlaşması hayata geçirilmeli. Türkiye’nin DSG’ye ilişkin askeri güçler konusundaki görüşlerinin biraz farklı olduğunu biliyoruz. Bu konuda aynı düşünmüyoruz. Biz Suriyeliyiz, güçlerimiz doğal olarak Suriye ordusunun bir parçası olma hakkına sahip. Suriye güçleri birleşirse, biz de bir parçası oluruz. Şu anda istediğimiz bu. Türkiye bu konuda farklı düşünüyor. Şu ana kadar Türkiye’nin bu konuda pratikte herhangi bir engel görmedik. Türk devletinin olumlu bir rol oynayacağını umuyoruz. Şu anda Suriye hükümetiyle yapılan görüşmelere ABD, Fransa ve İngiltere katılıyor.

Yarın: Şam’da 9 Temmuz’da yapılan dörtlü görüşmenin arka planı

  • ABD Suriye Temsilcisi Thomas Barrack’ın açıklamaları
  • Süveyda’ya saldırıda devlet eli… Kürt Birlik Konferansı sonrası gelişmeler
  • Kürt heyeti Kürtler adına ne zaman Şam’a gidecek?
  • 14 yıllık iç savaşın ardından Suriye’de Dürzi meselesi, Alevi meselesi, Kürt meselesine yaklaşımlar
  • Cenevre ve Astana neden başarısız oldu, Paris görüşmelerinden ne bekleniyor?
  • Paris görüşmelerine hangi aktörler katılacak?
PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Entegrasyonu uyum ve mücadele ilişkisinde tanımlamak

Sonraki Haber

Krizlerin ötesinde bir çözüm arayışı

Sonraki Haber
Zulme Karşı Direnmek

Krizlerin ötesinde bir çözüm arayışı

SON HABERLER

Yeni dönem

Rojava’ya yönelik saldırı ve tehditler

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

Kürtlerin pabuçları kirli mi?

‘Bir cisim’ yaklaşırken…

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

Zulme Karşı Direnmek

Krizlerin ötesinde bir çözüm arayışı

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

Mazlum Abdi: Suriye değişime mecbur, değişim olacak

Mazlum Abdi: Suriye değişime mecbur, değişim olacak

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Entegrasyonu uyum ve mücadele ilişkisinde tanımlamak

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

ittifak

keşke olmasaydı

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

Gazze de yaşanan vahşet daha ne kadar görünmez olacak!

Gazze de yaşanan vahşet daha ne kadar görünmez olacak!

Yazar: Yeni Yaşam
4 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır