Özgür Basın geleneğinin önde gelen kişilerinden biri olarak Mazlum’u gazetecilikte ısrar etmesi konusunda ikna edemeyişimiz bence büyük bir eksiklikti ve bu yetersizlik sızısı hiç dinmeyen yüreğimdeki en büyük yaralardan biridir
Hasan Aksoy
29 Haziran öyle meşum bir gündür ki…
29 Haziran günü; Şeyh Sait idam edildi (1925)
29 Haziran günü; Öcalan’a idam cezası verildi (1999)
29 Haziran günü; DEP’li Orhan Doğan vefat etti (2007)
29 Haziran günü; Gazeteci Mazlum Erenci katledildi (2011)
Sadece 19 yaşındayken yitirdiğimiz gazeteci arkadaşımız Mazlum Erenci, 1992 yılında Amed’de doğdu. Ortaokulda okurken, gazete dağıtımında çalışmaya başladı. Bu dönemde pek çok kez tehdit edildi. Amed’de 14 Temmuz 2009 günü Öcalan’ın saçlarının zorla kazıtılmasını protesto eden kitlenin arasında bulunduğu iddiası ile Koşuyolu Parkı’nda Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı TEM Şube polisleri tarafından gözaltına alınan 16 yaşındaki Mazlum Erenci, üç gün gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Erenci daha sonra “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 4 yıl 2 ay, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 6 ay 20 gün ve 2911 Sayılı “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” iddiasıyla ise 2 yıl 9 ay ve böylece toplamda 7 yıl 5 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme kararı sonrasında tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Erenci, orada 9 ay 15 gün tutuklu kaldı. Yargıtay’a gönderilen Erenci’nin dosyası Terörle Mücadele Kanunu – TMK’de yapılan değişikliğin ardından bu kez Diyarbakır Çocuk Mahkemesi’ne sevk edildi.
Dosyasının gönderildiği Diyarbakır Çocuk Mahkemesi’nin kararıyla 22 Nisan 2010 günü tahliye edilen Erenci, gözaltına alınırken ve gözaltında iken uğradığı işkenceye ilişkin başından geçenleri İHD Diyarbakır Şubesi’ne yaptığı başvuruda ayrıntılı bir şekilde açıklamıştı.
Zaten Mazlum Erenci’nin yaşındaki birinin 7 yılı aşan bir hapis cezası alması büyük bir infial yaratmıştı. Bu yüzden hakkında kim bilir kaç kez haber yapılmıştır. Hatta bu denli haber yapılması üzerine dönemin iktidarı TMK’da bir değişikliğe gitmek zorunda kaldı ve Mazlum tahliye edildi.
Tahliye olduktan sonra Mazlum Erenci bir süre Dicle Haber Ajansı’nda muhabir olarak çalıştı. Nitekim kısa sürede fotoğraf çekmesini ve haber yazmasını öğrenmişti. Ancak hakkında yapılan haberler yüzünden gıyaben çok iyi tanıdığım Mazlum’la yüz yüze tanışmam Nusaybin’deki bir etkinlikte oldu.
Ayşe Gökkan’ın başkanlığındaki Nusaybin Belediyesi’nce düzenlenen etkinlikte konuşmasını yapan Prof. Mithat Sancar ile birlikte bulduğumuz bir araçla Amed’e dönecektik. Mazlum o sevimli girişkenliği ve cevvalliğiyle zaten dolu olan araçta kendisini bir yerlere sıkıştırmaya ikna etmişti bizleri. Sonra, sonra ama çok kısa bir zaman sonra acı haber gelmekte gecikmedi.
Meğerse gazetecilik, halkının mücadelesinde yeterli gelmemiş olmalı ki, Mazlum yönünü dağlara dönmüştü. Dersim’in Çemişkezek ilçesi kırsalında, 29 Haziran 2011 günü yaşanan bir çatışmada ölenler arasında Mazlum Erenci de vardı.
Amed’e getirilen cenazesi, aralarında dönemin belediye başkanları ve milletvekillerinin de bulunduğu binlerce kişinin katılımıyla Yeniköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Özgür Basın geleneğinin önde gelen kişilerinden biri olarak Mazlum’u gazetecilikte ısrar etmesi konusunda ikna edemeyişimiz bence büyük bir eksiklikti ve bu yetersizlik sızısı hiç dinmeyen yüreğimdeki en büyük yaralardan biridir!..