• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Haziran 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Murat Çakır

Mübadele Antlaşması’nın 60’ncı yılında…

31 Ekim 2021 Pazar - 15:30
Kategori: Murat Çakır, Yazarlar
Scholz hükümeti kurulurken…

Murat Çakır

Adenauer Kabinesi 30 Ekim 1961’de Türkiye ile “İşçi Mübadele Antlaşmasını” imzaladığında, “misafir işçilerin” kalıcı olacağını hesaplamamıştı. Almanya açısından amaç savaş sonrası ortaya çıkan işgücü açığını kapatmak ve ucuz işgücü sayesinde ücretler ve çalışma koşulları üzerinde baskı yaratmaktı. Türkiye ise hem sosyal sorunun bir kısmını ihraç ederek hafifletmek istiyor, hem de ücret transferleri üzerinden ülkeye döviz akmasını umuyordu. İşçi göçünde iki devletin çıkarları belirleyici olduğundan işçilerin göç nedeniyle ortaya çıkan sorunları dikkate alınmamıştı.

Ancak, insanlık tarihinde sıkça görüldüğü gibi, göç toplumlarının özgün dinamikleri egemenlerin tüm hesaplarını altüst etti. Özellikle kriz yıllarında, 1973’te mübadelenin durdurulmasıyla “misafirler” kalıcılaşmaya başladılar ve aile birleşimi üzerinden Almanya toplumunun kopmaz bir parçası hâline geldiler. Gene de iki devlet de bu sonucu beklememelerine rağmen, göçmen işçilerin yerleşikliğini kendi çıkarları açısından kullanmayı başardılar.

Türkiye’nin NATO’daki hamisi olan Alman emperyalizmi için Türkiye’nin iktisadi ve siyasi “istikrarı” önemliydi. Hem ucuz işgücü ordusu olan göçmen işçiler sayesinde, iç politikada “günah keçisi” olarak kullanılabilecek bir kitle daha oluşmuştu. Başlangıçta göçmen işçilere “döviz yumurtlayan tavuk” muamelesi gösteren Türkiye hükümetleri ise zaman içerisinde bu kitlenin kendi iç ve dış politikalarına yararlı olacağını fark ettiler.

Özellikle 1980 askeri cuntasının karar altına aldığı “Huzur Operasyonu” ile göçmen işçilerin istenildiği gibi yönlendirilebilecek bir kitle hâline getirilmesi planlandı. “Alman olup, Türk kalacak” bu kitlenin devletin kontrolü altına alınması gerekiyordu. Böylelikle Almanya’daki devrimci-demokrat öz örgütlerin kamuoyu üzerindeki etkisi kırılacak ve güçlü bir “Türkiye lobisi” oluşturulacaktı. Nitekim 1980’li ve ardından gelen yıllarda kurulan DİTİB, Koordinasyon Kurulları, çeşitli dernek ve federasyonlarla bu hedefe önemli ölçüde ulaşıldı.

Bugün, İşçi Mübadele Antlaşması’nın 60’ıncı yılında Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanların önemli bir kesimi kendilerini Almanyalı olmaktan ziyade, Türkiye’nin bir parçası olarak hissediyor, ellerindeki yüksek satın alma gücü sayesinde Türkiye’yi bir “tüketim cenneti” olarak görüyor ve AKP-Saray-Rejimi’nin gönüllü lobiciliğini üstleniyor. Yaşadıkları coğrafyadaki sosyal ve politik mücadelelere ilgisiz, Türk milliyetçiliğine teslim olmuş bir kitle hâlinde Türkiye’deki toplumsal bölünmüşlüğü, ırkçı hezeyanları, savaş taraftarlığını ve “Reisçiliği” her gün yeniden üretiyor.

Elbette yazdıklarımız resmin sadece bir bölümünü ifade ediyor. Tersi de söz konusu, yani göçten kaynaklanan sorunlarını çözmek için, yer aldığı emek hareketi içinde, siyasi partiler ve öz örgütlerde mücadele eden küçümsenemeyecek bir kitle de var, ama yer darlığından burada bunu daha fazla açamıyoruz. Ancak yukarıda belirttiklerimiz Almanya’daki Türkiye kökenli göçmen kitlesinin önemli bir kesimi için geçerli ve demokratik göçmen hareketinin Mübadele Antlaşması’nın 60’ıncı yılında görmesi, dikkate alması gereken toplumsal realitedir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cumhuriyet nostaljisi ve derin demokrasi

Sonraki Haber

Dünyayı büyüleyen direniş: Kobanê

Sonraki Haber
Dünyayı büyüleyen direniş: Kobanê

Dünyayı büyüleyen direniş: Kobanê

SON HABERLER

Buldan: Sürece güveniyoruz çünkü Öcalan var

Buldan: Sürece güveniyoruz çünkü Öcalan var

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Amed’deki yangına dair gözaltı sayısı 5’e yükseldi

Amed’deki yangına dair gözaltı sayısı 5’e yükseldi

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Cumartesi Anneleri: 30 yıldır bayramımız olmadı

Cumartesi Anneleri: 30 yıldır bayramımız olmadı

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Kayıp yakınları: Adalet istiyoruz

Kayıp yakınları: Adalet istiyoruz

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

‘Yeni anayasa için yol temizliği şart’

‘Yeni anayasa için yol temizliği şart’

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

DEM Parti-MHP bayramlaşması: Çözüm yeri Meclis

DEM Parti-MHP bayramlaşması: Çözüm yeri Meclis

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Belediye çalışanı taciz failine tahliye

Kadıköy’de kadına taciz

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır