Meclis bugün açılıyor. HDP, CHP ve SP’li vekiller, geçmiş yasama yılını ve neler yapılması gerektiğini değerlendirdi.
Bedri Türkmen-Semiha Alankuş
Türkiye’de 24 Haziran 2018’de yapılan seçimlerin üzerinden 1 yılı aşkın bir süre geçti. Seçimlerde cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan 9 Temmuz 2018’de yemin ederek göreve başladı. Böylelikle Türkiye’de adına “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen “yeni sistem” yürürlüğe girdi.
Sistem değişti ancak tartışmalar bitmedi. Seçimlerden önce ve sonrasında muhalefetin temel eleştirilerinin başında kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılarak Meclis’in işlevini yitirdiğine yönelik eleştiri oldu. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP iktidarı ise eleştirileri görmezden gelerek Meclis’in güçlü olduğunu iddia ediyor. Siyaseten yapılan bu eleştirilerin yanı sıra hukukçular da sistemi “mutlak cumhurbaşkanlığı” olarak değerlendiriyor. Toplumda ise “yeni sistemin” “tek adam rejimi” olduğunu belirtiyor.
Erdoğan her şeyin merkezinde
Yapılan düzenleme ile başbakanlık ve bakanlar kurulu ile çalışmalarını yürüten hükümet sistemi de son buldu. Yürürlüğe giren “yeni sistem” ile birlikte Erdoğan hem cumhurbaşkanı oldu hem de yürütmenin başı oldu. Erdoğan aynı zamanda AKP’nin genel başkanlığı görevini de aldı. Böylelikle Erdoğan her şeyin merkezine yerleşmiş oldu.
Aradan geçen bir yıl içerisinde Erdoğan yürütmenin başı olarak Meclis dışından da belirlediği bakanlar ile Beştepe’deki Saray’dan Türkiye’yi yönetmeye başladı. Bu değişim ile beraber geçmiş parlamenter sistem de Bakanlar Kurulu’nda olan “Kanun Hükmünde Kararname” çıkarma yetkisi de Erdoğan’a geçti. “Kanun Hükmünde Kararnameler” ile “Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri” çıkarılma dönemi de başladı. Yargı kurumları da dahil devlet kurumlarındaki üst düzey bürokratlar da Erdoğan tarafından atanmaya başladı. Tüm yetkileri kendisinde toplayan Erdoğan bakanlık sayısında yapılan değişikliklerle birlikte 16 bakanlık, 9 kurul ve 4 ofis ile tek başına ülkeyi yönetmeye başladı.
Kararnameler dönemi başladı
Erdoğan’ın sisteme geçiş ile Meclis’in tüm yetkilerinin devam ettiği, Meclis’in güçlendiği iddialarına rağmen ortaya çıkan bunun tam tersi. Çünkü çıkarılan kararnamelerin sayıları önceki yıllara göre giderek arttı. Haziran 2016 ile Haziran 2017 arasında 314 kanun, 25 KHK çıkarılırken, Haziran 2017 ile Haziran 2018 arasında ise 120 kanun ve 6 KHK çıkarılmıştı. Haziran 2018 ile Haziran 2019 arasındaki dönemde ise, kanunların kararnamelere oranı büyük düşüş gösterdi. Söz konusu dönemde 34 kanun çıkarken, 39 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, 6 da KHK çıkarıldı.
Bu kararnamelerin düzenlediği madde sayısı ise toplamda bin 892. Buna karşılık Meclis’te yasama döneminin başından beri 35 teklif yasalaştı ve bunların düzenledikleri madde sayısı ise 555. Yasalaşan bu 35 teklifin 13’ü torba teklif, görüşülen 555 maddenin de 404’ü torba teklif maddeleri. Bu arada muhalefetin sunduğu kanun tekliflerinin arasında kabul edilen bir teklif ise bulunmuyor. 600 milletvekilinin bulunduğu Meclis’te Erdoğan tek başına bin 892 maddeyi çıkarırken, milletvekilleri bunun kat kat gerisinde. Bu durum “tek adam rejimini” somut olarak yansıtan örnek olarak değerlendiriliyor.
