Uluslararası barış delegasyonundan Michela Arricale, ‘Sayın Öcalan, Kürt toplumunun çıkarlarını değerlendirecek ve barışa giden gerçek bir yol için bir alan açacaktır’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı doğrultusunda, 12’nci kongresini toplayan PKK, silahlı mücadeleyi sonlandırdığını duyurdu. Bu kapsamda “barış ve demokratik toplum inşası” birçok kesim tarafından sahiplenilirken, iktidar sürece yeterli desteği vermiş değil.
Öncelikli olarak komisyon kurulaması talebine dahi harekete geçmeyen iktidar süreci yavaş işletirken, demokratik kitle örgütleri ve uluslararası alan, bu tarihi fırsatın bilincinde olarak sürece katkı sunmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Uluslararası tecrit delegasyonunda yer alan İtalya Demokrasi İçin Araştırma ve Geliştirme Merkezi ve Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu Eşbaşkanı Michela Arricale, tecridin kaldırılması ve “umut hakkı” için defalarca Kurdistan ve Türkiye’ye ziyaretlerde bulundu.
Michela Arricale, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısı ve sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Öcalan barışa giden yolu açacak’
Bu süreci büyük bir ilgi ve umutla izlediklerini ifade eden Michela Arricale, “Sürecin başlaması, özellikle de Sayın Bahçeli’nin Ekim 2024’te Meclis’te yaptığı beklenmedik açıklama pek çok kişi için sürpriz oldu. Yine ilk gelişmelerle birlikte itiraf edelim ki süreçle ilgili çok az bir şüphemiz de vardı. Eğer gerçek bir fırsat verilirse, Sayın Öcalan, bunu sadece kendi çıkarları için değil, Kürt toplumunun çıkarları için değerlendirecek ve bu sayede belki de barışa giden gerçek bir yol için bir alan açacaktır. Bu, gerçekten demokratik bir Türkiye’nin inşası için çok önemli bir anı temsil edebilir. Ancak böyle bir hedef tüm tarafların kararlılığını gerektirir. ‘Barış’ kelimesini telaffuz etmek yeterli değildir, bunun inşası için aktif olarak çalışmalıyız” sözlerini kullandı.
‘Tutarsızlık olarak görülüyor’
PKK kongresinin üstünden bir buçuk ay geçmesine rağmen somut adım atılmaması konusunda iktidarın hızını eleştiren Michela Arricale, “Bu, daha önce bahsettiğim, verilen tüm sözlerin somut eylemlerle takip edilmediği gerçeğidir. PKK kongresini toplayıp örgütü resmen feshederken, Türk devleti taahhüt ettiği ilgili adımları henüz atmadı. Sayın Öcalan’a barış sürecine anlamlı bir şekilde katkıda bulunma fırsatı verilmesi gerekirken kendisi hâlâ tecrit altında tutuluyor. Aynı zamanda Türk devleti demokratik bir yol inşa etme, tam siyasi haklar sağlama ve Kürt meselesini siyasi ve kurumsal bir düzeye taşıma arzusundan bahsediyor. Ama o zaman şunu nasıl fark etmeyiz; seçilmiş siyasetçilerin ‘terörizm’ suçlamasıyla itham edilmesi ve görevden alınmasındaki çelişkiyi? Özellikle de bu suçlamaların en azından bir kısmı DEM Parti ile seçim ittifaklarına dayanıyor gibi gösteriliyorsa? Belki bazı unsurları gözden kaçırıyorum, ancak dışarıdan bakıldığında bu önemli bir tutarsızlık gibi görünüyor” dedi.
‘Yasalar çıkarılmalı, kurumlar reforme edilmeli’
“Demokrasi ancak tüm bireylerin temel haklarını güvence altına alan açık ve güvenilir bir yasal çerçeve içinde gelişebilir” diyen Michela Arricale, “Ancak böyle bir sürecin sağlanması ve güçlendirilmesi kendi kendine gerçekleşmez: Yasaların çıkarılması, kurumların reforme edilmesi ve müzakere masalarında gerçek bir katılım gerektirir. Bunlar sembolik jestler değildir. Bunlar elzemdir ve sadece yasama organları bunları yerine getirebilir. Bu durum, sürecin çöküşünün sivil toplumun irade eksikliğinden değil, yasal ve kurumsal takibin yokluğundan kaynaklandığı 2013-2015 döneminde zaten açıktı. Bu bile başlı başına, yasal ve kurumsal adımların hem barışın hem de gerçek anlamda demokratik bir toplumun inşası için neden sadece önemli değil, aynı zamanda kesinlikle gerekli olduğunu anlamak için ikna edici bir sebeptir” ifadelerini kullandı.
‘Toplum benimsemeli’
Sadece iktidar yapılarının değil toplumun da bu süreçte aktif olmasının gerekliliğini ifade eden Michela Arricale şunları belirtti: “Tüm demokratik süreçlerde olduğu gibi, barış inşası da ancak toplum tarafından paylaşılır ve benimsenirse gerçek bir anlam kazanır. Yukarıdan dayatılan değişiklikler sadece başarısız olma eğiliminde olmakla kalmaz, aynı zamanda demokrasi fikrine de ters düşer. Bir barış sürecinin istikrarlı ve kalıcı olabilmesi için toplumun kendi içinde kök salması ve kurumlar tarafından desteklenip güçlendirilmesi gerekir. Sayın Öcalan’ın rolü de bu nedenle çok önemlidir: halkıyla konuşmasına ve onları sürece dahil etmesine izin verilmelidir.”
‘Öcalan’la görüşmek istiyorum’
Tecrit devam ettikçe güvenin tesis edilemeyeceğini söyleyen Michela Arricale, “Öcalan’la görüşmek istiyorum” gibi kampanyalara destek verilmesi gerektiğini belirtti. Michela Arricale şunları söyledi: “Tecridin kesinlikle sürecin ruhuna uygun olduğunu düşünmüyorum. Aslında tam da bu gibi konular bazı endişelere neden olmaktadır. İlgili tüm tarafların iyi niyetle hareket ettiklerini ve barış sürecine bağlı kaldıklarını içtenlikle umuyoruz. Ancak, Sayın Öcalan’a yönelik devam eden tecrit ve toplumuyla özgürce görüşmesine getirilen kısıtlamalar, sürecin ruhuna ne kadar saygı duyulduğu konusunda soru işaretleri yaratmaktadır. Dikkatlerin bu konuya odaklanmasını sağlayacak her türlü kampanya kesinlikle memnuniyetle karşılanacaktır! Bu arada, ben de Sayın Öcalan ile görüşmek istiyorum!”
Türkiye ziyareti
Süreç gündemli Türkiye’ye yapacakları ziyareti hatırlatan Michela Arricale, “Barış sürecini gözlemlemek ve desteklemek üzere özel olarak davet edilen uluslararası bir heyetle birlikte yakında İstanbul’da olacağım. Yurt dışındakiler de dahil olmak üzere herkes bu fırsatı büyük bir dikkat ve umutla izliyor. Orada olmayı dört gözle bekliyorum ve anlayışımı anlamlı bir şekilde daha da derinleştirmeyi umuyorum. Daha sonra izlenimlerimizi paylaşmak üzere yeniden bir araya gelmeliyiz” diye konuştu.
Haber: Melek Avcı / JINNEWS