• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
22 Ekim 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Monet’nin Bahçesi

6 Eylül 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Forum
Monet’nin Bahçesi

Kozmosda hiçbir şeyin amaçsız ve rastlantısal olmadığını düşünürsek tarihsel roller dağıtılırken Kürtlere verilen kök toplum misyonu ona yeni ödevler ve görevler yüklemektedir

Veysel Seyitvan

“Tarih, ibretlik bir ayna değildir.” Canlı, akışkan, devinimsel, öncekini bağrında taşıyan, anda yaşayan, sonrakini kuran, kurgulayan olgular birikimidir. Tarihsel okumalarda yer-zaman-koşul sabitlerinden azade yapılan anlatılar, yetersiz ve kusurlu olacaktır.

İnsanlık tarihinde birçok dönüm noktası vardır. İlk büyük dönüm noktasına 12 bin yıl önce toplumsallaşmanın adımlarının atıldığı kadın etrafında gelişen gıda ve kültür üretimiyle ulaşıldı ve uygarlıkların üzerinde yükseleceği temeller de atılmış oldu. İkinci büyük dönüm noktasına ise 5 bin yıl önce devletçi hiyerarşinin somutlaştığı, cinsiyet çatışmalarının sistemleştirilip eril ittifaklarla, kadınla beraber yaratılan değerlere el konulmasıyla varıldı. Bu tarihi kırılma noktasına “insanlığın sıfır noktası” demek de abartı olmayacaktır. Özü itibariyle artık-değer gaspına dayalı tekelci, iktidarcı zihniyet, tarihten günümüze kendisini farklı biçimlerde topluma dayattı. Köleci-feodal-kapitalist devlet formasyonlarıyla köleci toplumsal düzen “yumuşatılarak” daha da derinleştirilip insanlık primatlaşmaya doğru tersine bir yürüyüşe sürüklendi. İnsanlığın kültürel, sosyal, inançsal, siyasal ve toplumsal tüm değerlerin yaratımında Kürtler, kök toplum olarak tarihi hakikate sahip halklardandır.  Bu hakikat, egemenlerin tarih anlatımında kullandığı yöntemlerden çarpıtma ve milliyetçi saiklerle ortaya atılmamıştır.

Tarihsel araştırmalar, filoloji, arkeoloji, antropoloji, mitoloji ve dinler referans alınmıştır. Klasik yunan kuşkucuları, imparatorlar ve seyyahlar arasında Mezopotamya’yı ziyaret etmeyen yoktur.  İnsanlığın Doğu-Afrika çıkışından orta çağın başlangıcına kadar esin ve cazibe merkezi olan Ortadoğu’nun düşünsel gelişimi ıskalamasının ve teolojik ayrışmanın oluşmasının temel nedenleri Ortadoğu ilmîye sınıfının 12. yüzyıl ve 14. yüzyıl arasında kendini sorgulama ve tartışmaya kapatarak reform felsefe ve bilime sırtını dönmesidir. 12. yüzyıla kadar düşünce üstünlüğü kesin ortadoğudadır. 15. yüzyıldan itibaren üstünlüğünü batıya kaptırmıştır. Batının kilise-imparatorluk merkezli iktidarının aşılmasına karşı kır manastırları (dominiken – fransicken) ve kent üniversiteleri öncülüğünde başlattığı zihniyet mücadelesi Rönesans’ı gerçekleştirdi, daha sonraki süreçler reform ve aydınlanma dönemlerini ortaya çıkardı. 18. yüzyılda kartezyenci düşüncenin de etkisiyle aydınlanmacı düşünürler devletin mutlaklaştırılması adına toplumsal rızanın üretilmesini teorikleştirdiler. Devleti ebedî ve tinsel ele alan düşünceler hakimleşti. Bu dönemde Fransız ve İngiliz devrimi gibi bazı gelişmeler de yaşanmıştır. Toplumu ve doğayı kaba materyalist çerçevede iğdişleştiren devlet, dönemin düşünce ve bilgi havuzunun düzeyinden dolayı yeterince tahlil edilememiştir. Kapitalist modernite 18. yüzyılda ulus-devletle iktidar ve sermaye birikimini tekelleştirmeyi sistem haline getirirken alternatif olma iddiasıyla Marx’ın geliştirdiği bilimsel sosyalist kuramı esas alan reel sosyalizm deneyimi de devletçi virüsten nasibini alarak karşıtının mezhebine dönüşmüştür. Geçmişten günümüze kadar yaşanan ulusal kurtuluş ve sosyalist mücadelelerin bizlere bıraktığı miras ve motivasyonla sosyalist mücadeleyi katı ve dogmatik bir biçimde ele alamayız moderniteyi çözümle(me)yen Marksizm’e yapıcı ve kurucu eleştirilerle sosyalist mücadeleyi devletin gölgesinden kurtarıp demokratik ulus perspektifiyle yürütebiliriz. Devletçi uygarlığa karşı yapısal ve zihinsel mücadeleyi de ortaya çıktığı ve ihraç edildiği mekândan başlamalıyız. Çünkü Ortadoğu, dünyanın temelidir. Bölgede gelişecek köklü değişimler tüm dünyayı etkileyecektir.