Yine yürütmenin yasama üzerinde bir egemenlik kurduğu biçiminde ele alınıyor. Buna gerekçe olarak da kanun tekliflerinin parlamentoda hazırlanmadığı, yürütmece hazırlandığı ve AKP grubuna gönderilmesi gösteriliyor. Muhalefet partilerinin bu konuda AKP’ye ve Erdoğan’a sert eleştirileri var. Muhalefetin eleştirdiği bir diğer konu da komisyonlara gelen yasa tekliflerinin tartışılmadığı ve değişiklik yapılmadığı yönünde.
AKP’nin komisyonları gibi
Bir yıl içerisinde “yeni sistem” ile giderek kötüye giden bir durum da yargının, mahkemelerin durumu ve işlevi. Bu konuda gelen temel eleştirilerden biri Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) tamamen yürütmenin egemenliğine geçtiğine yönelik. Bunun nedeni olarak da HSK’nin 4 üyesinin Cumhurbaşkanı, 2 doğal üyenin de Adalet Bakanı ve bakanlık müsteşarı olduğu gösteriliyor. Yine diğer 7 üyenin Meclis tarafından belirlendiği, çoğunluğun da iktidarda olmasından kaynaklı bunların da iktidarın seçtiği kişiler olduğu belirtiliyor. Mahkemelerin, yargının bu durumu “Mahkemelerin AKP’nin hukuk komisyonları gibi çalıştığı” şeklinde de değerlendiriliyor.
Tehlike barındırıyor
Aradan geçen bir yıl içinde tüm gücün, yani yasama, yürütme ve yargıdaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde toplanmasını siyaset bilimciler de “denetlenemez bir otorite düzenine geçmek” olarak tanımlıyor ve bunun da Türkiye’yi çok tehlikeli durumlara sürükleyeceği belirtiliyor.
‘Yasalar Saray’dan sipariş edildi’
Meclis’in “yeni sistemli” bir yılını değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Meclis’in halk iradesinin temsil edildiği mekan olduğunu söyledi. Kurtulan, “Seçilmişlerin toplandığı bir mekandır. Ancak geride bıraktığımız son bir yılda bu iradenin tümüyle etkisiz hale getirilmeye çalışıldığı hatta pratik uygulamada da bunun yaygınlaşması için Cumhur İttifakı’nın yoğun bir çaba içerisinde olduğunu gördük. Yani genel kanun teklifinde kanun hazırlanış sürecinde Meclis’e böyle bir görev verilmesine rağmen aslında Saray’dan sipariş edildiğini ve sadece imza attıklarını ve içeriğinin ne olduğunu bilmediklerini gördük. Dolayısıyla sağlıklı bir Meclis işleyişi toplumun ihtiyacını karşılayacak yasalara imza atılmadı” dedi. Güçlü muhalefet edilmesine rağmen çoğunluğu elinde bulunduran “Cumhur İttifakı’nın” oylarıyla birçok yasanın Meclis’ten geçtiğini belirten Kurtulan, “Burada şunu gördük, Türkiye’nin temel sorunlarını önceleme bunların çözülmesine yönelik bir sorumluluk üstlenmeden oldukça uzak kaldı. Meclis’in Saray’dan idare edilmesini ve yönetilmesini gördük” diye belirtti.
Kurtulan, yeni yasama yılında beklentilerinin Meclis’in halkın olma durumuna mutlaka güçlü sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanının beyanlarında adeta Meclis’in üyelerini tehdit eden, yargı sopasını gösteren, yargı üzerindeki tahakkümünü pekiştiren demeçler vermesine Meclis’in kesinlikle tavır koyması gerektiğini ifade eden Kurtulan şöyle dedi: “Yeni yasama yılı Türkiye’nin içinde bulunduğu çıkmazları doğru tespit ederek, akan kanın mutlaka durmasını önceleyerek, barışçıl yöntemlerle Türkiye’nin sorunlarını demokratik ihtiyacını ötelemek yerine bunu önceleyerek önüne koyması, Türkiye’de demokrasi için Meclis’in bu yasama yılını çok aktif çalışması gerek. Bizim çabamız da bu yönde olacaktır.”
‘Meclis’in çalışması biz milletvekillerine bağlı’
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam “yeni sitem” ile birlikte başkanlık sistemine benzer bir sistem geldiğini ve böylece hükümete güvenoyu, bakanların gensoru ile düşürülmesi gibi durumlarının Meclis’in gündeminden kalktığını söyledi. Yasama erki ile yürütme erkinin bağlarının oldukça zayıfladığını ifade eden İslam, “Meclis’in yetkileri kısıtlandı. Ama yasama yetkisi şu anda Meclis’in elinde yani her ne kadar cumhurbaşkanı hakkında yasa olmayan konularda kararname çıkartabilse de Meclis’in aynı konuda çıkaracağı yasa daha ağır basıyor. Ve o kararnameyi yürürlükten kaldırabilecek güce sahip. Meclis’in şu anda çalışıp çalışmaması kendi gücünün zayıflayıp zayıflamaması bir anlamda biz milletvekillerine bağlı. Bizler Meclis’i çalıştırırsak etkili uygulamalara yol açabiliriz” dedi. Meclis’in yeni yasama yılına yargı reformu ile girdiğini belirten İslam, şunları dile getirdi: “Bizler de şu an yargı reformu üzerinde çalışıyoruz. Ama tabi ki beklentileri karşılayacak bir çapta birtakım değişiklik görmedim. Sistematiği belli bir felsefesi olan bir düzenleme de görmedim. Yine bir takım olumlu değişiklik önerileri olmakla birlikte genel havası itibariyle günü kurtarmaya yönelik aynı hukuk sistemimiz gibi sadece bugünü kurtarmak gibi geldi. Tabi Meclis’te bunu tartışacağız.”
‘Tören yerine çevrildi’
Geçtiğimiz bir yıl içinde “yeni sistem” ile Meclis’in nasıl bir durumda olduğunu değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Meclis’in gün geçtikçe törensel bir yere çevrildiğini belirtti. Otoriter sistemlerde Meclis’in alkışlama yeri olduğunu söyleyen Bekaroğlu, Türkiye’de de Cumhurbaşkanı açılış konuşması yapacaktır, o alkışlanacak. Salı günleri de grup toplantılarında genel başkanlar alkışlanacak. Tam olarak böyle olmasa da böyle bir yöne doğru götürülüyor. Tabi bu demokrasi için üzücü bir şey, başkanlık sistemiyle birlikte Meclis’in işlevsizleştirilmesi zorunluluğu getirmiyor” dedi. Meclis’in güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bekaroğlu, “Sistem değişikliğiyle Meclis yetkileri elinden alınıyor. ‘Bakanlar Kurulu’nun yetkilerini cumhurbaşkanına devrettik diyor.’ Hayır, Cumhurbaşkalığı kararnamesiyle Meclis’in yetkileri tümüyle Cumhurbaşkanı’na devredildi. Türkiye bu durumu taşıyamaz, kaldıramaz” ifadelerini kullandı. Bekaroğlu, “Meclis’in işleyişi konusunda iktidar partisinin milletvekilleri dahil birçok siyasetçi, yazar ve gazetecide ‘bu şekilde olmaz’ kanaati oluştu. Bunun düzeltilmesi için birtakım çalışmalar var. Dolayısıyla bu yasama yılı geçen seneki gibi olmaz, geçen sene nasıl olur bakalım diye geçti. Bu sene aksaklıklar konuşulur, tartışılır, bir baskı oluşturulur diye düşünüyorum” diye belirtti.