Katledilişinin 19’uncu yılında Ayfer Şerçe’yi anan MKG, ‘Bugün, Ayfer’in bıraktığı mirasa sahip çıkmak; sansüre, baskıya karşı daha güçlü bir mücadeleyi örmekle mümkündür. Ayfer Serçe’nin açtığı yolu yürümeye devam edeceğiz’ dedi
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), gazeteci Ayfer Serçe’yi (Şilan Aras) katledilişinin 19’uncu yılında yayımladığı yazılı açıklamayla andı.
“Bugün, kalemini halkların hakikati için cesaretle kullanan gazeteci Ayfer Serçe’yi (Şilan Aras), yitirişimizin yıl dönümünde bir kez daha sevgi, özlem ve saygıyla anıyoruz” denilen açıklamada, 1974 yılında Riha’nın (Urfa) Wêranşar (Viranşehir) ilçesinde doğan Ayfer Serçe’nin, medya yolculuğuna Karacadağ Radyosu’nda başladığı hatırlatıldı. Açıklamada, “Genç yaşta başladığı bu yolculuk, onu sadece bir sunucu değil; halkın sesi, kadının direnişi ve özgür basının cesur bir neferi haline getirdi” denildi.
‘Geri adım atmadı’
Baskılar karşısında Ayfer Serçe’nin direnişini sürdürdüğü vurgulanan açıklamada, “Eğitim hayatı boyunca baskılara rağmen geri adım atmayan Ayfer, Çukurova Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda Kürt kadın mücadelesine daha aktif katıldı. 1998’den itibaren özgür basının kalbi olan Kürt medyasında yer aldı. Mezopotamya Haber Ajansı’nda (MHA) ‘Şilan Aras’ adıyla görev aldı ve daha sonra Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) Ermenistan muhabirliğini yürüttü” diye belirtildi.
‘Ardında bıraktığı hakikat izlerine tanığız’
Ayfer Serçe’nin kadın mücadelesine bağlılığını yalnızca kalemiyle değil, sahada da gösterdiğine dikkat çekilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi: “Rojhilat’ın Urmiye ve Mahabad kentlerinde artan kadın intiharlarını araştırmak için hayatını tehlikeye atarak bölgeye gitti. Bu çalışmasının sonunda, 19–23 Temmuz 2006 tarihleri arasında Türkiye-İran sınırında Kelareş bölgesinde İran ordusunun kurduğu pusuda katledildi. Ne yazık ki Ayfer’in cenazesi ailesine teslim edilmedi. Cenazesi İran’da alıkonuldu, sorumlular ise hesap vermek bir yana, ölümüne dair herhangi bir açıklama dahi yapmadı. Ancak bizler biliyoruz: Ayfer’in yokluğuna değil, ardında bıraktığı hakikat izlerine tanığız.”
‘Halklara olan sevdanın sembolü’
Açıklamada, Ayfer Serçe’nin özgür basın çizgisinin bugün kadın gazeteciler aracılığıyla sürdürüldüğü vurgulandı. Açıklamanın devamında, “Ayfer Serçe’nin kalemi, bugün sayısız kadın gazetecinin ellerinde yeniden yazıyor. O, yalnızca bir gazeteci değil; kadın direnişinin, hakikat arayışının ve halklara olan sevdanın sembolüydü. Ayfer’in yaşamı, bizlere yalnızca mücadeleyi değil; doğruyu savunmanın, sesini kısmadan konuşmanın ne kadar onurlu bir direniş olduğunu da öğretti” diye kaydedildi.
‘O yolu yürümeye devam edeceğiz’
Son olarak, açıklamada Ayfer Serçe’nin mirasına sahip çıkmanın sansüre ve baskıya karşı mücadeleyle mümkün olacağına şu sözlerle dikkat çekildi: “Bugün, Ayfer’in bıraktığı mirasa sahip çıkmak; sansüre, baskıya ve kadın gazetecilere yönelik tüm saldırılara karşı daha güçlü bir mücadeleyi örmekle mümkündür. Ayfer Serçe, gazeteciliğiyle, cesaretiyle, kadın olmanın onuruyla bizlere bir yol açtı. O yolu yürümeye devam edeceğiz.”
HABER MERKEZİ