Kapitalist modernite tarihinin en derin çoklu krizini yaşıyor. Kriz hâlini azamî kâr ve sınırsız sömürü düzenini daha da derinleştirip topluma cehennemi yaşatarak aşmayı hedefliyor. Öcalan, batılı soyutlamalardan kaçınarak moderniteye yaptığı tarihsel, kuramsal, derinlikli eleştiri ve tahlillerle merkezine demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik duyarlılığı yerleştirdiği demokratik modernite paradigmasının halklara büyük kazandıracağını müjdeliyor. Özgürlük hareketinin gelişimiyle beraber Kürt ve Kürdistan gerçekliği, varlık ve bilinç temelinde tarihsel hakikate kavuşarak egemenlerin inkâr ve asimilasyona dayalı resmî tarih hikâyesini de çökertmiş oldu. Bilinç devrimi neticesinde öznel tarihini direniş geleneğiyle yazan kürtler aynı zamanda demokratik toplumun zihni inşasının temellerini de atmış oldular. Etik-politik toplumun tezahürü olan demokratik toplum Cornelius Castoriadis’in belirlemesinde de olduğu gibi ‘’Demokratik toplum devasa bir pedagojik kurum, durdurulamaz bir öz eğitim mekânıdır’’.

Kapitalist modernitenin insanlığın zihnine teferruat olarak yerleştirdiği anlam ve anlamlandırmayı kolektif değişim dönüşümü süreklileştirerek edinebiliriz. Anlam yoksunluğunun ulus-devlet yurttaşlarında yarattığı tahribatlardan biri de barışmanın üzerinde tepinmektir. Kuruluşundan günümüze kadar Türkiye’nin siyasal tarihinde hiçbir dönem, güçlü bir toplumsal barış ve demokrasi hareketinin zemini oluşturulamamıştır. Kürt siyasî hareketinin girişimleri de platonik düzeyde kalmıştır. Toplumsal barışın gelişimini örgütleyebilecek sol-sosyalist, demokratik yapılar; gözlem, öneri ve rapor boyutunun ötesine geçememişlerdir. Bu yapılar ve karakterler, resmî ideolojinin açtığı alan içerisinde mücadelelerini yürütüp hak savunuculuğunda seçici davranıp devletin sinir uçlarına dokunmaktan çekinmişlerdir. Bu yaklaşımlar sonucunda barış, devletin inisiyatifine bırakılmış, içi boşaltılıp ‘’güvenlik-terör’’ parantezine sıkıştırılmıştır. Artık barışı egemenlerin pragmatist siyasi emellerinden kurtararak ortak ve birlikte yaşam iradesini geliştirme zamanıdır. Eğer başarabilirsek bölgenin bütününe sirayet edecektir.

ABD-İngiltere-İsrail öncülüğündeki hegemonik kapitalist sistem, 20. yüzyılda Sovyet döneminde şekillenmiş tüm siyasal yapıları tasfiye etmek istiyor. Ortadoğu’nun resmî sınırlarında çok ciddi değişiklikler olmasa da sahada büyük dönüşümler gerçekleşiyor. Küreselleşme ve yeni Ortadoğu planı, jeopolitik değişimleri beraberinde getirebilir. İmtiyaz hakkını tek tip ulus yapısına veren sistemler bölgenin siyasal, sosyal gerçekliğine yanıt olamamaktadır. İktidar erkleri “Arap Baharı” olarak anılan süreci, Jin-Jiyan-Azadî isyanlarının enerjisini vb. toplumsal dinamikleri çıkarları temelinde ele alarak daha otokratik, baskıcı bir karaktere büründüler. Bu krizli ve kaotik süreçte ideolojik ve politik olarak daha örgütlü olan Kürtler ise “Rojava Devrimi” ile Suriye’deki değişim arzusunu somutlaştırdılar.

