Komisyonun 9’uncu toplantısında iş dünyası temsilcileri, barış ve güven ortamının yatırımlar ile ekonomik kalkınma için zorunlu olduğunu vurguladı. TOBB, TESK, TİSK, ASKON ve TZOB başkanları, sürecin uzatılmaması ve toplumsal uzlaşıyla kalıcı barışın sağlanması gerektiğini belirtti
Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 9’uncu toplantısını düzenledi. Toplantıda iş insanları, dernek ve konfederasyon temsilcileri sürece dair görüşlerini paylaştı.
İlk sözü alan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, kardeşlik hukukunun önemine dikkat çekerek, sürecin günlük siyasete alet edilmemesi gerektiğini söyledi. Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Bu bir parti siyaseti değil, bir devlet politikasıdır. Türkiye’nin en kronik sorunlarından birini çözmek için tarihi bir fırsat yakalanmıştır. Demokrasi, kimlik, kültür, inanç ve yaşam tarzı ne olursa olsun vatandaşlarımızın kendilerini özgürce ifade edebilmesinin teminatıdır” dedi.
Ardından söz alan TESK Başkanı Bendevi Palandöken, sürecin uzamaması gerektiğini vurguladı. Komisyonun farklı kesimleri de dinlemesinin önemine değinen Bendevi Palandöken, “Komisyon, konuştuklarını kısa sürede derleyip yasal ve hukuki zemini tamamlanmış şekilde halka sunmalıdır” diye konuştu.
TİSK Başkanı Burak Akkol ise, bölgede ciddi bir istihdam potansiyeli olduğuna işaret etti. Kayıt dışı istihdamın büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Burak Akkol, “Barış ortamı sayesinde yatırım ve istihdam açısından ciddi bir potansiyel görüyoruz” dedi. Ayrıca savaş maliyetinin Türkiye’ye minimum 140, maksimum 240 milyar dolara mal olduğunu belirterek, “Her yıl 100 milyar dolarla 2,5 milyon konut yapılabilirdi” ifadelerini kullandı.
ASKON Başkanı Orhan Aydın, huzur ve güvenin sağlanmadığı bir ortamda yatırım ikliminin oluşamayacağını söyledi. Orhan Aydın, “Bir fabrikanın bacasından tüten duman sadece üretimi değil, huzuru da temsil eder. Bu tür süreçlerin başarıya ulaşması için siyasi irade, toplumsal destek ve uzlaşı büyük önem taşımaktadır” dedi.
TZOB Başkan Vekili Ahmet Bahadır ise, güvenlik sorunlarının tarım ve hayvancılığı olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye’deki küçükbaş hayvan varlığının önemli kısmının Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunduğunu hatırlatan Ahmet Bahadır, yayla ve meraların güvenlik gerekçesiyle kapalı tutulmasının üretim potansiyelini zayıflattığını ifade etti. Ahmet Bahadır, “Barış ortamıyla tarımsal üretim yüzde 30 verimlilik artışı sağlayabilir, özel sektör yatırımları yüzde 50 artabilir, göç tersine dönebilir” dedi.
HABER MERKEZİ