Kürt şair ve yazar Yıldız Çakar’ın Mohra Reş (Karanlık Mühür / Dunkles Siegel) isimli şiir kitabı Almancaya çevrildi. Kürtçe-Almanca basılan kitap, uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nda okuyucularla buluşacak
Mohra Reş, Berlin merkezli Dagyeli Verlag yayınevi tarafından yayımlandı. Almanca adı Dunkles Siegel olan eser, Yıldız Çakar’ın Almancada yayımlanan ilk şiir kitabı olma özelliğini taşıyor. Dokuz farklı şiir döngüsünden oluşan ve şiir-öykü formunda yazılan kitapla ilgili Yıldız Çakar, Yeni Özgür Politika Gazetesinden Hakan Türkmen’in sorularını yanıtladı. Çakar’ın Mohra Reş şiiri, ilk olarak İngiltere’de bir tiyatro performansı kapsamında yazıldı. Pandemi döneminde sahnelenen bu performans, aldığı ödüllerle dikkat çekerken şiirin evrensel gücünü de ortaya koydu. Ancak Karanlık Mühür yalnızca bu şiirden ibaret değil; kitap, 2012’den bu yana farklı dönemlerde yazılmış dokuz lirik döngüden oluşuyor. Her biri Kürtçenin Kurmanci lehçesinin derinliklerinden süzülen ve mitolojik öğelerle beslenen şiirler içeriyor.
Kolay bir şiir değil
Yıldız Çakar’ın Almanca yolculuğu da tesadüf değil. 2017’de Almanya’daki Akademie der Künste’de katıldığı bir şiir atölyesinde Alman şair Tobias Roth ile Zêmarên Rojê adlı şiir üzerinde çalışıyorlar. Bu işbirliği zamanla bir çeviri projesine dönüşüyor. Şiirler, Avusturya’da yaşayan çevirmen Berîvana Isabella tarafından Almancaya aktarıldıktan sonra Tobias Roth, Mario Pschera ve Çakar’ın da katkılarıyla uzun ve titiz bir redaksiyon süreci başlıyor. Yıldız Çakar, “Mohra Reş kolay bir şiir değildi” diyor ve ekliyor:
“Çeviride anlam, biçim, ritim ve estetik açısından yoğun bir emek verdik. Edit süreci de dahil olmak üzere bir yılı aşkın bir çalışmanın ardından, şimdi Frankfurt Kitap Fuarı’nda Kürtçe ve Almanca olarak Dunkles Siegel adıyla okurla buluşacak.” Bir şiirin başka bir dile çevrilmesi, yalnızca kelimeleri aktarmakla kalmayıp ruhunu, dokusunu ve kültürel bağlamını da taşımayı gerektiriyor. Bu yüzden Yıldız Çakar, çeviri sürecinde çevirmenle kurduğu ilişkiyi şöyle anlatıyor: “Çok yoğun bir iletişim kurduk; telefon görüşmeleri, videolu konuşmalar… En küçük ayrıntılar üzerinde bile durduk. Şiir, özellikle de Kürtçe gibi zengin bir dilde yazıldığında, çevirisi bambaşka bir uzmanlık gerektiriyor. Mitolojik göndermeler, folklorik ifadeler, dilin ritmik yapısı gibi unsurlar yeni bir dilde yeniden hayat bulmalı.”
Şiirin yeniden doğması
Yıldız Çakar, bunun yalnızca teknik değil, aynı zamanda etik bir mesele olduğunun altını çizerek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Anlamı korumak ama biçimi ve duyguyu da unutmadan… Bu şiirlerin başka bir kültürde yeniden doğması gerekiyordu ve bunu başardığımızı düşünüyorum. Şiiri yalnızca estetik bir form olarak görmek yerine politik bir duruş olduğuna inanıyorum. Edebiyat, tarih boyunca egemen anlatılara karşı ses olmuştur; bugün de bu işlevini sürdürüyor. Toplumu şekillendirme gücü var edebiyatın. Politik bilinç, sorgulama ve toplumsal dönüşüm edebiyatla mümkün hale gelir. Çeviriler sadece bir aktarım olmadığı gibi, diller arasında kurulan bu köprü aynı zamanda kültürel dayanışmanın ve etkileşimin temelini oluşturuyor. Kürtçenin dünya dillerine çevirisi bu açıdan önemli.”
Yazmak iyileştirmektir
Yıldız Çakar, yazarlığın bir tür sorumluluk taşıdığını savunarak sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Yazmanın ve yaratımın gücü, sadece dönüştürenle kalmayıp aynı zamanda iyileştiren bir güçtür. Bu sorumluluk, klasik anlamda bir görev olmadığı gibi yazının doğasında var olan bir bilinçtir. Bu bilinçle yazılmış Mohra Reş, yalnızca bir şiir kitabı değil; direnişin, yasın ve umudun iç içe geçtiği lirik bir yolculuktur. Her dize hem bireysel bir hikâyeye hem de kolektif bir belleğe işaret ediyor. Şiir burada, bir mühür gibi, karanlığın içinde saklı olanı görünür kılan ışık gibidir.”
BERLİN