Her olay ve olgu, kendi içerisinde bir kaos aralığını taşır. Öz, biçimi taşımayacak hâle gelir ve bir kaos aralığı oluşur. Bununla birlikte yeni bir biçim arar. Bu aralıkta hangi taraf ağır basarsa o oluşur. Örneğin bu kaosta demokratik değerler daha ağır basarsa demokratik bir sistem ortaya çıkar. Fakat devletçi uygarlığın değerleri ağır basarsa o zaman da bundan yana değişimler yaşanır. Sonsuzluk an içindedir, şimdi de an içindedir. Oluşum anı önemlidir. Kaos aralığında bir oluşum anı, özgürlük anı vardır. Buna dair Nietzsche, “Dans eden bir yıldız doğurmak istiyorsan içinde bir kaos yaratmalısın.” der. Özcesi kimler bu kaos aralığını karşılayabilecek yapısal, anlamsal ve düşünsel potansiyele sahipse onlar kazanıma dönüştürür.

Kozmosta hiçbir şeyin amaçsız ve rastlantısal olmadığını düşünürsek tarihsel roller dağıtılırken Kürtlere verilen kök toplum misyonu ona yeni ödevler ve görevler yüklemektedir. İnsanlaşmanın merkezi olarak nitelendirilen Riha (Girê Miraza – Göbeklitepe) ve çevresine bu defa yine Riha ve çevresine (Amara – Amed) özgürlüğün merkezi olacağını işaret ediyor.  Yarım asır önce bir grup devrimcinin başlattığı, sonu gelmeyen kelebek etkisiyle milyonlarla buluşan özgürlük yürüyüşü Ortadoğu’yu aşıp evrenselleşerek yeni yaşamın alternatifini oluşturacak niteliktedir. Bizi bu yürüyüşte zihinsel prangalarımızın dışında dizginleyebilecek bir engel olmadığı gibi özgürlüğün hasadını bizim adımıza gerçekleştirebilecek başka bir güç de yoktur. Uzun zamandır siyasal iktidar tarafından dokunulmazların (kolluk-milletvekili) mücadelesine sıkıştırılarak unutturulmaya çalışılan yurtseverlik görevlerimizi barış ve demokratik toplum döneminin ruhuyla kuran-kurgulayan ve değişen-dönüşen anlayış ve pratiklerle inşa edebiliriz. Demokratik Modernite, Ortadoğu’da yaşanacak köklü değişimlere ve yeni bir uygarlık çıkışına olanak sağlamaktadır. Bölgemizde yaşanacak değişimler Monet’nin tablolarına ilham olan, doğanın tüm renklerini barındıran bahçesi gibi bir halklar bahçesine de ilham olabilir. Özgürlük yolculuğu elbet o limana varacaktır. Gemimiz (paradigma) sağlam, kaptanımız kudretlidir

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Yönünü Rojava’ya dönen kazanır

Sonraki Haber

Ortak olmak istemediğimiz suç işte buydu!

Sonraki Haber
Ortak olmak istemediğimiz suç işte buydu!

Ortak olmak istemediğimiz suç işte buydu!

SON HABERLER

Siyasi tutsağa ‘Suçun siyasi değil’ deyip hücreye koydular

Siyasi tutsağa ‘Suçun siyasi değil’ deyip hücreye koydular

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
22 Ekim 2025

ABD, Irak’tan Haşdi Şabi’nin silahsızlandırılmasını istiyor

ABD, Irak’tan Haşdi Şabi’nin silahsızlandırılmasını istiyor

Yazar: Bedri Adanır
22 Ekim 2025

Avesta’da başlayan Kürtçe kayıtlarına katılım çağrısı

Avesta’da başlayan Kürtçe kayıtlarına katılım çağrısı

Yazar: Heval Elçi
22 Ekim 2025

TJA’lı kadınlar: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı

TJA’lı kadınlar: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
22 Ekim 2025

Özel savaşın kıskacında bir ilçe: Esenyurt

Özel savaşın kıskacında bir ilçe: Esenyurt

Yazar: Bedri Adanır
22 Ekim 2025

Agirî’de AKP’ye oy vermeyen köylerin yolları yapılmıyor

Agirî’de AKP’ye oy vermeyen köylerin yolları yapılmıyor

Yazar: Heval Elçi
22 Ekim 2025

Kırşehir’de 8 tutsak keyfi gerekçelerle tahliye edilmiyor

Kırşehir’de 8 tutsak keyfi gerekçelerle tahliye edilmiyor

Yazar: Aziz Oruç
22 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır