Gerçek şu ki Sayın Abdullah Öcalan tüm bu kesimlerin putlarını kırdığı için hedef haline getiriliyor. Sayın Öcalan, modernizmin bilimcilik, dincilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik putlarını kırdı ve kırmaya devam ediyor. Bu yüzden de günümüz Nemrutlarının hedefinde
Ferhat Akıncı
Put kırıcılık denildiğinde akla ilkin Hz. İbrahim gelir. İbrahim bir gün Nemrut’un putlarının olduğu salona girer ve putları kırar. Baltayı da en büyük putun eline koyar. Nemrut, İbrahim’i putları kırdığı için yargılar. İbrahim başta putları kendisinin kırmadığını söyler. İbrahim, putların tanrı olamayacağını söyler ve put tapınıcılığına karşı çıkar. Ancak Nemrut kabul etmez. İbrahim bunun karşısında, ‘putların tanrı olabileceğine inanıyorsan o zaman bu putları benim değil de en büyük putun kırdığına neden inanmıyorsun’ der. Nemrut, ‘bu bir heykel, cansızdır, nasıl diğer putları kırsın’ der. Böylece Nemrut kendi inandığı şeyi de boşa çıkarmış olur. Bu bize birçok anlam verir. Birincisi put yapıcıları ve putların ne olduğunu bilenler gerçeğin farkındadır. İkincisi, büyük toplumsal önderler bu gerçeği fark edip tüm bedeli göze alıp dile getirenlerdir. Günümüzün en büyük putkırıcısı da Sayın Abdullah Öcalan’dır.
Perspektife saldırılar
Sayın Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı yaparak hem Türkiye, hem Kürdistan ve buna bağlı olarak Ortadoğu ve dünya genelinde etki edecek yeni bir sürecin kapılarını araladı. Çağrı paralelinde PKK 12. Kongre hazırlıklarını yaptı. Geçen günlerde de Serxwebûn gazetesi Sayın Öcalan’ın kongreye sunduğu perspektif metnini olduğu gibi yayınladı. Hem çağrı sonrası hem de perspektif metninin yayınlanmasından sonra büyük bir saldırı dalgası başlatıldı. Asla yan yana gelemez denilen çevreler kendi cephelerinden perspektif metnine saldırılar başlattı. Deyim yerindeyse kazan kaldırdılar. Kürt milliyetçileri, sol-sosyalist çevreler, dinciler, ulusalcılar, faşistler… Her biri metnin bir köşesini kırpıp, kendince olumsuz gördüğü yerleri öne çıkararak vurabileceği kadar vurmaya başladı. Kürt milliyetçisi diye geçinenler ihanet, teslimiyet metni dediler. Solcu-sosyalistler revizyonist, sosyalizmi boşa çıkaran metin dediler. Ulusalcılar, Kürt ulusunu inkar eden, Kürt ulusunu sıradanlaştıran toplum olmaktan çıkaran metin dediler. Dinciler aileyi yıkan, yok sayan metin dediler. Dedikçe dediler. Peki gerçek nedir?
Direniş sistematiği
Gerçek şu ki Sayın Abdullah Öcalan tüm bu kesimlerin putlarını kırdığı için hedef haline getiriliyor. Sayın Abdullah Öcalan Modernizmin bilimcilik, dincilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik putlarını kırdı ve kırmaya devam ediyor. Bu putları kırarken kendisine nasıl yakıştırmaların yapılacağını da öncesinden tahmin ediyor, Tıpkı İbrahim’in Nemrut’un gazabına uğrayacağını bildiği gibi. Nemrut gerçeğin ortaya çıkmaması için İbrahim’i mancınıkla ateşin içine atıyor. Ancak İbrahim ayakta kalarak tarihsel toplumun önemli bir önderi oluyor. Şimdi sayın Abdullah Öcalan’a bu kadar saldıranlar da benzer bir gerçeği ifade ediyorlar. Kapitalist sistem elbirliği ile Abdullah Öcalan’ı İmralı’ya hapsetti. İmralı’ya özgü yasalarla 26 yıldır onu orda tutuyor. Abdullah Öcalan burda anlamlı bir direniş sistematiği geliştirerek olabilecek tüm olumsuzlukları bertaraf etmenin arayışı içinde oldu. Bu arayış sonucu putları kıracak bir paradigma geliştirdi. Bu paradigmaya en fazla saldıranlar devletçiliği savunanlardı.
