• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
23 Haziran 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Mesele sansür ve baskıyı da aşıyor

20 Temmuz 2018 Cuma - 23:02
Kategori: Yazarlar

Barış akademisyenleri hakkında “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız “  diyen,  Türkiye’nin  “yerli ve milli” sokağının “adalet” dağıtıcısı Sedat Peker, “tehdit ve suç işlemeye tahrik” yok gerekçesiyle beraat etti.

Yine Sedat Peker,  15 Temmuz yıl dönümünde Üsküdar’da yaptığı bir konuşmada “Cezaevleri de bir gün basılacak. … Dışarıda yakaladıklarımızın hepsini ağaçlara, bayrak direklerine astıktan sonra cezaevlerine de gireceğiz. Onları cezaevlerinde de asacağız. Boyunlarından asacağız bayrak direklerine” sözlerinden de beraat etti.

Mahkeme karar verdikten sonra gerekçesini de açıkladı. Kararların gerekçeleri hukuk devleti alanının genişlemesi açısından önemlidir. Kanun maddesinden ziyade mahkeme heyetinin ilgili maddeyi hangi genişlikte yorumladıklarının göstergesidir gerekçeli kararlar. Peker hakkında verilen beraat kararında mahkemenin gerekçeli kararı hukuk fakültelerine şenlik.  Evrensel olanın “gayri milli”, “düşman”, “üst akıl” olarak yaftalandığı  yeni kurucu ideolojiye uygun bir gerekçeden söz ediliyor.  Zira o gerekçe de şöyle deniliyor: “ … İsmi ne olursa olsun terör örgütlerine karşı devlet ve milletin yanında olmak her Türk vatandaşının borcu ve görevi olduğu, sanığın bu görevini kendi dünya görüşü çerçevesinde, yargılamaya konu sözleri ile kendince ifa ettiği, anılan bu sözleri sarf ettikten sonra herhangi bir şiddet içerikli olay ya da eylemin de baş göstermediği anlaşılmakla, sanığın beraatına…”

“Devlet ve milletin yanında olmak her Türk vatandaşının borcu ve görevi” gerekçesi hukuk alanının, bundan sonraki seyrine dair çok şey söylüyor. Yeniden inşa edilen devletin bütün ideolojik alanları ve kurumların da nasıl şekilleneceğini dair de ipucu veriyor.

Evrenselliği konusunda meşruiyeti sınır tanımayan gazetecilik için de bu kriterler epeydir devrede.  “Devlet ve milletin” yanında olmayan bütün gazetecilik faaliyetleri suç olarak görülüyor.  Etnik , ideolojik, sınıfsal bir gönderme içermeyen “kamu yararı” ilkesinin yerini , tanımlı ve oranı belli bir “devlet ve millet yararı” mutlak tarafgirliği alıyor.

Bir gazeteci için Çorlu tren faciasında oğlunu kaybeden Mısra Öz Sel’in “Oğuz Arda  sadece bir çocuk değildi… Onu ben büyütmedim. Beni o büyüttü. Öldü. İhmal yüzünden gitti” sorgulamasını haberleştirmek, derinleştirmek “devlet ve millet” yararı gazetecilikten sayılmayacak. Çünkü ihmaller zincirini sorgulamak, tanımı belli, oranı belli “Millet” in dışındakilerin “yararı”nı  gözettiği için lanetlenecek. Suçlanacak.

Aksi durum olsaydı, Cumhuriyet Gazetesi’nin gazetecilik ilkelerine bağlı, 5N+1K’yı hala yaşatmayı başaran, kamu yararını gözeten, özlenen gazeteci profiline sahip Canan Çoşkun neden yargılanırdı ki.  Yazdığı bir haberde kimliği açık tanığın adını kullandığı gerekçesiyle 2 yıl 3 ay hapis cezası aldı.  Çoşkun’un avukatlarından öğreniyoruz ki,  Anadolu Ajansı, Star, Takvim de haberlerinde sözü edilen kişinin adını açıkça kullanıyor. Onlara dava açılmıyor.  Üstelik heyet Çoşkun hakkındaki kararını “pişmanlık duymadığı” gerekçesine de dayandırıyor.  Gazeteciliğin kendisinden “pişmanlık duyulmasının” istendiği dönemde, gazetecilik tanımı da yeniden kuruluyor.

Tablo çok net… Gerçeğe dair her soru, her eleştiri, her tespit, her kanıt “yerli ve milli” çuvalına atılarak ağzı bağlanıyor.  Bunun yolu yöntemi bazen yargılanmak, bazen işsiz bırakılmak, bazen trol saldırısına uğramak,  bazen tehdit edilmek oluyor.  Gerçeği açığa çıkarma faaliyetinin emektarı gazeteciler bu kuşatılmışlığı yaygın olarak yaşıyor.

Mesele basit bir baskı, sansür ve oto sansürü çok çok aşıyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Ne ‘post’ ne de ‘neo’

Sonraki Haber

Şehir parantezinde kent

Sonraki Haber

Şehir parantezinde kent

SON HABERLER

Çin, ABD’nin saldırılarının BM Şartı’nı ihlal ettiğini belirtti

Çin, ABD’nin saldırılarının BM Şartı’nı ihlal ettiğini belirtti

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

İsrail, İran’a saldırdı

İsrail, İran’a saldırdı

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Adını Putin koydu…

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

Zulme Karşı Direnmek

At iziyle it izi karışınca

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

Gültan Kışanak: Artık eskiye dönüş yok

Gültan Kışanak: Artık eskiye dönüş yok

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

‘It’s the economy, stupid!’

Tarım, toprak, su, mera, zeytinlikler, ormanlar yaşamdır, memlekettir

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

Doğru tutum – Doğru gündem

Doğru tutum – Doğru gündem

Yazar: Yeni Yaşam
23 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır