Türkiye’de doğal alanlar, tarım arazileri, ormanlar, kıyılar, meralar maden ve enerji şirketlerinin yağması altında yok oluşa sürükleniyor. İktidar ve onun organlarından biri haline getirilen MTA gibi yapılar ise yerli-yabancı sermayeye hizmet ediyor
Yusuf Gürsucu
Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürü Vedat Yanık, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Türkiye’nin maden kaynaklarını ortaya çıkarmak ve madenciliğe altyapı verileri üretmek üzere projeler hazırladıklarını ifade ederek, “Bu yıl ilk olarak Sinop-Boyabat Metalik Maden Aramaları ve Muş Kömür Aramaları projelerini bitirmeyi planlıyoruz” dedi. Kuzey Kıbrıs’ta yürüttükleri “Jeokimya Araştırmaları” projesini de bu yıl sonuçlandırmayı planlandıklarını aktaran Yanık, “Bu kapsamda alanında uzman mühendislerimiz arazi çalışmaları gerçekleştirerek, toprak ve derelerden örnekler almayı planladı ve bu çalışmaların büyük kısmını tamamladı” diye belirtti.
1,25 milyar lira kaynak
Yanık, 2024 Yılı Yatırım Programı’nda MTA’ya Maden ve Jeotermal Kaynak Arama ve Araştırmaları Projesi kapsamında doğrudan arama projeleri için ayrılan bütçenin toplam 1 milyar 245 milyon 980 bin lira olduğu bilgisini verdi. Türkiye genelinde maden arama çalışmalarının sürdüğünü ve söz konusu projelerin, ABD, Çin, Rusya gibi ülkeler ve AB tarafından stratejik veya kritik hammadde olarak değerlendirilen bakır, alüminyum, grafit, nadir toprak elementleri (uranyum, toryum, lityum vd.) gibi hammaddeler olduğunu söyledi.
Uranyum aramaları
Kömür aramalarına ilişkin projeler için toplam 261,4 milyon lira ve radyoaktif hammadde aramaları için 63,8 milyon lira ödenek ayrıldığını belirten Yanık, “Kömür, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltma bağlamında birinci derece öneme sahip ve ülkemizde nükleer santrallerin kurulması ve devreye alınması çalışmaları devam ediyor. Kurulacak santrallerin ilerleyen dönemlerde gereksinimi halinde hammadde ihtiyacının yerli kaynaklarımızdan karşılanabilmesi için kurumumuz tarafından Nevşehir-Avanos-Gülşehir ve Manisa bölgelerinde arama çalışmalarına devam ediliyor” dedi.
‘Türkiye Metalojeni Haritası’
Yanık, MTA’nın “Yılın Projesi” olarak nitelendirebileceği çalışmanın ise Türkiye Metalojeni Haritası olduğunu vurguladı. Yanık, yüzeyde maden yatağı tespitinin neredeyse imkânsız hale geldiğini, söz konusu haritanın gömülü yatakların ortaya çıkarılmasında ve derinde bulunan yatakların keşfinde ciddi bir altyapı verisi sunacağını ifade etti. Projenin, havza/kuşak madenciliğinin de önünü açacağını söyleyen Yanık, “Sonuç olarak da bu haritanın gerek ekonomik açıdan ve gerekse zaman yönetimi açısından ülkemizdeki madencilik faaliyetlerine büyük bir katkı sunması bekleniyor” diye konuştu.
Doğal yaşam pazarlanıyor
AKP’nin doğal alanları, gölleri, kıyıları maden ve enerji şirketlerinin çıkarlarına göre hazırladığı kanun değişikliği geçtiğimiz gün Meclis’e sunuldu. Maden Kanununda 22. kez değişikliğe gidilirken, nükleer santral şirketlerin atık sorunu ve uranyum ile toryum madenciliğini hızlandırma adımları atılmakta. Kanun değişikliği gerekçesinde, rapor zorunluluğu MTA Genel Müdürlüğü çalışmalarında maliyet artışının yanında hammadde kaynaklarının tespiti ve ekonomiye kazandırmasındaki süreci uzatarak olumsuz etkilediğini belirtti. MTA Genel Müdürlüğü’nün sahalardan buluculuk hakkı elde ederek gelecek yıllarda ‘Milli Ekonominin’ ihtiyacı olduğu iddiasıyla: hammadde talebinin karşılanabileceği belirtilirken, bu kanunun yabancı maden şirketlerinin UMREK aracılıyla ulaştığı MTA raporlarına dayanarak ülkede at koşturmasının önündeki bürokratik engelleri kaldırılarak büyük bir yağmanın hızla sürece eklenmesi anlamına geldiğinin üstü örtülüyor.
YEKA ilanı ve BAE!
Resmi Gazete’nin 1 Şubat tarihli sayısında, yer alan YEKA İlanında Karaman’da toplam 15,41 kilometrekarelik mera ve tarım arazisi ‘Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi’ olarak ilan edildi. Meclis’e sunulan kanun değişikliğinde ‘Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarına (ihale) ilişkin usul ve esaslar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirleneceği yer aldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Birleşik Arap Emirlikleri Yatırım Bakanı Mohamed Hassan Alsuwaidi Ankara’da bir araya gelmişti. Bakan Bayraktar’ın BAE ile yeni enerji projeleri ile işbirliğinin geliştirileceğini açıklarken, BAE ile kömür, GES, RES, HES, hidrojen, doğalgaz ve nükleer enerjiyi içeren toplam 24 bin 500 MW’lık anlaşmaya imza atıldı. MTA’nın talep doğrultusunda ve hızlı adımlarla harekete geçmesi YEKA ilanları ile enerji ve maden yatırımlarının adrese teslim çalışmalar olarak olduğunu gösteriyor.
Üretilmeyen elektriğe 451 milyon
TEİAŞ’ın piyasa şartlarında çalışması zorlaştığı iddiasıyla elektrik santrallerine her ay verilen desteğin Kasım ayı tutarı 324 milyon olurken, Aralık ayı tutarı ise 451 milyon 259 bin 512 lira olarak açıklandı. Destek mekanizması içinde yer alan 44 adet kömür, gaz ve hidroelektrik santralleri bu ödemeden ayarlanırken, bu santrallerin 17’si kömür, 17’si doğalgaz çevrim santralleri ve 10’u ise HES’lerden oluştu. Doğalgaz yakıtlı 17 termik santrale toplam 244 milyon 632 bin 720 lira ödenecek. Kömürle çalışan termik elektrik santrallerine toplam 172 milyon 362 bin 615 lira, 10 adet HES’e ise 34 milyon 264 bin 175 lira ödeme yapılacak.
Kapasite mekanizması!
Enerji şirketlerine üretmedikleri elektriğin parası ‘sistemden çıkmasınlar’ iddiasıyla ‘kapasite mekanizması’ adı altında yüz milyonlarca para aktarılırken, Türkiye’de elektrik üretim kapasitesinin sadece 1/3‘ü kullanılıyor. 106 bin Mw enerji üretim kapasitesine ulaşılan Türkiye’de karbon yakıtlara verilen destek ise dikkat çekici biçimde artış gösteriyor. 2024 yılı itibariyle HES’ler destekten çıkarılırken, kömürlü ve doğalgazlı santrallere ödenecek miktarı ikiye katlanacak.
Karbon yakıtlara destek
TEİAŞ’ın aldığı son kararla birlikte, 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren kapasite mekanizmasından HES’ler çıkarılarak 25 kömür yakıtlı santral ile 18 doğalgaz yakıtlı santral olmak üzere toplamda 43 santral kapasite mekanizması içine alındı. Fosil yakıtlara destek büyüyerek artarken, ‘yenilenebilir enerji’ bağlamında oluşturulan YEKDEM mekanizması ile birlikte şirketlere halktan çalarak aktarılan servet yıllık yüz milyarlara ulaşmakta. Desteğin ikiye katlanmasıyla birlikte 2024 yılında 1 milyar lira olarak başlayacak olan ödemeler yıllık en az 30 milyar liraya ulaşacak.
Şirketler besleniyor
Kapasite mekanizması adı altında verilen destek elektrik üretimlerinden bağımsız olarak, kurulu kapasiteleri oranında bir ödeme yapılmasını düzenliyor. Kurulu güç, yani megavat (MW) başına belirlenen ödeme tutarları, santrallerin çalışmadığı yani elektrik üretmediği koşullarda üretim kapasitelerine göre yapılmakta. Elektrik faturalarının yükü altında ezilen, enerji maliyetlerinin artması nedeniyle tüm mal ve hizmetlere fahiş fiyatlarla ulaşmak zorunda kalan yurttaşlardan toplanan vergilerle oluşturulan kamu kaynaklarının, şirketlere aktarılma süreci her geçen gün büyürken, yaşamın her alanı şirketlerin yağma alanı halini almış durumda.