Günümüzün putları
Günümüzün en büyük putu devlettir. Devlet dokunulmaz sayılıyor. Saldırı sahipleri de devlet isteyen, devletin sahibi olmak isteyen zihniyettir. Bu zihniyet Nemrut olmak isteyen zihniyettir. Herkesin bir putu var ve bu putları dokunulmaz kılmışlar. Çünkü put kırılınca ellerinde sahtekarlıkları da ortadan kırılacak. Bugün bilimcilik Nemrut’un putlarından bile daha keskinlikte kendini putlaştırmış durumda. Dincilik İbrahim’in ne kadar karşı çıktığı şey varsa putlaştırmış durumda. Binlerce sorun olan noktalarda ısrar ederek devasa bir put inşa etmiş durumda. Cinsiyetçilik kadın ve erkeği ayrıştırarak, birini diğerinden üstün görerek kırılmaz tabular inşa etmiş. Milliyetçilik her türlü gelişimin bir etnisitenin devlet olmasına ve diğer milliyetlerden üstün olmasını put düzeyinde tapınç durumuna getirmiş. Tümü de putlarını garantiye almanın yolunun devletten geçtiğini biliyorlar. Çünkü devlet putlara yasal zemin sağlayan, meşrulaştıran aygıttır. Gerçekte ise tüm bunların son derece bilinçli bir şekilde bir zümrenin çıkarlarını esas alan inşalar olduğunu Sayın Abdullah Öcalan açığa çıkarınca hedef haline geliyor. Ellerinden gelse lime lime edecekler. O kadar ki öfkeliler. Nemrut’un İbrahim’e öfkesi de aynıydı. Yüzlerce yıldır kendine korunaklı bir alan oluşturmuştu ancak bir gün İbrahim gelip o sistemi yerle yeksan edecek bir eylem yaptı.
Putları yıkan önder
Türk devleti de onca isyandan sonra Kürt’ü bitirdim deyip bir mezar yaptırmıştı. Yıllarca o mezara taptı. Sonra bir gün biri çıkıp ‘Kürdistan sömürgedir’ deyip bütün o konfor alanını sarstı. Korkudan düşünce düzeyinde bile bunu akıllarına getiremeyenler, “Apo böyle yaparak bizi tehlikeye atıyor” diyorlardı. Bağımsız Kürdistan deyip devletin küçük bir memuru ile görüşmek için kırk takla atanlar, devletin bizzat görüştüğü Sayın Abdullah Öcalan için “Apo MİT ile görüşüyor” diyorlar. Devletin en tepe noktası çözüm için kendileri İmralı kapılarını çalmışken bu gerçeklik tersyüz ediliyor. Kendilerince de akıl vermeye çalışıyorlar. O kadar akıllılar ki elli yıldır iki taşı üst üste koyamamışlar ama bir devlet kuracaklarmış da Apo onlara karşı çıkıyormuş. O zaman birileri çıkıp sormaz mı “Madem o kadar zekisiniz, o kadar strateji ve taktik ustasısınız da neden bir devlet kurmadınız?” En basiti de ABD ve İsrail, büyük Kürdistan devletini kurmak istiyormuş da Apo izin vermiyormuş. O kadar akıllı kişiler olsaydılar muhtemelen İsrail ve ABD onları çoktan keşfederdi. Tarihsel bilinç fukaralığının insanı getireceği yer burasıdır. Sanki Kürt sorununu bizzat yaratan bu sistem değilmiş gibi derin bir cehalet kokuyorlar. Bunların her biri zihinlerde inşa edilmiş putlardır. İlk toplulukların totemi son derece anlam akışkanlığı olan, ruhu olduğuna inanılan varlıklardı. Yine de toplumsallık bunu aşarak gelişti. Üzerine anlam katarak yeni hakikatler geliştirdi. Şimdi modern putperestler bunu inkar edercesine zihinlerde cansız; etik ve estetikten yoksun klişe-putlara tutunarak asalak gibi hayata tutunmaya çalışıyorlar. Sayın Abdullah Öcalan bu putlara darbeler indirdikçe putsuz yaşamaya alışkın olmayan avaneler saldırı dalgası başlatıyor.
Zihindeki putlar
Modernizmin putları Nemrut’un putları gibi bir yerde sabit değiller. Modernizmin putları zihinlere inşa edilmiş kodlardır. Onun için gittikleri her yere kolayca taşınabiliyorlar. Kolay taşınabildikleri için sayısı da önemsiz oluyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın put kırıcılığının da dayandığı zemin zihindir. ‘Ben günde onlarca kez zihniyet devrimi yapıyorum’ diyor. Yani bir putlaşmış normaları günlük olarak yıkıyor. Verili sistemin kodlarına göre hareket etmeyince Nemrutların gözünde ‘hain, teslimiyetçi, işbirlikçi…’ oluyor. Bilinç düzeyleri ve algı kapasiteleri bilimsel, felsefi ve etik bir tartışma yürütmeye yetmediği için birbiriyle putlarını yarıştırıyorlar. Putları o kadar onları çevrelemiş ki düşünsel fukaralık ve siyasal dilenciliğin onları ne hale getirdiklerini de göremeyecek kadar körleşmişler. Dr. Sayid Darati, “Öcalan genel beklentinin tersine hareket eden ve çoğu zaman da bu nedenle başarılı olan bir lider” diyor. Bunu anlamak yerine, başarısızlıklarının verdiği hırsla küfür etmeyi seçiyorlar. Küfür etmenin devrim yaptığı, devlet kurduğu görülmemiştir. Ama put kırıcılığının tarihsel-toplumsal gelişmelerde devrim etkisi yaptığı, büyük değişim dönüşümleri gerçekleştirdiği bir hakikattir.