Mehmet Öcalan, ‘Herkes bu meseleyi istismar etmeden çözüm için elini taşın altına koymalı. Başkan özgür olana kadar, Kürt sorunu demokratik yollar ile çözülene kadar herkes ayakta olmalı’ dedi
ABD ve İngiltere’nin öncülük ettiği, birçok devletin de dahil olduğu uluslararası komplo 26’ncı yılında. PKK Lideri Abdullah Öcalan, 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmaya zorlandı ve uluslararası güçlerin ortaklığıyla 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirildi. Abdullah Öcalan, söz konusu tarihten bu yana tecrit altında. Öyle ki ailesi, 2014 yılından bu yana sadece 5 kez Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirebildi.
Son yüz yüze yapılan görüşme 3 Mart 2020 tarihli. Abdullah Öcalan, bu süreçte sadece 2 defa (27 Nisan 2020 ve 25 Mart 2021) telefon ile görüşme gerçekleştirebildi. 25 Mart 2021 tarihli son telefon görüşmesi çok kısa süre içinde yarıda kesildi. Abdullah Öcalan ile son yüz yüzü görüşmeyi ve telefon görüşmesini gerçekleştiren de kardeşi Mehmet Öcalan oldu.
Riha’nın (Urfa) Xelfetî (Halfeti) ilçesinin Amara kırsal mahallesinde yaşayan Mehmet Öcalan, uluslararası komplo ve ağır tecridi değerlendirdi.
‘Mücadeleyi başlatmasalardı Kürt gerçekliğinden bahsedilemezdi’
15 Şubat’ın Kürtler için “Roja Reş (Kara Gün)” olduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, “26 yıl önce Başkan (Abdullah Öcalan) şahsında Kürtlere karşı hukuksuzluklar yapıldı. Birçok devlet hava sahasını kapattı. ‘Demokrasi var’ diyenler, demokrasinin gereklerini yapmadılar” diye konuştu. Uluslararası komplonun Şex Saîd direnişinin yıl dönümüne denk getirildiğine dikkat çeken Mehmet Öcalan, “Tarihler hep mesaj verme üzerine seçildi. İdam kararı da Şex Saîd’in idam edildiği tarihte verildi. Bunlar tesadüf değil. Bunlar birbiriyle bağlantılı. Kürdistan Lozan ile nasıl 4 parçaya bölündüyse, 26 yıl önce komplo da aynı amaç uğruna yapıldı. Lozan’da yer alanlar, uluslararası komployu yaptılar. Kürt sorunu bunun için uluslararası bir sorun. Uluslararası hegemon güçler, bu sorunun demokratik yollar ile çözülmesini istemiyorlar. Demokratikleşme Kürdistan’ı 4 parçaya bölenlerin çıkarlarına ters düşüyor. Başkan ve arkadaşları eğer bu mücadeleyi başlatmasalardı bugün Kürt gerçekliğinden bahsetmek mümkün olmazdı. Yoktan bir mücadele yarattılar ve her geçen gün büyüdü” ifadeleri kullandı.
‘Başkan çözüm için çalışıyor’
Mehmet Öcalan, komplonun amacına ulaşmadığını ve Abdullah Öcalan’ın komploya karşı “eşi ve benzeri olmayan bir direniş” sergilediğini kaydetti. Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere karşı öngörülerinin güçlü olduğuna dikkati çeken Mehmet Öcalan, “Ne olacağı, neler yaşanacağını iyi biliyordu. Aradan geçen 26 yılda en çok adaya giderek onunla görüşenlerden biri benim. Kürt sorununun demokratik çözümü için çalıştı ve çalışıyor. Ancak devlet aklı bunu istemedi ve hala da istemiyor. Her şeye rağmen Başkan bu isteğinden vazgeçemedi” dedi.
‘Elinden geleni yapıyor’
Kürtler ve dostlarının da komploya karşı büyük bir tepki ortaya koyduğunu dile getiren Mehmet Öcalan, cezaevlerinde başlayan ve daha sonra dalga dalga yayılan “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerini hatırlattı. Mehmet Öcalan, “Kürtler bugün dünyaya yayılmış durumda ve kendi kendilerini yönetme hakları tanınmıyor. Uluslararası devletler, Kürt sorununun demokratik çözümü olmasın diye elinden geleni yapıyor. Kürtler bunu hiçbir zaman kabul etmedi. 26 yıl önce Başkanın tutuklanması ile bu tepkiler en zirveye çıktı. Onlarca insan bedenini ateşe verdi. İnsanların ölmesini istemeyiz ama bu onların iradesiydi ve dünyada eşi benzeri olmayan bir şey bu. Bu mücadele olmasa belki komplo amacına ulaşacaktı” diye kaydetti.
Mehmet Öcalan, komploya karşı direnişin halen deva ettiğini söyledi. Mehmet Öcalan, 43 aylık mutlak tecridin de bu mücadele sonucu ortadan kalktığını ifade etti. Mehmet Öcalan, “43 ay haber alınamadı. Avukat ve ailenin başvurularına hala cevap verilmiyor. Orada 4 insan var. Bu insanların hakları yok mu? Hukuk olsa 43 ay haber almamazlık olmazdı. Buna karşı Türkiye ve dünyanın birçok yerinde büyük bir mücadele verildi. Demokratik olduğunu iddia eden devletler bunu görmedi” diye kaydetti.
‘Çözüm herkese nefes aldıracak’
Abdullah Öcalan ile DEM Parti heyeti arasında yapılan görüşmelere değinen Mehmet Öcalan, “Bu sürecin henüz bir adı yok ama olumludur. Başkana düşen ne olursa en iyi şekilde yapacağına inancım tam. Heyet 2 kere gitti, bir kere de Ömer (yeğeni) gitti. Bu iyi bir şeydir. Heyet çalışmalarını sürdürüyor. Kürtlere karşı en katı tutumu takınan MHP ve Devlet Bahçeli’ydi. Devlet Bahçeli bazı şeyler söyledi, onun gereklerini de yapmalı. Devlet aklı da samimi olmalı. Kürtler Başkana güveniyor ama devlete inanmıyor. Bunun nedeni geçmişte yaşananlar. Birçok zaman Başkan süreç başlattı ama devlet bunun önünde engel oldu. Birçok yere 8 yıldır kayyım atanıyor. Kürtlerin iradesini tanımamadır. Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmez ise Kürtler de bu topraklarda yaşayan diğer bütün halklar da zarar görecek. Kürt sorununun çözümü herkese nefes aldıracak” şeklinde konuştu.
‘Herkes elini taşın altına koymalı’
Mehmet Öcalan, barış ve çözüm için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini vurguladı. Mehmet Öcalan, Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırılara işaret ederek, “Orada savaş, Türkiye’de barış olmaz. “Nazım ve Cihan Kürt gazetecilerdi ve ellerinde sadece kalemleri vardı. Aziz Köylüoğlu son olarak katledildi. Bu insanların elinde silah mı vardı? Bugün herkesin barışı istemesi lazım. Başkan 26 yıldır İmralı’da tek kişilik bir hücrede. Onun iradesi büyük. Herkes bu meseleyi istismar etmeden çözüm için elini taşın altına koymalı. Komplonun yıl dönümü geliyor. Her şey emekle olur. Bugüne kadar Kürtler büyük bedeller verdi. Bu mücadele daha da büyütülerek sürdürülmeli. Başkan özgür olana kadar, Kürt sorunu demokratik yollar ile çözülene kadar herkes ayakta olmalı. 15 Şubat’ta herkes demokratik hakkını kullanarak uluslararası komploya karşı ses çıkarmalı” diye konuştu.
Haber: Emrullah Acar \ MA